Kategoriler
Kültür/Sanat Soru / Cevap Turizm

Anamur’un Neleri Meşhur?

Sizden Gelen Soru:

Anamur’un en çok neyi meşhur?

Cevap:

Anamur İlçesi

Anamur, Mersin iline bağlı bir ilçedir. Adı Yunanca Ανεμούριον = Anemourion (yel değirmeni) sözcüğünden türemiş, ”’rüzgarlı burun”’ anlamına gelmektedir. Antik Anemurium kenti, Anamur burnuna çok yakın ve sürekli rüzgar alan bir noktada kurulmuştur.

Sponsorlu Bağlantılar

Başta Muz olmak üzere Yer Fıstığı, Narenciye ve Çilek ile ünlü olan Anamur Türkiye’nin Akdeniz’deki en uç noktasında yer alır. Batısında Gazipaşa, kuzeyinde Ermenek, doğusunda ise Bozyazı ilçeleri ile çevrilmiştir.

Maki ve tropikal iklim bitkilerinin tümünü bulabileceğiniz bu şirin ilçede çam, piynar, meşe, maun, defne, keçiboynuzu, kekik, mersin, zakkum, sedir ormanları ve daha nice bitki türü yetişir.

Anamur için Lokman Hekim ‘Bu topraklara kan damlasa can biter’, Evliya Çelebi ‘Anamur’da bastonunu toprağa vursan yeşerir’ demiştir.

Akdeniz’in sıcak, mert ve vatansever insanlarının yetiştiği bu güzel şehrin genel köyleriyle birlikte nüfusu 2008 yılı sayımına göre 63.000’dir. Anamur son zamanlarda hızla göç alan bir yer olmuştur ve il olmaya aday Anamur’un yaz aylarındaki nüfusu 100.000′ e yaklaşmakla birlikte, merkez nüfusu 33.935’dir.

Türkiye’nin el değmemiş olma özelliği ile birlikte en uzun kıyı şeridine sahip olan ilçeden yavruvatan Kıbrıs’ın dağlarını da görebilirsiniz.

Tabiat ve Kültürel zenginlikleri bakımından oldukça zengin Anamur’da Köşekbükü Astım Mağarası’nı, Titiapolis Antik Kenti, Mamure Kalesi’ni, Alaköprü’yü, Anamuryum Antik Kenti’ni, Yaylalarını, Pullu Orman İçi Kamp Alanı’nı, Azıtepe’yi, Atatepe’yi, Akcami’yi, Sahillerini, İskele’yi, Toroslar’ı,Dibek Alabalık Çiftlikleri’ni ve Akdeniz’in en büyük yaylalarından biri olan Abanoz’u gezmenizi tavsiye ederiz. Bu kadar değil tabi ki de, dünyanın en uzun (ve hala sonuna ulaşılamayan) Çukurpınar düdeni de Anamur’da.

Eğer karnınız acıkırsa muhteşem tatlara kendinizi hazırlayın. Çünkü Yörüklerin mutfağı oldukça zengindir. Sahilde hem Balık yiyebilir, hem bol köpüklü doğal ayranları tüketebilir, sıkma, gözleme, tereyağlı böreklerin en güzelini tadabilirsiniz.

Yöreye özgü meşhur batırık bazı ailelerde sabahları bile tüketilir. Keşkek, dövme, böğrülce, gölevez, kısır, pişi, yahni, samsıra, semizotu, semizotu salatası, maş çorbası ve sayamayacağımız nice farklı tat Anamur’da sizleri karşılayacaktır.

Taşeli bölgesine ve Yörük obalarına has bir şivesi olan misafirperver Anamur halkı şehrimize gelen tüm gönül dostlarına kapılarını açar.

Üzeri naylon kaplı seralar sizleri hayretler içerisinde bırakmasın. Çünkü buralarda yeryüzünün en kaliteli muz türü olan Anamur Muz’u yetiştirilmektedir. Kokusuyla, tadıyla bambaşka olan bir Muz türü. Hemen hemen her köşe başında ve tüm tezgahlarda Anamur Muzu bulabilirsiniz muhteşemliği ve düşük fiyatıyla. Anamur’un en değerli ve önemli geçim kaynağıdır muz. Yorulmak bilmeden çalışır insanlar Anadolu’nun her köşesine dünyanın en kaliteli muzuna ulaştırabilmek için alınterlerini toprağa akıtarak. Ülke ekonomisine de büyük ölçüde katkı sağlar Anamur tarımsal potansiyeli sayesinde.

Anamur’un Tarihi Yerleri

Mamure Kalesi, Anamurium antik kenti ve Titiopolis antik kenti, Ala Köprü, Ak Camii, Anamur ilçe merkezi ve Ören beldesindeki tarihi evler, Azıtepe ve Anamur Müzesi Anamur’da gezilmesi gereken önemli yerlerdir.

Anamur Yaylaları

Anamur halkı, yazın 40-45 dereceyi bulan sıcaklardan kaçmak için Torosların yüksek kesimlerinde kurdukları küçük yayla köylerine çıkarlar. Yaklaşık 3 ay kalınan bu köyler, sahile göre yükseklikleri nedeniyle oldukça serindir. Yakın zamana kadar birçoğunda içme suyu, elektrik, telefon ve kanalizasyon olmayan bu yayla köyleri yayla turizminin ön plana çıkmasıyla alt ve üst yapısı hızla tamamlanmaktadır. Yayla köylerinde modern evlerin yanı sıra hala gelenksel mimariye uygun olarak taştan toprak damlı, tek gözlü, içinde ateş yakma yeri (ocaklık) ve baca bulunan, bir ya da iki pencereli olarak da yapılmaktadır. Yörede bu evlere evcik denmektedir. Modern yapılar inşa edilirken eski evler tamamiyle yıkılmamış, toprak damlara beton dökülülerek, pencerelere de demir panjurlar eklenmiştir. Anamur’un en kalabalık yaylası Abanoz’dur. Diğer bilinen yaylaları ise Kaş, Akpınar, Halkalı, Kozağacı, Elbalak, Bodrum, Çandıryaylalarıdır.

Anamur Yöresi Yemekleri

Anamur Yöresi Yemekleri genelde sebze ağırlıklı, zeytinyağlı, bazen etli ve sıcak ama çoğunlukla soğuk da tüketilen kendine has lezzetlerdir. Anamur mutfağı yörük geleneği ve lezzetleriyle beraber, Kıbrıs ve Adana mutfağından da etkilenmiş, çeşitli kebaplar da yöreye has özellik kazanmıştır. Anamur mutfağı tek başına değil Alanya, Ermenek, Kıbrıs ve aslında genel anlamdaTaşeli mutfağıyla birlikte ele alınıp değerlendirilmelidir. En yaygın bilinen batırık ve kısır, Anamur yöresinde, özellikle hanımların ikindi oturmalarında, çayla birlikte aldıkları özel bir yiyecektir. Bunun dışında yörede gölevez olarak adlandırılan bir çeşit etli yemek de yapılmaktadır. Diğer lezzetler ise tuzlu olarak; bişi(pişi), kapama, bazlama, yoğurtlu patates, bakla yoğurtlama, yaprak sarması, domates dolması, biber ve kabak dolması, patates dolması, erişte, kabak kavurması, börülce, gölevezli kuru fasülye, nohutlu pilav, kulak çorbası, maş çorbası, pirinç çorbası, keşkek, dövme pilav, yahni, kaburga dolması (boş); tatlı olarak ise palize, samsıra, karsambaç ve cevizli baklavadır.

Garnitür olarak çok çeşitli salata ve mezeler hazırlanır. Bunlar, semizotu ve roka salatası, çoban salata, marul salatası, lahana salatası, ıspanak salatası, kaya koruğu, tarator, yoğurtlu zeytin ezmesi, patates salatası, soğan piyazı, biber kızartması, fava, acılı ezme ve balık çeşitleridir.

Anamur Şivesi

Ural-Altay dil ailesinin Oğuz Türkçesinin Taşeli Yöresinde konuşulan bir ağzıdır. Kıbrıs şiveiyle çok büyük benzerlikler gösterir. Yunanca kelimeleri fazlaca barındırmakla beraber genelde Öztürkçe yaratıcı sözcükler hakimdir. Değişik bir vurgu yapısı vardır. Genizden söylenen ñ harfi vardır.

Anamur’un Gezilecek Yerleri

ANAMUR MÜZESİ
Müzede Etnografik ve arkeolojik eserler bölümü, kütüphane, fotoğrafhane, laboratuar, konservasyon ve sanat galerisi gibi üniteler bulunmaktadır.
Arkeolojik bölümde Helenestik, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. Bozyazı’daki kazıda bulunan kabartma motifli altın diadem; Anamur Nekropolünde bulunan 36 parça ajurlu Bizans yapısı altın objeler, bronz Athena, kantar ağırlığı, Müzenin önemli eserleri arasında yer almaktadır.
Anamur kazılarında çıkartılan ve çoğu mitolojik sahneleri içeren bitki ve geometrik desenli insan figürlü zengin mozaik örnekleri ile İ Ö 6. Yüzyıla ait ve Aydıncık’ta bulunan, kırmızı ve siyah figür tekniğinin en güzel uygulamaları olan Lekitoslar, Helenestik, Roma ve Bizans dönemlerine ait taş kitabe, mil taşları, taş pişmiş topraktan heykeller ve kabartmalar, Anamur kazılarında bulunan insan yüzlü kandil örnekleri, taşın bir dantel gibi işlendiği bitkisel süs ve hayvan figürlü taş işleme örnekleri Müzede sergilenmektedir.
Etnografi bölümünde, geleneksel sanatların örnekleri, Yörük eşyaları ve “Post Yanışlı” kilim türleri, zengin bir koleksiyon oluşturmaktadır.

MAMURE KALESİ
Mersin-Antalya karayolu üzerinde, Anamur’un 6 km. güneydoğusunda deniz kenarında yer alan Mamure Kalesi’nin oturumu 23500 m2.’dir M.S IV. Yüzyılda Romalılar tarafından yapılmış olan kale, sonraları Bizanslılar ve Haçlılar zamanında genişletilmiştir. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 1221 yılında ele geçirildiği sırada yıkılan kalenin yerine bu günkü kale yapılmıştır. Daha sonra burası; Karamanoğulları ve Osmanlılara geçmiştir. Bir kervansaray görünümünde olan Mamure Kalesi, en iyi korunmuş Anadolu kentlerinden biridir. Kuleler, surlar, mazgalları ile hala ayaktadır. Kalenin beden duvarının üzerinde bulunan tek kitabede 1450 (Karamanoğlu İbrahim Zamanı) tarihi yazılıdır Şikari tarihine göre; “Anamur ve Taşeli’nin Kagırler tarafından zapt ve harap edilmesi üzerine Karamanoğlu Mahmut Bey (1300-1308) 36.000 kişilik ordusuyla düşmanı bozguna uğratıp, kaleyi ele geçirmiş, mamur edip, adını Mamuriye koymuştur.” kaydı geçer.

Bir hendekle çevrili bulunan 36 kuleli kale, üst avludan oluşmuştur. Batı avlusunda halen ibadete açık, onarım görmüş tek minareli tarihi bir cami bulunmaktadır. İki bölümden oluşan kalede, iç içe iki sur ve surlar üzerinde kaleyi bütünüyle dolaşan ve bir taraftan bir tarafa geçişi sağlayan burçlar arasında bir yol vardır. Bu yıl üzerinde 35 normal, 4 büyük olmak üzere 39 kule bulunmaktadır.

MAMURE HAMAMI
Mamure hamamı, Mamure kalesinin yol aşırı kuzeyinde yer alır. Hamamın giriş bölümü yıkılmış, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümleri sağlam olarak zamanımıza gelebilmiştir.
Küçük ölçekteki yapı ahşap hatıllarla desteklenmiş moloz taşla inşa edilmiştir.
Hamamın iç bölümlerinde kubbeye geçiş üçgen pandantiflerle sağlanmıştır.
Yapı zamanla tahrip olduğu için sonradan yapılan onarım sıvaları duvar freskolarının tahrip olmasına neden olmuştur.
Yapı Mamure kalesinin mamur edildiği tarihte Karamanoğulları tarafından yaptırılmış olması gerekir.

AKCAMİ
Karamanoğulları döneminde 1326 da yapılan cami, daha sonra yapılan yivli minaresi ile ilgi çekicidir. Karşısında Karamanoğullarından kalma bir han ve bir köprü bulunmaktadır.
Akarca mahallesinde merkezi planlı tamamen kesme taştan kubbeli bir camidir.
Camiye batı yönünde basık kemerli taş kapıdan girilir. Girişin tam karşısında fazla derinliği olmayan taş mihrap sağda orijinal olmayan ahşap minber yer alır.
Yapıda köşelerde ve yan duvarlar üzerinde sağır sivri kemerli açıklıklarda duvar içine gömülmüş yuvarlak iç dolgu ile geleneksel Türk mimarisinde pek görülmeyen tarzda kubbeye geçiş sağlanmıştır. Sağır kemerlerin ayakları üçgenimsi payandalarla desteklenmiştir.
Girişin solunda zamanında ahşap olan güdük minaresinin yerinde yivli tek şerefeli minaresi kaide üzerinde yükselir.
Giriş kapısının hemen üzerinde yer alan altı satırlık yazıda 1326 H. tarihi okunmakla birlikte yazıt orijinal değildir.

ALA KÖPRÜ
Ala Köprü, Anamur – Ermenek karayolunun 13. km.sinde Dragon çayı üzerinde yer alır.
Ana yatak üzerinde 19.65 m. açıklığında tek gözlü bir köprüdür. Köprüde ayrıca taşkın suları için bir boşaltma gözü doğu yönüne yerleştirilmiştir.
Ana kemerin yapısı, çok önemli bir işçilik ve sağlam traverten malzemeyle yapılmıştır.
Uzunluğu 54 m. olan köprünün korkulukları dıştan belirmeksizin tempan duvarının uzantısıyla sonuçlanır.
Yazıtı olmayan köprü, 14. yüzyılda Karamanoğulları tarafından yaptırılmış bir mimarlık harikasıdır ve halen kullanılmaktadır.

DENİZ FENERİ
1911 yılında Fransızlar tarafından yapılmıştır. Halen faal durumdadır.

ÇUKURPINAR MAĞARASI (DÜDENİ)
Anamur’un kuzeyinde 46 km. uzaklıkta 1880 metre yüksekliktedir. Taşeli platosundaki Sugözü yakınında Çukurpınar yaylasındadır. 1990 yılında bulunan ve Türkiye’nin en büyük mağarası olduğu söylenen mağaranın, tahmin edilenden de büyük olabileceği söylenmektedir. Son araştırmalara göre 924 metreye kadar inilmiştir. Mağaracılar tarafından yapılan araştırmalar halen sürdürülmekte olup, şimdiki araştırmalara göre dünyanın ikinci büyük mağarası durumundadır.

KÖŞEKBÜKÜ MAĞARASI 
Anamur’un 9 km. kuzeybatısında, Ovabaşı köyünde bulunan bu mağara 500 m2.lik alana sahiptir. Mağaranın 2000 yıllık bir geçmişe sahip olduğu anlaşılmaktadır. Mağaranın astım hastalığına iyi geldiği bilinmektedir. Nem oranı % 80, hacim basıncı 762 mm. ve sıcaklığın 18 derece olduğu Köşekbükü Mağarası 3 bölümden meydana gelmiştir. Birinci bölümünün adı Huzur,İkinci bölümünün adı Şifa,üçüncü bölümünün adı Dilektir.Birinci bölümde basınç; 761.5 mm., ikinci bölümde basınç 760 mm.,sıcaklık 18 derece, rutubet % 80’dir. üçüncü bölümde basınç 762 mm. olup, sıcaklık 18.2 derece, rutubet %82’dir.

BUĞU MAĞARASI (BUĞU DELİĞİ)
Şehir merkezinin kuzeyinden ,1500 metre uzaklıktadır. Sarkıt ve dikitleri ile ilgi çekicidir.

BİCİKLİ MAĞARASI
Anamur, Abanoz Yaylasında 700 metre uzunluğunda ve yedi bölümden oluşan bir mağaradır. Mağaradaki sarkıtların memeye benzemesi ve ucundan su damlaması nedeniyle bicikli denilmektedir.

CARETTA CARETTA
Anamur ve Çevresindeki kumsallarda Caretta-Carettalar insanlar birlikte yaşarlar. Kaplumbağa popülasyonunun yoğun olduğu kumsallarda yaklaşık 500 yuvadan 45.000 yavrunun yumurtadan çıkarak denize ulaştığı saptanmıştır.

AKDENİZ FOKU
Türkiye kıyılarında 70 adet Akdeniz foku (monachus monachus) saptanmıştır. Bunlardan 25 adedi Mersin ilinin Bozyazı, Anamur, Aydıncık ilçeleri kıyılarında yaşamlarını sürdürmektedir.

ANAMUR EVLERİ
Anamur merkez olmak üzere yöreye özgü sivil mimarlık örnekleri Ortaköy ve Bozyazı da yoğunlukla yer alır.
Konutlarda geleneksel yapı zeminde ahır üzerine iki katlıdır. Üst oturma yerleri genellikle orta sofadan köşelerdeki odalara açılan kapılar, birbirini dik olarak kesen sahınlarla haç plan oluştururlar.
Ahırın üzerinde ikinci katta balkonlu ve tek odalı olarak inşa edilmiş yörede “köşk” olarak adlandırılan mimari biçim son derece özgündür.

TOL KERVANSARAYI
Tol Kervansarayı Alanya karayolunun 22. kilometresinde, Demirören köyünde yer alır.
Yörenin sert kırmızı ve sarı renkli kayan ve moloz taşları ile inşa edilmiş yapı, güney kuzey yönünde iki sahınlı olup yuvarlak tonoz örtülüdür.
Yapılış tarihini belirten herhangi bir yazıt bulunmamakla birlikte 14-15. yüzyıllara ait olmalıdır.

AKARCA HANI
Akarca mahallesinde Ak caminin karşısında yer alan yapı moloz ve kayan taşından inşa edilmiş olup, tek sahınlı ve tonoz örtülü bir yapıdır.

ALTI KAPI HANI
Anamur-Antalya karayolunda “Kharadrus”un kuzey batısındaki yaklaşık 800 m.’lik bir yolu izleyerek Altı Kapı Hanına ulaşılır.
Yörenin siyah ve sarı renkli taşı ile kayan taşından araları Horasan harçlı olarak inşa edilmiş Altı Kapı Hanında doğu – batı yönünde yuvarlak kemerli altı giriş kapısı birbirine bitişik altı yuvarlak tonozlu mekana açılır. Bu mekanların önünde yine yuvarlak tonozlu payandalarla taşınan revak yer alır.
Yapı 14 – 1 5. yüzyıllara ait olmalıdır.

ÇOBAN KALESİ 
Anamur-Gazipaşa yolunun 15. kilometresinde solda deniz kenarında sık ormanlık sahada, hakim bir tepe üzerinde yer alan Çoban Kalesi, geniş avlu çevresinde çok sayıda odalardan oluşan bir plana sahiptir. Avlu içinde uzun dikdörtgen pencere uygulamalarıyla duvarlarda hareketlilik sağlanmıştır. İki katlı yapı yüksek duvarlarıyla gotik etki yaratır.
16 – 17. yüzyıllara ait yapı bir Osmanlı derebeyine ait olmalıdır.

TİTİOPOLİS 
Anamur’un batısında Ovabaşı köyü yolu üzerinde 5. km’de sağda, köy içinde ve kuzeyindeki hakim tepeler üzerinde çok geniş bir alana yayılan Kalınören köyü kalıntılarının bulunduğu yere gelinir. George Evart Bean ve Terence Bruce Mitford 1964-1968 yılları arasında Kilikya’da yaptıkları incelemeleri sonucunda hazırladıkları Batı Kilikya’da bulunan antik yerleri gösteren haritaların da bugünkü Kalınören köyünün yerini TITIOPOLIS olarak işaretlemişlerdir.

Ören yerinde Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerini içine alan kalıntılar yer alır.
Titiopolis antik çağlarda Anemurium’a bağlı olmayan bir site konumunda idi.
Antik kentte bugün görülmeyen bouleuterion, ninfeum, odeon, tiyatro gibi yapılar büyük bir olasılıkla köy yerleşmesinin altında kalmıştır.
Kenti düzenli olarak çeviren sur duvarları kabaca yontulmuş irili ufaklı çok köşeli taşlardan yapılmıştır.

Köy girişinde solda bahçeler içerisinde sert gri renkli taştan burmalı sütun çok önemli bir yapıya ait olması gerekir. Bahçeler içerisindeki mozaik tabanlı mekanların işlevlerinin ne olduğu dahi anlaşılmamaktadır.
Tepelere doğru çıkıldıkça ilk önümüze çıkan hamam yapısı büyük bir olasılıkla bir gimnazyum yapısı olmalıdır.

Hamamın batısında narteksi belirgin üç sahınlı bazilika yer alır. Yapıda sintronon basamakları vardır. Apsisin sağında ve solunda diakonion odaları yer alır. Bu odalar apsisin arkasında revakla desteklenmiş çok amaçlı bazilika tipini gösterir.
Köy yerleşmesinin kuzeyinde, surlarla çevrili akropol kalıntıları içerisinde bazilika, hamam ve nekropol sahalarının bulunuşu buranın bir şehir gereksinimine yanıt verecek biçimde ele alındığını gösterir.
Yukarı şehirde bulunan batı ve doğu bazilikaları tamamen tahrip olmuştur. Yapıların zeminleri gri ve beyaz renkli mozaiklerle geobitkisel süslü olarak dekore edilmiştir.

Dini yapıların doğusunda görkemli mezarların bulunduğu nekropol alanı yer alır. Buradaki kesme taştan, iki katlı tonozlu mezarlar yüceltilmiş birkaç ayrıcalıklı kişinin anıtsal mezarlarıdır.
Akropol’ün doğu yamacında kapakları templum in antis tarzında gri renkli sert taştan dikdörtgen formunda oyularak yapılmış sarkofaj’ın cephesinde; kanatlarını açmış kartal figürü, yanlarda girlandları taşıyan bukranion ve medusa başları görülür. Bu lahitin hemen yanında ön yüzünde elinde asa tutan sehpa üzerinde oturan erkek figürü lahtin ön yüzüne işlenmiştir.
Kalınören’deki ilginç yapılardan biri de akropolün kuzey ucunda yer alan tonoz örtülü üç ayrı mekanlı tylos tipli hamamdır. Hamamın su gereksinimi 20 m. ilerdeki ninfeumdan sağlanıyordu.

ESKİ ANAMUR (ANEMURİUM) 
Anamur İlçe merkezinin 6 km. güneybatısındadır. Kentin ne zaman kurulduğuna dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı gibi, Roma İmparatorluk Çağı öncesine giden kalıntılara da bu güne kadar henüz rastlanmamıştır. Kentin adı sadece bir liman listesinde geçtiği için, M.Ö. 4.y.y.da var olduğu bilinmektedir. Anemurium’un adının “rüzgarlı yer” anlamında kullanıldığı da antik kaynaklarca ifade edilir. 1.yüzyılda kentin çevresine ilk surların yapıldığı, bir süre Kommagene Kralı Antiochus’un (38-72) yönetimine bırakıldığı tarihi bilgiler arasındadır. Kıbrıs’a yakın olması nedeniyle, özellikle Romalılar zamanında bir ara istasyon konumunda olan Anemurium; aynı zamanda kara yoluyla Toroslardaki en önemli Roma kentlerinden biri olan Germanskopolis ile bağlantılıydı. Böylece bölgedeki doğal kaynakların ihraç edildiği önemli bir ticaret kenti olmuştur.

Anemurium, 260′ da Sasaniler tarafından ele geçirilmiş 4 . ve 5. yüzyıllarda Toroslar’dan gelen korsanlar tarafından sık sık tahrip edilmişti.650 yılında Arap akınlarına uğrayan kent, bu tarihten sonra terk edilir. 12.ve 13. yüzyıllarda Anadolu Selçuklularının Mamure Kalesini ele geçirmelerinden sonra, bölge Türk egemenliğine geçer. Anemurium kenti yukarı ve aşağı kent olmak üzere iki bölüme ayrılır. En göz alıcı yapıları; surlar, 3 adet hamam, tiyatro, odeon (konser salonu) ve palestra aşağı kenttedir. Liman Caddesi’nin her iki yanındaki kaldırımların belirli bölümlerinde yer yer zemin mozaikleri bulunmuş olup, bunların her kısmı müzede sergilenmektedir.Tonozlu mezarların tek ve iki katlı örneklerinin tek katlı ve iki katlı bir kısmının duvarlarında freskler ve mozaikler bulunmaktadır. Kentin surları dışında kalan mezarlığı, Anadolu’nun en iyi korunmuş örneklerinden biridir. Kentin içme suyunu sağlayan su kenarları dışında erken Hıristyanlık dönemine ait kilise kalıntıları bulunmaktadır.

Anemurium 19. yüzyılda İngiliz Francis Beaufort’un Akdeniz’de yaptığı Keşifler sonucunda batı dünyasına tanıtılmıştır. 1960 yılında Toronto Üniversitesinden Elisabeth Alfoldi Rosenbaum tarafından kazılar başlatılmıştır. Daha sonra Kanada’lı Prof. James Russel tarafından kazılar ve diğer bilimsel çalışmalar sürdürülmüş 2000 yılında kazılara son verilmiştir.

Anemurium kenti yukarı ve aşağı kent olmak üzere iki bölümdür. En göz alıcı yapıları surlar, 3 hamam, 60 m. genişliğinde tamamlanamamış tiyatro, 900 kişilik oturma yeri bulunan odeon (konser salonu), paleastra aşağı kenttedir. Liman caddesinin her iki yanındaki kaldırımların belirli bölümlerinde yer yer zemin mozaikleri bulunmuş olup, bunların bir kısmı müzede sergilenmektedir.
Anamur Müzesinde sergilenen mozaikler içerisinde; barışçı kral Isaah adına düzenlenmiş mozaikte, palmiyenin iki yanında yer alan leopar ve oğlak betimlemesi nekropol kilisesi tabanında bulunmuştur.

Kentin surları dışında kalan mezarlığı, Anadolu’nun en iyi korunmuş nekropol alanını oluşturur. Bunların sayısı 350-400 civarındadır. Tonozlu mezarların tek ve iki katlı örneklerinin bir kısmının duvarlarında freskler ve mozaikler bulunmaktadır. Genel olarak mezarlarda lahit odası, ziyaret mekanı ve diğer eklenti mekanları yer alır. Beşik tonozlu en eski mezarların temelleri büyük kireç taşlarından inşa edilmiştir. Nekropol’de görülen ikinci mezar tipinde geleneksel plana eklenti mekanlar oluşturulmuştur. Üçüncü mezar tipi ise bir bahçe içerisinde eski tip mezarlara yeni bir ünite olarak eklenmiş yapılardan Anemurium Nekropol meydana gelir. Bunların dışında edikula formunda, dört cephesi kemerli ve kesik koni biçiminde mezar tipleri de yer alır.

Kentin içme suyunu sağlayan su kemerleri (akuaduct) dışında, Erken Hıristiyanlık dönemine ait birkaç kilise kalıntısı da saptanmıştır.
Müzede sergilenen Anemurium buluntularının en ilginç grubunu pişmiş toprak insan yüzlü yağ kandilleri oluşturur. Bunun dışında süs eşyalarından oluşan bronz ve kemikten yapılmış bazı mezar armağanları, Roma çağına ait olan tunçtan yapılmış tanrıça Athena biçimli bir kantar ağırlığı, Bizans çağına ait halk sanatını yansıtan çeşitli malzemelerden yapılmış objeler diğer önemli buluntular arasında yer alır.

PULLU MİLLİ PARKI
Dinlence yeri olup, deniz, orman ve yaban hayatının buluştuğu, güzel bir milli parktır. Caretta caretta kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktığı bir kaç kumsaldan biridir. Doğa bilimcileri, çevre korumacılığının ilgisi üzerindedir.

DEMİROLUK
Anamur-Ermenek karayolunda Abanoz yaylasından 18 km. sonra sağda Demiroluk kalıntılarının bulunduğu yere ulaşılır.
Demiroluk kalıntıları içinde ilk dikkati çeken blok kayalar üzerine oyularak yapılmış kaya mezarlarıdır. Mezarların cepheleri üçgen alınlıklı olup, sütun ve payelerle dekorlandırılmıştır.
Bu kaya mezarların birinde üçgen alınlığın içinde aslan betimlemesinin iki yanında “Akroter” süslemeleri yer alır. Antik kentin batı yönünde yine bir kaya mezarında üçgen alınlık içinde kalkan tutan, sağa doğru hareket halinde şaha kalkmış at üzerinde yer alan süvari yüksek kabartma olarak işlenmiştir.
Mezar kalıntıları Bozkır yakınlarında bulunan Isaura antik kenti kaya mezarları ile büyük benzerlik taşır.

KÖRİSTANLIK
Anamur-Ermenek karayolunda Akpınar yaylasını geçtikten sonra Iconium, Germanikapolis üzerinden Anemuriuma ulaşan antik yol üzerinde bulunan yörede “Çandır” olarak bilinen ören yerine gelinir.
Antik kent yukarı şehir (akropol) ve yamaçlarda bulunan nekropol sahalarından ıneydana gelir.
Antik şehirde kuzey batı yönünde çok sayıda kaya mezarı yer alır. Mezarların cephesi “Templum in antis” tarzında ve iki sütun paye ile dekore edilmiştir.

BONCUKLU KALE
Anamur Ermenek karayolunun 3 km.sinde solda hakim tepeler üzerinde ormanlık saha içerisinde Boncuklu Kale kalıntıları yer alır.
Antik kentin merkezini oluşturan kale kesme taştan ve oval formda inşa edilmiştir. Sur içlerinde açık eyvan formunda 34 mekan yer alır. Mekanların üstünde seyirdim yerlerinin kenarları 1 m. yüksekliğinde burçlarla çevrilmiştir. Kalenin beden duvarlarının köşeleri kare formunda kulelerle takviyelendirilmiştir.

AZITEPE
Anamur Bozyazı karayolunda Çarıklar köyü sınırları içerisinde Azıtepe kalıntıları yer alır.
Antik yerleşimin en doğusunda İ.S. 4ncü yüzyıla tarihleyebileceğimiz apsisi ve sintronon izleri belirgin geniş ölçekli bazilika yapısı görülür.
Ören yerinin güney doğusunda moloz taştan beşik tonozlu hamam yer alır.

KIZIL KİLİSE
Anamur’un 8 km. kuzeyinde Kızılaliler köyü içerisinde yer alır.
Ören yeri içerisinde üç sahınlı bazilika görülür. Yapı 5.6. yüzyıl Isaura yapılarını çağrıştırır.

ANITLI GÖZETLEME KULESİ
Yapı Anamur-Alanya karayolunun Yakacık köyü içerisinde yer alır.
Yapı, kesme taştan kalın temeller üzerinde ve iki katlıdır. Mekan açıklıklarını yuvarlak tonozlu, üst örtü beşik çatılıdır. İ.S. 4, 5. yüzyıllara tarihleyebileceğimiz gözetleme kulesi döneminde önemli bir karakol yapısı olmalıdır.

OTAK KÖYÜ ŞAPEL BİNASI
Anamur -Alanya karayolunda Yakacık’tan sonra sağa dönünce 10. km. de solda Kaladran çayının kenarında Otak Şapeli yer alır.
Geç Bizans dönemine ait yapı moloz ve kesme taştan tek sahınlı apsinin iki yanında kült odaları bulunan küçük bir yapıdır.

AYVASIL
Anamur – Ermenek karayolundan 2 km. uzaklıkta, sağda basit kale surları, yapı kalıntıları ve bir hamam yer alır.

KANDACIK NEKROPOLÜ
Anamur Ermenek karayolunda Malaklar köyü yakınlarındaki Kandacık Nekropolünde Roma dönemine ait küp biçiminde mezarlar ve diğer yapı kalıntıları görülür.

ARAP ÇUKURU
Çukur Abanoz köyü yakınlarında Arap Çukuru mevkiinde yüksek kayalar üzerinde yer alan yüzlerce oyuk ahşap mertekler üzerine yerleştirilmiş lahitlerin oyuklarına ait olmalıdır. Ören yerinde ayrıca üçgen çatılı haç kabartmalı kaya mezarları görülür.

ŞIHARDICI
Arap çukuru yakınlarında yüksek hakim tepe üzerinde yer alan antik kent aşırı tahrip olmuştur. Ören yerinde görülen korint tipi sütun başlıkları ve diğer mimari parçalar önemi yapılara ait olmalıdır.

HALKALI
Anamur-Ermenek karayolu üzerinde Abanoz yaylasını geçtikten sonra solda ormanlık saha içerisinde halkalı kalıntıları yer alır. Ören yeri içerisinde Roma dönemine ait üçgen alınlıklı ve sütunlu kaya mezarları dikkat çeker.

ABANOZ
Anamur-Ermenek karayolunda Abanoz Yaylasında sağda hakim tepeler üzerinde son derece tahrip olmuş kent kalıntıları görülür. Antik kentin sağında nekropol sahasında sağlam kalabilmiş kaya mezarları yer alır.

ZİNCİRLİTEPE
Anamur’un batısında Kızılaliler köyünün kuzeyinde henüz fonksiyonu çözülememiş sayısız yapı kalıntısı ve nekropol alanı yer alır.

FİLİR KALESİ
Anamur’un kuzeybatısında Vilayet köyü yakınlarında Filir kale kalıntıları yer alır.
Ören yerinde Geç Roma dönemine ait bir sarnıç, basit kale surları ve nekropol alanı görülür.

GÖZ TAŞI
Anamur’un batısında Sarıdana köyü sınırlan içerisinde solda bir tepe üzerinde aşırı tahribat nedeniyle işlevleri anlaşılamayan mimari kalıntılar yer alır.

OVABAŞI 
Anamur’un batısında Ovabaşı köyü sınırlan içerisinde bulunan ören yerinde Geç Roma ve Bizans dönemlerine ait apsis’i belirgin bir bazilika, sarnıçlar ve nekropol alanı görülür.

NİNFEUM 
Sarıdana köyü yakınlarında yer alan anıtsal çeşmenin sütunlu cephesinde ortası aslan ve medüsa başlarıyla dekore edilmiştir. Yapı Roma dönemine aittir.

ZAVRAK TAŞ
Anamur’un kuzey batısında Filir Kalesi yakınlarında yer alır. Kalıntı yörenin gri renkli blok taşından yapılmıştır. Taşın tam merkezinde apsis biçimindeki geniş açıklık nedeniyle zavrak (pencere) taş diye adlandırılmıştır.
Ritüel amaçlı kullanıldığı sanılan anıt eser Hitit dönemine ait olmalıdır.

KUDRET KALESİ
Anamur’un yayla kesiminde Kaş yaylasının karşısında bir tepe üzerinde Roma dönemine ait kale surları ve diğer yapılara ait kalıntılar görülebilir.

CENNET KOYU
Anamur-Gazipaşa yolunun 17. km.sinde soldaki köy içerisinde apsisi zamanımıza gelebilmiş bir bazilika ile diğer yapı kalıntıları yer alır.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT