Kategoriler
Faydalı Bilgiler Kültür/Sanat

Çanakkale Savaşı Şiirleri (13 Şiir)

Çanakkale Savaşı 1

Gülmeyiniz ey düşmanlar,
Çanakkale geçilemez.
Bekler nice kahramanlar,
Çanakkale geçilemez.

Sponsorlu Bağlantılar

Filo, filoya dayansa,
Yerler bomba ile yansa,
Siperler kana boyansa,
Çanakkale geçilemez.

On Sekiz Mart Zaferi’ni,
Herkes tanır Türk erini,
Ölür de vermez yerini,
Çanakkale geçilemez.

Türk’ün göğsü, Türk’ün kolu,
İman ile kuvvet dolu,
Aslan yurdu Gelibolu,
Çanakkale geçilemez.

Akan kanlar dönse sele,
Conkbayır’ı geçmez ele,
Dünya kopup gelse bile,
Çanakkale geçilemez.

Birçok milletin askeri,
Yenilerek kaçtı geri,
Anladılar Türk’ün yeri
Çanakkale geçilemez.

Ali Osman ATAK

Çanakkale Savaşı 2

Yıl 1915,
Günlerden 18 Mart,
Bugün hava yine çok sıcaktı,
Buna rağmen, savaş sürmekteydi.
Ordumuz var gücü ile savaşmaktaydı.
Sıcaktan da hiç bunalmamaktaydı.
Çünkü onlar Türk oğlu Türk’tü,
Fransız ve İngilizler,
Hem bunaldılar, hem de yenildiler.
Bu sonuca sevindi Türk oğlu,
Biraz da üzüldü hani Türk oğlu,
Çünkü 1000’lerce şehit vermişler.
Bu kutsal toprak ve bayrak uğruna,
Nice nice evladını şehit vermişler.

15 Mart 2003 KIRIKKALE

Betül Pehlivan

Bir Yolcuya

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanının akıttığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil ONAN

18 Mart Çanakkale

Bulutlar sarmıştı her yanı,
Kapkara bir geceydi,
Yağmur,bardaktan boşalırcasına,
Sağnak gibi yağıyordu,
Yedi düvelin gemilerinden yükselen,
Top,tüfek sesleri,
Her yanı inletiyordu,
Mustafa Kemalin askerleri,
Aslanlar gibi dövüşüyordu,
Ve Çanakkale kahramanca,
Düşmana selam veriyordu,

Kükrüyordu tepeden,
Mustafa Kemal,
Vatanıma ayak basacaksa düşman,
Yaşamanın ne gereği var,
En son nefer ölünceye kadar,
Dövüşeceksiniz aslanlar,
Görecek bütün dünya,
Ne aslanlar doğururmuş,
Emineler,Hatçeler,Ayşeler,Fatmalar.

Ali Osman Yılmaz

Koca Seyit

Cenkte bayraklaşıp candan söylenen
Bir Seyit anlatılır, bizde bir Seyit.
Hikmet Huda’nındır bilir inanan
Kolay anlatılmaz, sözde bir Seyit.

Katıldı savaşa o genç çağında,
Bir vatan aşkıydı, yanan bağrında
Bütün bir milletin öz dimağında,
Kazılmış yaşıyor, izde bir Seyit.

Bir sırdır çözemez ilim de fen de
Cevabı saklıdır, sağlam imanda
Topu namlusuna sürdüğü anda,
Zaferi görmüştü, gezde bir Seyit.

Şimşekti gürleyen Seyit’ in sesi
Boğazı doldurdu, düşman kellesi
Hedefi vurunca, topun güllesi
O günden beridir, gözde bir Seyit.

Tükenen umudu var etti o gün
Meydanı düşmana dar etti o gün
Bütün gönüllerde yer etti o gün
Milli benlikteki, hazda bir Seyit.

Akıl çözemiyor, ince noktayı
Neydi kaldıran ki üç yüz okkayı
Savaşa konulan bu son noktayı
Seyretti siperden tozda bir Seyit.

Bilirsen tarihin sana öğüttür.
Ceddin kahramandır, neslin yiğittir.
İspatı Havran’da Koca Seyit’tir.
Maya Türk mayası, özde bir Seyit.

Bu cihanda yoktur, Türk yurdu gibi
Yüksek yaylaların bozkurdu gibi,
Tek başına koca bir ordu gibi
Bulunmaz emsali, yüzde bir Seyit.

Ali İhsan Gürbüz

Rüzgarı Çiçeğe Sunmak

Saçlarına bağladım baharı
Yağmur bulutu gözlerin
Yüreğinde özlem prangaları
Beni düşünüyorsun değil mi?

Dağları öptüğünde bulutlar
Merhaba der sevda rüzgarım
Kuytu ormanların çiçeği
Beni duyuyorsun değil mi?

Gözlerinde yarının raksı
Gökkuşağına asılı evimiz
Gizemlerinin tutsağıyım
Beni dinliyorsun değil mi?

Yüreğinde-gözlerindeyim
Sevgimizi yontuluyorsun zamana
Gecenin güneşe aktığı gibi
Beni bekliyorsun değil mi?

Kapatalım ölümü zındanlara
Gamzeli gülücüğünde bebeğin yaşam
Rüzgarı çiçeğe sunacak kadar
Beni seviyorsun değil mi?

Avuçlarıma aldım denizleri
Limanlarda-gemilerde ikimiz
Bir daha kimbilir ne zaman geçeriz
Beni anlıyorsun değil mi?

Ali Küçük

Övün Çanakkale

kanlı kanlı kapanlar kuruldu haince,
gece ağlar gibi büründü sessizliğe,
derince bir sükut kapladı bütün siperleri,
beklemekteydi yiğitler inecek gülleleri.
öyle bir bekleyiş ki yarini bekler gibi.
esir alacakmış beni öz vatanımda gafiller,
oysa yardıma gelmişti Bedir’den, Uhut’tan sehitler.

derince bir sükut kaplamışken tüm siperleri,
günün sessizliğini bozmuştu bir gülle sesi.
zehirini akıtmıştı en sonunda tabyalara.
düşünce sipere hayasızca bir gülle,
muhakkak ki kucaklardı bir arslan, onu gülücüklerle.
toprağın altına tek tek döşenir lağımlar
patlayan her lağımda sağnak sağnak yağardı canlar.
yağmur namına, mermi yağardı gökten,
hey hat! bu mermi olamaz,
bir mermi böyle kin kusamaz.

dişlerine kan bulaşmış bir kere haçlıların,
hesabını soracaklar güya geçen yılların.
bilmezki sefil, istanbul bizim
Osmanlı’dan yadigar, destanlar bizim,

aklına koymuş geçecekya Çanakkale’yi,
bilmez ki dağ gibi gemilerin boğaza gömüleceğini.
boğazı geçmek için gemiler hareketlendi,
tek çare Seyyit de koca gülleyi yüklendi.
çelikten zırh istemez bizim göğsümüz,
kalbimizdeki imanla toprağa gömülürüz.
göğsüne saplanmış mermiyle kucaklanır her nefer,
toprak değil Resulullah bağrını açmış bekler.

ey yiğit! kavuşamam diye korkma!
senin de adın yazılıdır bir mermiye mutlaka.
canlar canana koşar toprağa düşen her bedende…
güm güm sallansada zemin,
her gümlemede irkilse de zihnin
siper siper gezer dillerde tekbir.
tekbirle savaşan er mutlaka mücahittir.
esir alacaklardıya öz vatanımda beni,
inince kıyıya kefeni yırtmak oldu hedefleri.

canlar yanar! canım yurdumda ezanlar susarsa!
güller ağlar! bülbülden ırak kalırsa.
ey toprak! çok çok övün!
kaç yiğidi ayırdında anasından, bastın bağrına.
ey Çanakkale! hiç durma sevin!
erişemez bilki kimse, senin bu destanına.
bu savaş kaybedilmezdi elbet
kaybedermiydi ”Kur’an’ın gidiyor” diyen ümmet

İsmail Aktaş
(2005)

Çanakkalede Yazılan Destan

Dünyanın gücü siperlerin tam üzerinde,
Yağmur olmuş yağıyor çelik gülle üstüne.
Mehmetçiğin gururu canından bile öte,
Bir destan yazıyor kanıyla, Çanakkale’de.

Vatan her şeyden önce dedi, gitti cepheye,
Toprağı namus bildi, değişmedi bir şeye,
Kan, göz yaşına karıştı, döndü azgın bir sele
İman gücü destan yazdı dağlara, Çanakkale’de,

Conk bayırı, Gelibolu, Arı burnu, askere mezar
Dua etti nineler, dedeler, Askere değmesin nazar,
Salih Çavuş gücünü ile, İngiliz’e mezarlar kazar
Çıplak ayak, aç karınla destan yazıldı, Çanakkale’de.

Çanakkale boğazından geçmeyecek düşmanlar,
Mezar olacak İngiliz’e Fransız’a, bu azgın sulara
Böyle bir destanı bir TÜRK, bir ALLAH yazar
Binlerce Mehmetçik Şehit, yatıyor Çanakkale’de,

Önde Atatürk, hep birlikte çıktı Mehmetçik yola,
Çarık çizme, yalınayak, Çanakkale; de girildi koya,
Savaştı genç ihtiyar, kan gölünde vermeden mola,
Yol vermedi düşmana, geçit yoktu Karadeniz’e.

Ölmez o günleri görmedi sadece duydu dinledi,
Şehitliğe gitti onlara, yürekten binlerce dua eyledi
Beraber yatan, Türk’ü Laz’ı, Çeçen’i ve Kürt’ü gördü
Bir Destan yazılmıştı dünyaya örnek Çanakkale’de.

05.03.2007

Selahattin Ölmez

Çanakkale Sevdası

Bin dokuzyüz on beşti. Sanki zaman durmuştu,
Denizin mavisinde, bulutlar kararmıştı
Çanakkale ufkunu bir toz duman sarmıştı

Akıbeti belliydi gelmişti bile bile
Binlerce şehidimin makberi Çanakkale.

Tekbirlerle çınlarken vatanın dağı taşı
Dağıttı bulutları Türk`ün iman güneşi
Bulunur mu cihan da Türk`ün başka bir eşi

Hiç karşı durulmazdı, bu kuret-i celâle
Binlerce şehidimin makberi Çanakkale.

Tüfekten toptan güçlü, yiğitlerin bakışı
Gemileri batıran, yüreklerin atışı
Bir yıldırım düşmesi, bir şimşeğin çakışı

Mevziler barut barut, düşman girdi menzile
Binlerce şehidimin makberi Çanakkale.

Bizimleydi Fatihler, Ak Şemsettin bizimle
Ufuklar aydınlandı, parlayan süngümüzle
Karşı durduk düşmana, iman ile azimle

Birlik olmuş milletim, verilmişti el ele
Binlerce şehidimin makberi Çanakkale.

O günler kükremenin erkekçesi, mertçesi
Bugün se Çanakkale cennetin bir parçası
Şehitlerin kanıyla sulandı her parçası

Şahinsırtı, Cönkbayır, Arıburnu, Kumkale
Binlerce şehidimin makberi Çanakkale.

Bayrağın dalga dalga açıldığı tepeler
Şahadet şertebitin içildiği tepeler
Yedi renk çiçek sunar, yatıldığı tepeler

Erzincan`lı Mehmede; Koçhisarlı Kemale
Binlerce şehidimin makberi Çanakkale.

Ey binlerce şehide makber olan topraklar
Sevdiğini kefensiz kucaklayan topraklar
Bu aşk ile durmadan dalgalanır bayraklar

Yıldızların sevdası, bayraktaki hilâle
Binlerce şehidimin makberi Çanakkale.

Şehitsiz bir milletin vatanı vatan olmaz
Hoyratlar anlayamaz, imansızlar bilemez
Velhasılı geçilmez `Çanakkale Geçilmez`

Bir konuşsa anlatsa, dile gelse bir hele
Binlerce şehidimin makberi Çanakkale.

Hikmeti der şu küffar anlasın gayri bizi
Çağlar boyu bizimle nizam buldu yer yüzü
Türk`e karşı durulmaz, unutmayın bu sözü

Adı Türk`tür, soyu Türk. Yol ezelden ebede
Binlerce şehidimin makberi Çanakkale.

Hikmet Elitaş

Çanakkale, Acıtan Savaş

Bak kaç kurşun var taze vücudunda
Hala koşturuyor düşman üstüne
Sanki ölmüş de dirilmiş her uzvu
Ruhuyla erişiyor istilacı döneklere…

“Toprak onundu, kim alabilirdi ki!
Kına yakmıştı annesi saçlarına kopkoyu
Kim gelip musallat olabilirdi ki küstahça! ”
Buğday onundu, deniz onundu”

Burası benim memleketim ey densizler!
Çekin ellerinizi çocuk şehitlerin cesetlerinden
Kirletmeyin, onlar ender kahramanlığın doruğunda
Yazamaz bu savaşı hiçbir kalem kızıl kederinden!

Kol, bacak bir tarafta savrulmuş
Ayağı içinde bir çarık duruyor uzakta *
Her ana kalbi zehirli bir kurşun olmuş
Vuruyor istilacılara büyük hınçla

Her Türk’ün iç sızısı, kanayan yarası hâlâ
Kim bilir kaç şehit var atalarımızın ocağında
Çanakkale ne geçildi ne de geçilir bu vatan bizim
Yine kanlardan diriliriz karabulutlar toplanırsa başımıza

Kınalar yakılır, anaların, babaların duasıyla yine
Yine kutsal Çanakkale ruhu uyanır tüm haşmetiyle
Kimse unutmasın bu ilahi bir zaferdi olağanüstü
Allah mazluma acır Hidayetini yağdırır baş üstü…

Binlerce şehit var Çanakkale topraklarında
Kimse rahatlıkla basamaz sanrı olmuş akan kanlara
Bin hayal koşar fısıltıyla anlatır olanları arkandan
Gençliğini yaşamamış gençler uzanırlar gölgelerden

Bu savaş başka savaş, hiç unutulmayacak evrende
Direnir HAKK’ın gücüyle insan zulmün önünde

Şehitlik olmuş şimdi tümüyle Çanakkale…

* Ben buna Çanakkale müzesinde şahit oldum dostlar:(
Asker potininin içinde ayak kemikleri vardı!
Hala üzülürüm….Hala aklıma gelince içim acır..

Ne Anzaklara ne de paylaşmaya gelen devletlere hiç saygım, yok…
Yerlerinde kalsalardı…Özür dilerim…Dayanamadım yine….

Sevgi Damlaları

Çanakkale Askeri

Adına binlerce destan yazılan
Yıllar sonra bir bir anılan
Toprağına taşına yazılan
Çanakkale mi şehit, şehit mi Çanakkale

Adım adım koşan asker
Düşmanını yenen asker
Vatanını seven asker
Çanakkale mi şehit, şehit mi Çanakkale

Tüm dünya’ya örnek asker
Komutanıyla yürek asker
Vatan millet diyen asker
Çanakkale mi şehit, şehit mi Çanakkale

Çanakkale geçilir mi sandın
Topuna tüfeğine mi kandın
Türk’ü yenilir mi sandın
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Al bayrakla koşan asker
Ölüm emrini alan asker
Yaralı düşmanı saran asker
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Bu destan anlatılmaz yaşanır
Bu şehitler unutulmaz anılır
Koca Seyit Bismillah der kaldırır
Çanakkale mi şehit,şehit mi Çanakkale

Ramazan Bilgin Çelik

Çanakkale’m Yeniden Vatanlaştı

Bir zamanlar ecdadım,
Dünyaya hükmederdi;
Güneş selama durur,
Ay, ardından giderdi.

Allah için cihadın,
Manasın bilirlerdi.
Bir sefere giderken
Birinden gelirlerdi.

Hayat ölüm arası,
Bir incecik çizgiydi,
can bedene emanet,
Hak yoluna vergiydi.

Allah’ın nizamını
Yaymaktı hedefleri,
Dönüş yoktu onlarda,
Derlerdi: Hep ileri!

Onlarla dostluk içi,
Girerlerdi sıraya;
El ayak öpmek üzre,
Koşarlardı saraya.

Yüzyıllarca bu düzen,
Böylece devam etti;
Bütün insanlık için,
Bu düzen bir nimetti.

Bu nimetin kadrini,
Bilmedi bazıları.
Güçten düşen devletin,
Başladı sancıları.

Bin dokuz yüzlü yıllar,
Acıyla geçiyordu,
Türk- İslam düşmanları,
Sevinçten uçuyordu.

İçte ve dışta kavga,
Yedi bitirdi bizi,
Düşünce kendimize,
kaybettik Akdeniz’i.

Vatanın mahzunluğu,
Hep devam ediyordu;
Her acıyla bedenden,
Bir organ gidiyordu.

Kendimize sorarken
Nasıl geldik bu hale?
Düşmanın hedefinde
Var idi Çanakkale.

Leş kargaları gibi,
Geldiler üstümüze.
Sanıyordu düşmanlar,
Hemen çıkarız düze.

Öyle kolay değildi,
Türk’ün yurduna girmek,
Dağ gibi bir Mehmet’i
Mümkün müydü devirmek?

Böyle bir çarpışmanın
Görülmedi hiç dengi;
Akan kanlar yüzünden,
Değişti suyun rengi.

Savaşın şiddetinden
Yer yerinden oynadı;
Kâinat alev aldı,
Canlı cansız kaynadı.

Düşmana can verilir,
Vatan verilmez idi;
Buraya sağ gelenler,
Diri gönderilmezdi.

Kalmadı toprağımda,
Şükür, düşman ayağı,
Halâ unutmuyorlar,
Yedikleri dayağı.

Öyle kutsal dayak ki,
Attıkça destanlaştı,
Çanakkale’m yeniden,
Yeniden vatanlaştı.

Anladı şunu düşman;
Türk’e kefen biçöilmez,
Bütün cihan toplansa,
Çanakkale geçilmez!

İsmail Bayar

Çanakkale Olmak

Bir metre kareye altıbin mermi
Çanakkale olmak,böyle bedel mi?

Üçbin mermiyle zırh giymiş her beden
Türklük ve Müslümanlık tek bir neden..

Gökten,yerden,dört yandan bir afat
Savaş yeri değil sanki Arafat.

Yedi ülke düşman,Mehmet bir ülke
Dünyaya bedel Mehmet’teki ilke.

Yürekler bi,rtop,bakışlar süngü
Düşmanın kudreti kısır bir döngü.

Alcak gibi, kalleş gibi geldiler
İnsanlığı,mertliği öğrendiler.

Çanakkale sen Uhut’sun,Bedir’sin.
İstanbul için tarihi kilitsin.

Istanbul yönünde Haç’ın ibresi.
Ne müthiştir Muhammed’in hadisi.

Farklı yerden gelmiş her birisi
Kimi efendi,kimi sömürgesi.

Kol yerinden,baş gövdeden kopacak
Taşı sıksan su değil,kan akacak.

Bekir Çavuş,Bekir Çavuş olacak.
Gözcü Baba’ya top,mermi yığacak.

Şahadet şerbeti tasla içilmez!..
Çanakkale asla,asla geçilmez.

Orhan Afacan

Sponsorlu Bağlantılar

“Çanakkale Savaşı Şiirleri (13 Şiir)” için 3 yanıt

ÇANAKKALE’DE BEN VARDIM
İster miydim Anadolu işgal edilsin?
İster miydim ordular dağıtılsın?
İster miydim padişah teslim olsun?
İstemezdim, böyle olsun istemezdim.
* * * *
Anadolu harap, bitap bir haldeydi.
Türlü katliamlar yaşanmaktaydı.
İnsanımın koruyanı, kollayanı yoktu.
Sonunda İngiliz gemileri Çanakkale’ye geldi.
* * * *
Alman komutan Liman Von Sanders Türk birliklerinin başındaydı.
Tabyalar savunmasızdı, ateş hattındaydı.
Düşman çok güçlüydü, kayıplar artmıştı.
Siperler gerilere, daha gerilere çekilmişti.
* * * *
Ben geldim Çanakkale’ye insanlar beni tanıyorlardı.
Liman Von Sanders bir cephe sana yeter mi dediydi?
Ben hayır dedim, bütün cephelerin komutanlığını bana vermelisiniz.
Dediğim aynen oldu, Çanakkale’de ben vardım.
* * * *
Geceleri uyku tutmazdı beni.
Atıma bindiğim gibi dörtnal uzaklaşırdım.
Düşman sabaha karşı nereden çıkartma yapar.
Bunun planını yapar, önlemini alırdım.
* * * *
Çanakkale’de dört – beş gün uyumadığım olurdu.
Bir gece saat iki sularıydı.
Birliğime geri döndüm ve emrimi verdim:
Conkbayırı’na beş yüz asker çıkarın, mevzilensinler.
* * * *
Aman komutanım, dedi, diğer subaylar.
Orası kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdir.
Ne gereği vardır orada beş yüz askerin.
Bir asker bile gitmese daha doğrudur.
* * * *
Siz dedim, beş yüz askeri gönderin.
Evet, dediler, gönderdiler.
Sabaha karşı Anzaklar Conkbayırı’ndaydı.
Ama ben de Türk Askeri’nin yanındaydım.
* * * *
Kılıcım sağ elimdeydi, tabancam sol elimde.
Bütün bir gün savaştık can siperhane.
Yıkılmadık, yenilmedik, galip gelen biz olduk.
Kazanan biz, yenilen İngiliz oldu.

Serdar Yıldırım – 2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT