Kategoriler
Din Kültürü Soru / Cevap

O kadar din arasından İslam dininin doğru olduğunu nereden biliyoruz?

Sizin sorunuz:
O kadar din arasından İslam dininin doğru olduğunu nereden biliyoruz?
Cevap:

Sponsorlu Bağlantılar

Dinler Arasında İslam Dini

Sizinde sorunuzda belirttiğiniz gibi yeryüzünde onlarca din mevcuttur. Bunlardan bazılarını sıralamak gerekirse;

  • İslam dini
  • Hristiyanlık
  • Yahudilik
  • Mecusilik
  • Hinduizm
  • Budizm
  • Sihizm
  • Bahailik vb.

Yukarıda sıraladığımız dinlerin dışında da bir çok din bulunmaktadır. Şimdi bu dinlerden hangisinin hak olduğunu nereden anlayacağız? Hak bir tanedir ve bu dünlerin hepsi kendilerinin hak olduğunu iddia etmektedir. Peki bizim ölçümüz ne olacak?

İlk Ölçü Akıl Olmalıdır

İnsanı diğer bütün varlıklardan ayıran en önemli özelliği aklıdır. Bu yüzden bütün dinler arasından hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu anlamak için başvurması gereken ilk araç akıldır. İnsan aklını kullanarak bir çok dini tek bir soruyla eleyebilir.

Örneğin kendisini hak olarak gören bir dini ele alalım. Mesela Hristiyanlık. Hristiyanlık dini kendisinin hak olduğunu kabul eder ve İslam dinini kabul etmez. Bunun altında yatan en önemli neden ise Hz. İsa’nın (as) peygamber oluşunu kabul etmeleri ve Hz. Muhammed’in (saa) peygamber oluşunu kabul etmemeleridir. Bu durumda Hristiyanlara şu soruyu sormak gerekir.

Neden Hz. İsa’yı peygamber olarak kabul ediyorsunuz da Hz. Muhammed’i peygamber olarak kabul etmiyorsunuz?

Size verecekleri en önemli cevap Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğu, ölüleri dirilttiği gibi mucizeleri olduğu gibi nedenlerdir. O zaman sormak lazım babasız dünyaya gelen birisi Allah’ın oğlu oluyorsa Hz. Adem neden Allah’ın oğlu değil? Adem’i topraktan yaratan Allah, Hz. İsa’yı Hz. Meryem’in rahminde bir su damlası olarak yaratamaz mı? Aklı olan her insan bütün evreni yaratan sonsuz güç ve kudret sahibi olan bir Allah’ın kendisi için çocuk edinmeyeceğini anlayamaz mı? Aynı şekilde Yahudiler’de Üzeyir Allah’ın oğludur demiştiler.

Yada Hz. İsa’nın mucizeleri olduğunu söyleyen Hristiyanlar Hz. Muhammed’in mucizelerini neden kabul etmezler. Hz. İsa’nın mucizelerini gördüler de Hz. Muhammed’in mucizelerini görmediler mi? Tam aksine Hz. Muhammed’in mucizesi olan Kuran aramızdadır. Kuran’ın en büyük iddiası ise Kuran’ı yalan sayanların onun benzeri olan bir sure getirmeleri yönündedir. Aradan 1500 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen neden Kuran’ın bu meydan okumasına hiçbir dinden birileri çıkıpta cevap veremiyor. Diğer dinlerin İslam dini gibi bir iddiası var mı?

Sonuç olarak diğer dinlerin kendi peygamberlerini kabul etme nedenleri ile İslam peygamberi Hz. Muhammed’i kabul etmeme nedenleri akla mantığa uymaz. Yani çifte standart uygulayarak Hz. İsa yada Hz. Musa’yı kabul ederler ama aynı kriterlerle Hz. Muhammed’i kabul etmezler.

Diğer yönden ise hangi dinin hak olduğunu öğrenmek isteyen birisi bütün dinleri ve bu dinleri kutsal kitaplarını okuyup araştırmalıdır. Bu araştırmasının neticesinde akıl insana en doğru yolu gösterecektir. Akıl insana her zaman doğruyu ve insanı saadete ulaştıracak fiilleri yapmayı emreder. Bütün bu doğrular ve gidilecek yol ise akıl mantık çerçevesinde, en iyi ve kusursuz bir şekilde Kuran’da zikredilmiştir. İncil’i okuyan bir insan ile Kuran’ı okuyan bir insan aradı farkı çok rahatlıkla anlayabilir. Kuran’ın ne kadar mükemmel ve kusursuz olduğunu anlayabilir. Öğretileri, hayatı düzenlemesi, insanı doğruya yönlendirmesi, yaşantısını düzene koyması ve ebedi saadeti sunması açısından hiçbir kusur bulunamaz.

Bir dini tanımak için onu dini yaşayan insanlara bakmak çok yanlıştır. Yani İslam dinini tanımak isteyen birisi müslümanlara bakarak yada Hristiyanlığı tanımak isteyen birisi Hristiyanlara bakarak o dini tanıma yoluna gitmemeleridir. Belki din kusursuzdur ancak onu yaşayanlar kusurlu olduğu için yanlış tanıyabilir. Bu yüzden o dinin öğretilerini ve kutsal kitabını incelemelidir. Eğer bu şekilde insanlar dinleri tanıma yoluna giderler akılları ve mantıkları onları İslam dinini işaret edecektir. Zaten Kuran’da Allah Teala bizlere sürekli “akıl etmez misiniz” diye düşünmeye sevkeder. Allah’ın sunmuş olduğu delilleri biraz düşünen akıl sahipleri fazlasıyla ibretleri görecektir ve aklı ile doğruyu bulacaktır.

Ayrıca Kuran’da bir çok mucize de yer almaktadır. Gelecekten haberler vermesi, bilimsel dediller sunması ve eşsiz bir edebi eser olması yönüyle de kusursuz bir dinin kusursuz kitabının da nasıl olması gerektiğini bizlere göstermektedir.

Sponsorlu Bağlantılar

“O kadar din arasından İslam dininin doğru olduğunu nereden biliyoruz?” için 6 yanıt

Kılıf uyduran ben değilim, aksine sorduğun bütün sorulara cevap veriyorum. Bana kalırsa sen tanrı ve din konusundaki cehaletine kılıf uyduruyorsun. Daha öncede söyledim, bir şeyi inkar etmek için öncelikle onu tanımalısın. Sen tanrıyı ve İslamı doğru dürüs tanımadan, sadece kulaktan dolma bilgilerle inkar ediyorsun.

Ben düşünmekten de sorgulamaktan da hiçbir zaman korkmadım. Yeri geldi tanrıyı da sorguladım, yeri geldi ayetleri de sorguladım, yeri geldi peygamberi de sorguladım. Çünkü ben Allah’ı aklım ile tanıyıp kabul ettim. Bana anlatılanlar yada sağdan soldan duyduklarımla tanrıyı kabul etmedim. Eğer bu şekilde kabul etseydim, tanrıyı tanımadan kabul etseydim günün birinde senin gibi inkar ederdim.

Ayrıca yine söylüyorum, bir dini tanımak istiyorsan o dinin mensuplarına bakamazsın. Din mükemmel olabilir ama o dini yaşayan insanlar mükemmel olmadıkları için o dini yanlış tanıtırlar. Aynı işid gibi, taliban gibi… Şunu da söyleyeyim, İşidin dini islam ise ben o islam dinine mensup değilim. İnsanları öldüren ve bunu islam adı altında yapan örgütlerin hiçbirinin islam dini ile akalası yoktur. Bugün islam alemi ve özellikle ortadoğu kan gölüne dönmüş durumda. Müslümanlar birbirine düşmüş ve birbirilerini öldürüyorlar. Başka bir dine mensup insanlar açısında ve inanmayanlar açısından bakıldığında “bu islam dini ne kadar da vahşi bir din” denilir. Ve bunu söylemeye de hakları da vardır. Çünkü Peygamberin getirdiği ve Kuran’ın söylediği din ile bugün müslümanların yaşadıkları dinin hiçbir alakası yoktur. Halbuki Allah sizi öldürmedikleri sürece siz de kimseyi öldürmeyin diyor. Ve haksız yere bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir diyor. Ve hiçbir dinde hiçbir inançta bir insanı öldürmenin karşılığı bütün insanlığı öldürmek ile eşdeğer değildir. Bu sadece İslam dinine özgüdür. Bu yüzdendir ki ben sana diyorum, müslümanlara bakarak değil, İslam’ı Kuran’dan öğren. Bütün önyargılarını bir kenara bırakarak otur bir kez Kuran’ı oku. Bak bakalım müslümanların yaşadığı din ile gerçek islamın bir alakası var mı? Bak bakalım müslümanların tanıttığı Tanrı ile Kuran’ın tanıttığı Tanrı aynı mı? En büyük cehalet bilmediğin bir şey hakkında ahkam kesmektir.

Son olarak sana şunu söylemek istiyorum. Farzedelim senin dediğin doğru. Tanrı yok, din yok kabul edelim. Ölünce ikimizde toprak olacağız ve yok olup gideceğiz. Bu durumda ikimizinde bir kaybı ve kazancı olmayacak. Ama ya benim dediğim doğruysa. Ya Tanrı diye bir şey var ise ve din diye bir şey var ise ne olacak? Sen ne kazanacaksın, ben ne kazanacağım? Ben ne kazanırım bilmem ama senin kaybedenlerden olacağın kesin.

herşeye kılıf uydurup rahatlıyorsun. sorun gerçek karşısında afallayan insanın psikolojisinden kaynaklanıyor.

öfke –> pazarlık (deizm) –> depresyon –> kabullenme (ateizm)

bağımsız düşünmekten korkma. islam bağımlısı olmuşsun, özgür ol. özgürlük ile dejenerasyonu birbirine karıştırma ve özgürlükten korkma. özgür insan kendini sevmeye başlar, böylece başkalarını da sevebilmesi için en gerekli en sağlıklı zemin oluşmaya başlar. özgür olmayansa kin ve nefretle dolmaya, kıskanmaya, öldürme arzusu ile dolup taşmaya başlar, çünkü, bir tek kötülük yapma ve kan dökme konusunda özgür hissedecektir kendisini.

dünyayı kendinize de başkalarına da dar etmeyin. kurallar kanunlar sonsuz tartışma üretir, kısır döngüye sokar, varlığını sürdürmesi için sürekli yeni kurallar yeni kanunlar üretmek zorundadır. keza, siz de sürekli ”şurada şunu mu demiş, bunu mu demiş” diye tartışıyor, sizden olmayanları, sizden olanları, etrafınızda kim varsa öldürüyorsunuz, ta ki gücü elinde bulunduran temsilci her kim ise, onun egosu tatmin olana kadar… oysa özgürlük kimsenin kılına bile zarar vermeden dilediğin gibi yaşamaktır, tartışmadan kargaşadan kavgadan dövüşten bencillikten insanı kurtarır, senin gibi düşünmeyeni senin gibi inanmayanı katletme ya da en iyi ihtimalde bencil ve kibirli bir şekilde baskı altına alma hakkı vermez senin inandığın dinin verdiği gibi. (nolur başlama yine, islam’ı yanlış anlıyorsunuz diyerek, bilmiyorsunuz diyerek, ”senin dinin sana benimki bana” diyerek yalandan idealize etmeye, başkalarını aptal ve cahil yerine koymaya yine başlama. küçük bir çocuğun anlayacağı basitlikte söyleyeyim; inanmayanı sonsuza dek ateşte yakacağını söyleyen bir tanrının yanında, eli kılıçlı çöl maymunları bile melek kalır.)

bir önceki yorumumu bitirirken gözümden kaçmış, düzelterek bitiriyorum. marxist değilim ama haksız değildir, din halkın afyonudur.

Her insanın kafasındaki tanrı tanımı farklıdır. Yoldan çevirdiğiniz her bir müslüman farklı tanrı tanımı yapabilir size. Diğer dinlere mensup insanlarda aynı şekilde. Bu tanırının binlerce farklı tanımı olduğundan değil, insanların tanrıyı doğru tanımadığından kaynaklanır. Müslümanlar adına konuşmak gerekirse; insanlar sağdan soldan duydukları, camilerde alimlerden öğrendikleri yada büyüklerinden duydukları kadar tanrıyı tanıyor. Halbukü Kuran’ın anlattığı ve tanıttığı tanrıdan çok az kişinin haberi vardır. Önemli olan tanrının varlığını kabul emtektir. Tanrının varlığını kabul ettikten sonra onu bize tanıtacak tek şey Kuran’dır. İnsanoğlu tarih boyunca bir tanrı ihtiyacı hissetmiştir kendisinde. Bunun nedeni ise insanı yaratan tanrının insanın benliğine, fıtratına böyle bir inanç ihtiyacını koymasıdır. İnsan kendisindeki bu tanrı inancı ihtiyacından yola çıkarak tanrıyı bulması, onu tanıması ve kamil insan olma yolunda kendini geliştirmesi gerekir. Bu yüzden tanrı düşüncesi evrimsel bir uzantı değil, tamamen insanın ihtiyacı olan bir inançtır. Bebeklikten itibaren kimseye öğretmesen dahi bir tanrıya yada başka bir şeye tapınma ihtiyacı duyacaktı. Tarih putlara tapanlar, güneşe, aya, ateşe yada bir başka şeye tapanlarla doludur. Günümüzde bile. Yani sen kimseye bir şey öğretmesen, o insan kendisine tapacak bir şey arayıp bulur. Kimisi tanrıyı bulur, kimisi de başka bir şeyi. İşte doğru şeye tapma yolunu ise Allah peygamberler göndererek bize gösterir. Tanrıyı kabul etmeyen en katı insan bile denizin ortasında bir başına kaldığında ve yardım edecek kimsesi kalmadığında tanrıya sığınır. Tanrı insanın en büyük ihtiyacıdır. Tanrı olmazsa, cennet olmazsa, cehennem olmazsa, zalim hesap verecek olmasa, mazlumun zalimden intikam alacağı gün gelecek olmazsa, her yapanın yaptığı yanına kar kalacaksa, her zaman güçlü güçsüzü ezecekse yaşamanın ne anlamı var. O zaman kendimizi öldürelim bitsin bu acılar. Bu hayata katlanmak zorunda mıyız? Ama biliyoruz ki birde bunun hesap günü var. Tanrı önünde haklının haksızdan ayrılıp, herkesin yaptığının hesabını vereceği bir gün gelecek. Ve o gün iyi işler yapanblar yaptığını karşılığını kat kat fazlasıyla alacak, kötü işler yapanlarda yaptıklarının karşılığını alacak. İşte yaşamı anlamlı kılan da bu inancın ta kendisidir.

Arap kültüründeki kötülükleri kabul ediyorum, ancak bir toplum kötü ise o toplumun içerisinde yaşayan bütün bireyler kötüdür diye sığ bir düşünce olamaz. Zaten o kötü arap kültürünün içerisinde bile Peygamber güzel ahlakı ve emin oluşu ile herkes tarafından kabul ediliyordu. Zaten bu dinin kurucu Hz. Muhammed, o araplar arasında Hz. İbrahim’in hanif dinine inanan az bir topluğunun bir parçasıydı. Arap yarımadasındaki herkes puta tapmıyordu. Biraz araştırırsan görürsün zaten.

Peygamberin sayısız cariyesi olduğu doğrudur. Ancak peygamber bu cariyeleri cinsel ihtiyacını karşılamak için değil, savaşlarda eşi ölen ve kimsesiz kalan kadınları himayesi altına alıp korumak için almıştır. Zaten bunları zamanı gelince de özgür bırakıp kendi rızaları ile başkaları ile evlendiriyordu.

Peygamberin sülalesindeki tüm kuzenlerinin kendisine helal olduğunu söylüyorsun, bu doğru ancak bu durum senin için de geçerli değil mi? İstersen amcanın, dayının, halanın yada teyzenin kızıyla evlenemez misin? Bu sadece islam dininde değil neredeyse bütün dinlerde helaldir. İslam dininde de bir insanın kuzeni ile evlenmesinde bir sakınca yoktur.

Peygamberin kölesinin karısını evlendiği doğrudur. Ancak kölesinin karısını beğendiği için değil, peygamber boşanmasına karşı çıktığı halde kölesinin boşadığı karısı ile evlenmiştir. Bunun nedeni ise o dönemde arap kültüründe araplar evlatlıklarının eşlerini boşadıktan sonra evlenmeyi haram görüyordular. Allah da bu yanlış adeti ortadan kaldırmak için bizzat peygamberine emredek bunun uygulamasını ve bu adeti ortadan kaldırmasını istemiştir. Bu konu ile ilgili ayet ise aşağıdaki gibidir;

“Hani hem Allah’ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: “Eşini yanında tut Allah’tan kork!” demiştin. Allah’ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah’tan çekinmen gerekirdi. Neticede, Zeyd eşini boşayıp onunla ilişkisini kestikten sonra, Biz onu sana nikâhladık ki, bundan böyle evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri her zaman gerçekleşir.” (Ahzab Suresi, 37)

Bütün bu yaptığın eleştirilerin temelinde bilgisizlik bulunuyor ve kulaktan dolma bilgiler bulunuyor. Bir şeyi reddetmek için o şeyi tam anlamıyla araştırıp tanıman, reddelilecek bir şey olduğuna tam anlamıyla inanman gerekir. Allah’ı reddetmek için onu en iyi anlatan ve en doğru anlatan Kuran’ı okuyup daha sonra reddeceksin. Bir dini reddetmek için o dini en iyi şekilde araştırıp öğreneceksin ve daha sonra reddeceksin. İslam’ı reddeceksen önce islamı en iyi şekilde anlatan Kuran’ı okuyup daha sonra reddeceksin. Bir tanrıyı yada bir dini kendin gibi bir insandan öğrenirsen, o insanın kafasındaki tanrıyı ve dini öğrenmiş olursun. Bizzat Allah’ın kendi anlattığı tanrı kavramını ve dini yine bizzat onun gönderdiği kitaptan öğrenebilirsiniz. Bunu sadece islam dini için söylemiyorum. Hristiyanlığı da İncil’den öğren, Museviliği Tevrattan öğren, diğer dinleri de kendi öğretileri ile öğren, o dinlere inanan insanlardan öğrenme. İşte o zaman gerçek anlamıyla tanımış olur ve reddetmeye hakkın olur.

herşeye gücü yeten bir tanrını ”ama şöyle şöyle olunca muhammed de böyle böyle yaptı” diye savunmuşsun. her insan kendi kafasındaki dini savunuyor zaten. hatta tüm ışidliler dile gelseler kalplerinden geçeni anlatsalar, hepsinin kafasındaki tanrı farklı olduğu için bu sefer birbirlerini de düşman olacaklardır. bu tüm dinler için geçerlidir. konu islam değil, konu insan psikolojisi, konu insanın hayat denen bilinmezlik karşısındaki çaresizliği ve ben-merkezciliği… tanrı düşüncesi evrimsel işleyişin bir uzantısıdır, genetik mirasın bir parçasıdır ve çok değil en fazla bir asır sonrasına kadar zamana yenik düşecek gibi görünmektedir… islam dünyaya bile kabul ettirememiştir kendisini, sadece orta doğu gibi en berbat coğrafyada savunulmakta ve ancak binbir baskı ve zulüm altında zar zor yaşatılmaktadır. yani insanlar özgür bırakılsa ve bebeklikten itibaren beyinleri yıkanmasa, senin tanrın durup dururken kimsenin içine doğmaz unutulup giderdi… seks ve ganimet düşkünlüğünün, arap kültürünün bir parçası olduğunu kabul ediyorsun da din kurucusunu neden dışarıda tutuyorsun, ganimet kendisinindir denilen bir ayet hatırlıyorum gençlik yıllarımdan, sayısız cariyesi olduğu, sülalesindeki tüm kuzenlerinin kendisine helal olduğu, kölesinin karısını beğenince onun da helal olduğu ayetler… neyse… aslında daha temelde ontolojik açıdan bile sıkıntılı bir din ama maalesef kahvehanedeki adamın seviyesinden bakınca bile karşılaşılan tablo yeterince acıklı olduğu için derin tartışmalara gerek kalmıyor. inli cinli melekli şeytanlı öcülü canavarlı ateşlerde yakmalı korku türünde bir masal gibi… kapitalist düzeni devam ettirici unsurlardan biridir din. herkes boyun eğsin şükretsin istenir ama insanlık dindi vatandı birbirini boğazlarken, silah fabrikatörleri kıçlarını parayla siler, herkes öldüğüyle öldürdüğüyle kalır, hangi ülkede olursa olsun zengin semtlerden asla şehit cenazesi kalkmaz… marxist değilim ama az haksız değildir: din halkın afyonudur.

Çelişki islamda değil, islamı bizlere aktaranlarda. Öyleki islam bile kendi içerisinde onlarca mezhebe bölünmüş durumda. İSlam Peygamberi Hz. Muhammed (saa) hayata gözlerini yummadan önce veda haccı dönüşünde 120 binden fazla müslümanın önünde Hz. Ali’yi kendi yerine halife tayin etmiştir. Ve bu seçimin kendi seçimi değil bizzat Allah tarafından olduğunu ümmete bildirmiştir. Ancak peygamberden sonra kendi ümmeti içerisindeki münafıklar ve makam düşkünleri peygamberin cenazesi yerdeyken halifelik seçimi yapmışlardır. Bu konu hakkında detaylı araştırma yapmanız lazım burada anlatması çok uzun sürecektir.

Peygamberin kendisinden sonra bir kitap bile bırakmamasına gelince kısmen haklısınız. Peygamber zamanında gelen bütün ayetler derilere vs yazılırdır. Bunu bizzat peygamberin kendisi yapardı ve hafızlar kuranı ezberlerdir. Kuranı ezberleyenlerin başında ise Hz. Ali gelirdi. Peygamber Kuranı toplama işini ise kendisinde sonra Hz. Ali’ye vermiştir. Hz. Ali peygamberden sonra aylarca eve kapanarak Kuranı yazıp tamamladı ancak hilafette bulunanlar bu kuranı kabul etmeyerek kendileri de toplayabileceklerini iddia ettiler. Nitekim yazılı bütün Kuran ayetlerini toplatarak bir araya getirdiler. Henüz o tarihte kitap diye bir kavram ve oluşum olmadığı için sayfalar halinde toplanmıştır.Sonuç olarak Peygamber bunu düşünmedi değil, aksine düşündü ve Allah’ın kendisinin yerine halife olarak seçtiği kişiye bu görevi verdi. Kuran o günden bugüne kadar hiçbir şekilde bozulmamıştır. Buna Kuran’da yine Allah’ın kendisi de şahitlik etmektedir. Kuranı değiştirmeye veya bozmaya kimsenin gücü yetemeyeceği iddia edilir. Zaten bozulması da imkansızdır. Peygamber zamanında her gelen ayet yazılırdı ve onlarca hafız tarafından ezberlenirdi. Değiştirilmiş olsaydı o zaman değiştirilirdi ve peygamber sahabeleri buna izin vermezdir. Zaten peygamberin konuşan kuran, canlı kuran diye tabir ettiği halifesi Hz. Ali’de bu ümmetin içindeydi.

Peygamberden önce arap kültürünün söylediklerinizle örtüştüğü bir gerçek. Cinsiyet ayrımcılığı, kız çocuklarını diri diri gömmek, çok kolay adam öldürmeler, ganimet ve seks düşkünlüğü gibi çok kötü bir kültürleri vardı. Zaten Peygamber’in de bu araplara gelmesinin sebeplerinden birisi de bu azgınlıklarıydı. Peygamber gelerek bu kültürü ortadan kaldırmayı hedeflemiştir ancak Peygamberden sonra araplar gerisin geriye dönüp eski kültürlerini yavaş yavaş canlandırmışlardır. Bunun da en büyük nedeni peygamberin kendi yerine tayin ettiği halifenin değil de, ümmetin kendi içerisinde halife seçmesinin bir sonucudur. Öyleki bu hilafet makamı Muaviye ve Yezit gibilerin eline geçti ve su gibi kan akıttılar. Paygamber ailesini katlettiler.

Sonuç olarak bu dinin zamana yenik düşmesi ve bilgiye mağlup olması imkansızdır. Aksine zaman ve bilgi kuranı ve islamı haklı çıkarmaktadır. Her geçen zaman Kuran’ın hakkını daha fazla vermektedir. Çünkü Kuran her döneme ve zamana hitap etmektedir. 100 yıl sonra diğer dinler tarihe göümülür mü bilmem ama 100 yıl sonra islam dininin hak olduğu daha aşikar bir şekilde ortaya çıkacaktır. Ancak Allah’ın yeryüzündeki hak halifesi ile Hz. Mehdi ile bu gerçekleşecektir. Hz. Mehdi yeryüzüne adaleti hakim kılacak ve gerçek islamı hakim kılacaktır. Enbiya 15. Ayet: “Andolsun ki biz, Tevrat’tan sonra Zebur’da da yazdık: Şüphe yok ki yeryüzü, salih kullarıma mîras kalır.”

Günümüz insanlarının kendi çıkarlarına göre yorumladıkları islam dini kan ve vahşetten başka bir şey getirmiyor. Müslümanlara bakarak islamı tanımak en büyük yanlışlardan birisidir. İslamı tanımak için hiçbir mezhebe ve insana bakmadan Kuran’ı tanımak gerekir.

kibirli bir yazı olmuş islamın da sayısız çelişkisi vardır bilimle örtüşmez din kurucusu öldüğünde bir kitap bile bırakmamıştır bu bile başlı başına bir saçmalıktır evrenin yaratıcısı bir varlık olacak, benimle iletişime geçecek, e nasıl olur da bana söylediklerini büyük bir itina ile titizlikle sürekli kenara yazmam kitaplaştırmam da on yıllar sonraki halifelere bilmem kimlere bırakırım bu işi… bir de kitap hiç bozulmamış diye iddia edilir durur çocukluğumuzdan beri, olacak şey mi… ayrıca mitolojik yanını bir kenara bırakır da satır aralarını tarafsız bir gözle okursanız bedevi kültürünün seks ve ganimet düşkünlüğüne de rastlarsınız… cinsiyetçilik kan şiddet vahşet asmalı kesmeli öldürmeli kılıçlı mılıçlı, oldukça itici ürkütücü bana göre… zamana yenik düşecek gibi görünüyor, en fazla 100 yıl sonra bilgi çağı daha da gelişince, dinler tarihine gömülür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT