Oruç ibadetler arasında beden ile yapılan ibadet olarak bilinir. Oruç ibadetinin önemi çok büyüktür ancak burada Peygamber Efendimizin (s.a.a) oruç tuttuğu zamanları ve ne şekillerde davrandığı konusunu ele alacağız.
Peygamber Efendimizin Tuttuğu Oruçlar
Peygamber Efendimizin Ramazan ayının dışında tutmuş olduğu oruçlar vardır. Bu oruçlar genel anlamıyla nâfile oruçlardır. Yani farz olmayan oruçlardır. Nafile ibadetlere, sünnet, müstehap ve mendup da denir.
Esas olarak nafile ibadetler, yapıldığı zaman sevap kazanılan, yapılmadığı zaman da bir cezası gerekmeyen şeylerdir.
Yoksa nafile Türkçede kullanıldığı gibi “gereksiz, faydasız, boş şeyler” anlamında davranışlar değildir.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, bu anlamda yıl içinde belli aylarda ve günlerde nafile oruçlar tutmuş, tutulmasını tavsiye etmiş, fazilet ve sevabından söz etmiştir. Sahabiler de Resulullah’tan gördükleri biçimde bu oruçları tutmuşlardır.
Hicrî yılın başından itibaren bu oruçlar hakkında rivayet edilen hadisler ve Peygamberimizin bizzat uygulamaları şu şekildedir:
Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:
“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, bazen olurdu bir ay boyu oruç tutmazdı ve o aydan hiç oruç tutmayacağını zannederdik. Bazen de (öylesine ara vermeden) tutardı ki, o aydan hiç bir günü oruçsuz geçirmeyecek zannederdik.” (Buhari, Savm: 53, Teheccüd: 11; Müslim, Sıyâm: 180; Tirmizî, Savm: 57)
İbni Abbâs Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:
“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ramazan dışında hiçbir ayı tam olarak oruçlu geçirmedi.” (Buhari, Savm: 53; Müslim, Savm: 178; Nesâi, Savm: 70)
Şevval ayı altı gün orucu
Eyyub Radiyallahu anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilâve ederse, sanki yıl orucu tutmuş olur.” (Müslim, Sıyâm: 204; Tirmizî, Savm: 53; Ebu Dâvud, Savm: 58)
*******************************************************
Ramazan ayı biter bitmez, hemen Şevval ayı girer. Ramazan Bayramının ilk günü Şevval’in de birinci günüdür. Bunun için bu ilk gün oruç tutulmaz, bayramdır, dolayısıyla caiz değildir. Bayramın ikinci gününden sonra Zilkade ayı girinceye kadar altı gün oruç tutulabilir. Hiç ara vermeden art arda tutmak da şart değildir. İsteyen art arda tutar, isteyen aralıklarla tutabilir.
Zilhicce ayı orucu
Ebû Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor:
“Allah’a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce’nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.” (İbni Mâce, Sıyam: 39)
Hadiste belirtilen Zilhicce’nin ilk on gününden maksat ilk dokuz günüdür. Çünkü Zilhicce’nin onuncu günü Kurban Bayramının birinci günü olduğu için bugün oruç tutmak caiz değildir. Müstehap olan oruç, Kurban Bayramından önceki ilk dokuz gündür.
Zaten şu hadis-i şerif de bu konuyu açıklıyor:
Huneyde ibni Halid, hanımından, o da Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin bazı hanımlarından rivayet ediyor:
“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Zilhicce ayının dokuz gününü, Âşura gününü, her aydan üç gün ve ayın ilk Pazartesi ve Perşembe gününü oruçlu geçirirdi.” (Ebû Dâvud, Savm: 61)
Hac günlerinde oruç tutmak
Abdullah ibni Amr Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin, “Nuh Aleyhisselâm, Ramazan ve Kurban bayramları dışında yıl orucu tutmuştur” dediğini işittim. (Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, 17:164)
Ebu Saîd Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“İki günde oruç câiz olmaz: Fıtır günü (Ramazan bayramının birinci günü) ve Nahr günü (Kurban Bayramı günü).” (Buhari, Savm: 67, Fadlu’s-Salât: 6, Cezâu’s-Sayd: 26; Müslim, Sıyâm: 288; Ebu Dâvud, Savm: 48
���
Ukbe ibni Âmir Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri, biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme-içme günleridir.” (Ebu Dâvud, Savm: 49; Tirmizî; Savm: 59; Nesâi, Menâsik: 195)
���
Nübeyşe el-Hüzeli Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Teşrik günleri, yeme-içme ve Allah’ı zikretme günleridir.” (Müslim, Siyâm: 144)
Teşrik günleri Arefe günü ve Kurban Bayramı günleridir.
Peygamberimiz arefe günü oruç tutar mıydı?
Ebu Katade Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Arefe günü tutulan orucun, geçen yılın ve gelecek yılın günahlarına keffaret olacağına Allah’ın rahmetinden ümidim var.” (Tirmizî, Savm: 46; İbni Mâce, Sıyâm: 40; Müslim, Sıyâm: 196)
���
Hâris binti Ümmü’l-Fazl rivayet ediyor:
Arafat’ta Arefe günü insanlar Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin orucu hakkında ihtilafa düştüler. Bazısı, “O oruçludur” dedi, bazısı da, “Hayır, oruçlu değildir” dedi.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Arafat’ta devesi üzerinde vakfede iken ona bir bardak süt gönderdim de onu içti. (Müslim, Sıyam: 110-111)
���
Hadis âlimlerinin bu husustaki açıklamaları şöyledir:
Hafız der ki: “Âlimler, Arefe günü Arafat’ta oruç tutulmasında ihtilaf ettiler.”
İbni Ömer dedi ki: “Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ebu Bekir, Ömer ve Osman, Arefe günü oruç tutmadılar, ben de tutmuyorum.”
İmam Malik ile İmam Sevri oruç tutmayı tercih ediyorlardı.
Abdullah ibni Zübeyir ile Hz. Âişe, Arefe günü oruç tutmaya meylediyorlardı.
Atâ, “Kışın tutarım, yazın tutmam” diyordu.
Katade ise, “Arafat’ta duâdan zayıf düşürmezse oruç tutulmasında bir beis yoktur” diyordu.
İmam Şâfii, “Hacıların dışındakilere Arefe günü oruç tutmak müstehaptır. Hacılara gelince, duâ yapmak için kuvvet vermesinden dolayı yemesi bana göre daha iyidir” dedi.
İmam Ahmed ise, “Oruç tutmaya gücü yeterse tutar, şâyet yerse bu durum kuvvete ihtiyaç duyduğu bir gündür” dedi.
Muharrem ayı ve Âşura günü orucu
İbni Abbas Radiyallâhu Anhümâ rivayet ediyor:
Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Medine’ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi.
“Bu ne orucudur?” diye sordu.
Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun’u boğdurduğu gündür. Hz. Musa Aleyhisselâm şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler.
Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem da, “Biz, Musa’nın sünnetini ihyâya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz” buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti. (Ebû Dâvud, Savm: 64)
���
Bu hususta Hazret-i Âişe Validemiz diyor ki:
“Âşûrâ, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem de buna uygun hareket ediyordu.
“Medine’ye hicret edince bu orucu devam ettirdi ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Âşûrâ gününde oruç tutmayı bıraktı.
“Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı.” (Buhari, Savm: 69)
���
Bu hususta başka bir rivayet de şöyledir:
Kays ibni Sa’d ibni Ubâde Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:
“Biz Âşura günü oruç tutuyor ve sadakasını ödüyorduk. Ramazan orucunun farz oluşu ve zekat emri inince artık onunla emredilmedik, ondan yasaklanmadık da, biz onu yapıyorduk.” (Nesai, Zekat: 35)
���
Âşura orucunun fazileti hakkında da şu meâlde hadisler zikredilmektedir.
Bir zat Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Veselleme geldi ve sordu:
“Ramazan’dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?”
Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah’ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tevbesini kabul etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir” buyurdu. (Tirmizî, Savm: 40)
���
Yine Tirmizî’de geçen bir hadiste Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:
“Âşura gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önce bir senenin günahlarına keffaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum.” (Tirmizî, Savm: 47)
���
“Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur” (İbni Mâce, Sıyam: 43) hadis-i şerifi ise, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade ediyor.
Bu hadisin açıklamasında İmam-ı Gazalî, “Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamından da ümit edilir” demektedir.
Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam Âşura Gününe denk getirmemek için, Muharrem’in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir.
Haram aylar ve Recep ayı orucu
Abbâd ibni Hanif anlatıyor:
Sa’id ibni Cübeyr Rahimehullaha, Recep ayındaki oruçtan sordum. Bana şu cevabı verdi:
İbni Abbas Radıyallahu Anhümâyı dinledim, şöyle demişti:
“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Recep ayında, bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz, ‘(Galiba) hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak)’ derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz, ‘(Galiba) hiç tutmayacak’ derdik.” (Buhari, Savm: 53; Müslim, Siyâm: 179; Ebû Dâvud, Savm 55)
Mucesetü’l-Bahilî Radiyallâhu Anh rivayet ediyor.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Haram aylarından bazısını tut, bazısını bırak, haram aylarda tut ve bırak, haram aylarda tut ve bırak.”
Bâhilî diyor ki:
“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ‘Tut’ dedikçe, üç parmağını yumdu, ‘Bırak’ deyince de üç parmağını bıraktı.” (Ebû Davud, Savm: 54)
Böylece Peygamberimizin o zata, “Üç gün tut, üç gün ara ver” dediği anlaşılıyor.
Haram ayları, Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarıdır.
Recep ayında devamlı olarak bir ay boyu oruç tutmak uygun görülmüyor. Bunun sebebi, Recep ayının Ramazan ayına benzemesinden kaçınılmasıdır.
Şaban ayı orucu
Enes Radiyallâhu Anha rivayet ediyor:
Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellemden sordular:
“Ya Resulallah, Ramazan’dan başka en faziletli oruç ayı hangi aydır?”
Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem:
“Ramazan’ı tazim için (Ramazan hürmetine) Şaban’da tutulan oruçtur” cevabını verdi. (Tirmizî, Zekât: 28)
Başta Hz. Âişe Validemiz olmak üzere sahabilerin beyanına göre, Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bazen Şaban ayının tamamını, çok kere de çoğu günlerini oruçlu geçirirdi.
���
Üsame ibni Zeyd Radiyallâhu Anhümâ da bu konuda Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme şu soruyu soruyor:
“Yâ Resulallah, Şaban ayında tuttuğunuz kadar hiçbir ayda oruç tuttuğunuzu görmedim.”
Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Recep ve Ramazan ayları arasında şu Şaban ayında insanlar gafildir. Bu öyle bir aydır ki, ameller, Âlemlerin Rabbine bu ayda yükseltilir. Ben oruçlu iken amellerimin yükseltilmesini severim.” (Neseî, Savm: 70)
Zaten Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem diğer aylara göre Şaban’da daha çok ibadet ederdi.
“Şaban benim ayımdır”, “Şaban günahları temizleyendir” buyurarak Şaban ayının değerini yüceltirdi. (Keşfu’l-Hafâ, 2:9)
Hz. Davud orucu nasıldı?
Abdullah ibni Amr ibni Âs Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:
Ben her gün oruç tutuyor, her gece de Kur’ân okuyordum, hatmediyordum. Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme ben yanındayken benim halim anlatıldı, yahut o bana bir haberci yolladı da bunun üzerine kendisine gittim. Yanına varınca bana:
“Ey Abdullah, her gün oruç tuttuğun ve her gece Kur’ân okuduğun bana haber verilmedi mi sanırsın?” buyurdu.
“Evet, yâ Resulallah, öyle yapıyorum ve bununla hayırdan başka bir niyetim yoktur” dedim.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Her aydan üç gün oruç tutman, şüphesiz sana yeterlidir.”
Ben, “Yâ Resulallah, ben bundan daha fazlasına güç yetirebilirim” dedim.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Şüphe yok ki, eşinin, senin üzerinde bir hakkı vardır.
“Ziyaretçilerinin senin üzerinde bir hakkı vardır.
“Bedeninin senin üzerinde bir hakkı vardır.
“Bütün bu hakları yerine getirerek Allah’ın peygamberi Davud Aleyhisselâmın orucunu tut. Çünkü Davud Aleyhisselâm insanların en çok ibadet edeniydi.”
Ben, “Yâ Resulallah, Davud Aleyhisselâmın orucu ne kadardı?” diye sordum.
“Davud Aleyhisselâm bir gün tutar, bir gün tutmazdı” dedi.
Sonra, “Ayda bir Kur’ân’ı okuyup hatmeyle” buyurdu.
“Yâ Resulallah ben bundan daha fazlasını yapabilirim” dedim.
“Öyleyse yirmi günde bir okuyup hatmeyle” buyurdu.
“Yâ Resulallah, ben bundan daha hızlı okuyabilirim” dedim.
“Öyleyse Kur’ân’ı on günde bir okuyup hatmeyle” buyurdu.
“Yâ Resulallah, ben bundan daha fazlasını okuyabilirim” dedim.
“Öyleyse yedi günde bir okuyup hatmeyle,” buyurdu. “Artık bundan fazlasını da yapma. Çünkü eşinin senin üzerinde bir hakkı vardır. Ziyaretçilerinin de senin üzerinde bir hakkı vardır. Kendi bedeninin de senin üzerinde bir hakkı vardır” buyurdu.
Abdullah der ki: “Ben ibadet isteğinde şiddet gösterdikçe benim bu arzum yerine getirildi.”
Yine der ki: “Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem bana hitaben, ‘Sen bilmezsin, belki de ömrün uzundur’ buyurdu.”
Yine der ki: “Sonra ben Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin benim için söylemiş olduğu uzun ömre ulaştım. Yaşlandığım zaman, keşke Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin bana teklif ettiği ruhsatı kabul etseydim, diye arzu ettim.” (Müslim, Sıyam: 182)