Kategoriler
Faydalı Bilgiler Kültür/Sanat

E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü ( E Harfi)

Bu yazımızda E harfi ile başlayan bazı Osmanlıca kelimelerin Türkçe karşılıklarına yer verdik. Türk tarihinin büyük bir kısmının Osmanlı Türkçesi ile kaleme alınmış olması,  günümüzde Osmanlı Türkçesini öğrenmenin ne kadar önemli olduğunu göstermekte. Gerek Osmanlı tarihine ilgi duyanlar için, gerekse bilgilerini geliştirmek isteyenler için faydalı olmasını umuyoruz…

Sponsorlu Bağlantılar

Anlamını merak ettiğiniz Osmanlıca kelimeyi  ctrl+f  kombinasyonu ile aratarak kolaylıkla bulabilirsiniz…


EAMM: Daha geniş, pek şümullü, en umumî.

EÂZIM: Büyükler, ulu kişiler.

EB: Baba, ata.

EBB: Kuru ot, taze ot. Mera, otlak, çayır.

EBEDÂ: Ebedî olarak, ebediyyen.

EBEDÎ: Devamı, sonu olmayan. Ezelînin zıddı.

EBED-ŞÜMÛL: Ebedî içine alan.

EBEVEYN: Ana-baba.

EBRÂR: İyiler.

EBSÂR: "Basar"ın çoğulu. Gözler, görme hassaları.

EBTER: 1. Eksik, tamamlanmamış. 2. Dölsüz, çocuğu olmayan kimse.

EBU’L-BEŞER: İnsanlığın atası. Hz. Âdem.

EBU’L-HAYR: İyilik babası.

ECÂNÎB: Ecnebîler, yabancılar.

ECEL-İ KAZÂ: Tehlikeye uğramak suretiyle gelen ecel.

ECEL-İ MÜSEMMÂ: Allah tarafından tayin edilmiş ömrün sonunda gelen ecel.

ECİR: 1. Karşılık, ücret. 2. İyi bir amelin karşılığı olarak verilen manevî mükâfat.

ECR U MESUBÂT: Karşılık ve mükâfat. İyi amele karşılık Allah tarafından ahirette verilen sevap.

ECR U SAVÂB: Yapılan bir şeyin karşılığı olarak verilen ücret ve sevab.

ECR: Yapılan bir iş karşılığında verilen ücret.

ECRÂM U ECSÂM: Cansız varlıklar ve cisimler.

ECRÂM-I SEMÂVİYYE: Gök cisimleri, yıldızlar.

ECSÂM-I MUHTELİFE: Muhtelif cisimler.

ECSÂM-I SAKÎLE: Ağır cisimler.

ECSÂM-I SELÂSE NAZARİYESİ: Üç cisim nazariyesi.

ECZÂ: Cüzler. 1. Eczacılıkta kullanılan maddeler. 2. Bir kitabın parçaları. Kur’ân-ı Kerim’in cüzleri.

EDÂ: 1. Ödeme, verme. 2. Zamanında yerine getirme. 3. Tarz, üslûp.

EDÂ-İ EMANET: Emaneti yerine getirme.

EDAT: 1. Kendi kendine anlamı olmayıp isim ve fiillere katılarak anlam gösteren kelime. 2 Âlet.

EDEB-İ KUTSÎ: Kutsî edeb, iyi ahlâk.

EDEB-İ UBUDİYYET: Kulluk edebi.

EDGÂS U AHLÂM: Karışık rüyalar.

EDİLLE: Deliller.

EDİLLE-İ AKLİYYE: Aklî deliller.

EDİLLE-İ HAKK: Hak deliller, gerçek deliller.

EDİLLE-İ KÂTIA: Kesin deliller.

EDİLLE-İ ŞER’İYYE: Şer’î deliller; Kitap, sünnet, icma-ı ümmet ve kıyas-ı fukahadan ibaret dört delil.

EDİLLE-İİ İLMİYYE: İlmî deliler.

EDNÂ: Pek aşağı, en alçak.

EDVÂR: Devirler, çağlar.

EDYÂN-I BÂTILA: Bâtıl dinler. Hak olmayan dinler.

EDYÂN-I MÜNZELE: Allah tarafından gösterilen dinler.

EDYÂN-I SEMAVİYYE: Semavî dinler. Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâm dinleri.

EF’ÂL: Fiiller, işler.

EF’ÂL-i İBÂD: Kulların işleri.

EF’ÂL-İ KULÛB: Kalbin işleri, kalbe doğan çeşitli duygu ve düşünceler. Arapça’da kalbî fiiller (bilmek, görmek gibi) .

EFDÂL: Daha faziletli, en faziletli.

EFLÂK: 1. Felekler, gökler. 2. Her gezegene ait gök tabakaları.

EFRADINI CÂMİ AĞYÂRINI MANİ: Kendisine ait olanları toplayan, olmayanları dışarda bırakan.

EFSANE: Masal, destan, mitoloji.

EHAD: Bir, tek. Allah’ın sıfatlarından.

EHÂDÎS-İ ŞERİFE: Hz. Muhammed (s.a.v.)’in söz, hareket ve ikrarlarından meydana gelen hadis-i şerifler.

EHADİYYET: Birlik. Allah’ın her bir şeyde kendilerine ait sıfatı. Her şeyde birliğinin tecellisi.

EHAKK: Çok haklı, daha haklı.

EHASS: 1. En has, en özel. 2. En bayağı.

EHASS-I MAKSAT: En özel maksat.

EHL U İYÂL: Bir kimsenin geçindirmek zorunda olduğu aile efradı ve diğer kimseler.

EHL: 1. Sahip, malik, 2. Maharetli, usta. 3. Bİr yerde oturan. 4. Karıkocadan herbiri.

EHL-İ BEYT: Hz. Muhammed (s.a.v)’in ailesi, hane halkı, (Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin) .

EHL-İ BİD’AD: Dinde olmadığı halde sonradan çıkan şeylere uyanlar.

EHL-İ DİRÂYET: Zeka, bilgi, tecrübe ehli.

EHL-İ EHVÂ: Heva ehli, arzu ve isteklerine tabi olanlar.

EHL-İ İCTİHAD: Müctehid olan kişi, içtihad ehli.

EHL-İ İMAN: İman ehli.

EHL-İ İNSÂF: Merhametli, adil olanlar.

EHL-İ KARYE: Köylü, köy halkı.

EHL-İ KİTAP: Allah’ın gönderdiği kitaplara inananlar. Terim olarak yahudiler ve hıristiyanlar.

EHL-İ KÜFR: İnkârcılar.

EHL-İ SALİB: Haçlılar, hıristiyanlar.

EHL-İ SUFFE: Suffe ehli ki bunlar, Medine’deki Mescid-i Nebevî’nin sofasında kalırlar ve burada Hz. Peygamber’den dni öğrenirlerdi.

EHL-İ SÜNNET: Hz Muhammed (s.a.v.)’in yolunda gidenler, sün-nîler.

EHL-İ ZİMMET: İslâm devletinin himaye ve tabiiyyetinde bulunan hıristiyanlar.

EHLULLÂH: Allah’a itaat eden, Allah’ın sevdiği kimse, velî.

EHREMEN: Zerdüştîlerin inandıkları, kötülük ve karanlık tanrısı, şeytan, dev.

EHVEN-İ SIRREYN: İki gizliden en zararsızı.

EHVEN-İ ŞERR: Şerrin en hafif olanı.

EİMME: İmamlar.

EKÂLİM: İklimler, memleketler, ülkeler.

EKALLİYET: Azınlık, azlık.

EKÂNİM-İ SELÂSE: Hıristiyanların baba, oğul ve Ruhu’l-Kudüs’ten oluştuğuna inandıkları Allah. Allah, İsa, Ruhu’l-Kudüs üçlüsü.

EKBER: En büyük.

EKL: Yemek.

EKMEL: En mükemmel, eksiği olmayan, en olgun.

EKREMÜ’L-EKREMÎN: Cömertlerin en cömerdi. Çok kerim, çok cömert olan Allah.

ELFÂZ: Sözler.

ELFÂZ-I GARÎBE: Şaşılacak, tuhaf sözler.

EL-FURKAN: Kur’ân-ı Kerim.

EL-HAKK: 1. Gerçeğin ta kendisi, tam doğrusu. 2. Allah.

ELHÂN: Nağmeler, besteler.

ELHÂN-I TAYYİBE: Güzel nağmeler, güzel sesler.

EL-HÜDÂ: Hidayet, Kur’ân-ı Kerim.

ELVÂH: Levhalar, tablolar.

ELVÂN: Renkler, çeşitler.

EL-YEVM: Bugün.

EMÂN: 1. Eminlik, korkusuzluk. 2. Aman dileme. 3. Şikayet. 4. Rica.

EMÂNET-İ İLÂHİYYE: İlâhî emanetler.

EMİR, EMR: Buyruk.

EMN: Eminlik, korkusuzluk.

EMNİYYET-İ KÂMİLE: Tam güven, tam itimat.

EMR-İ Bİ’L-MA’RÛF VE NEHY-İ ANİ’L-MÜNKER: Dinin iyi gördüğü şeyleri emretmek ve kötü gördüğünden sakındırmak.

EMR-İ Bİ’L-MA’RUF: İyiliği emretmek.

EMSİLE: Misaller, örnekler.

EN’ÂM: Davar, koyun, keçi, sığır ve deve gibi hayvanlar.

ENBİYA: Peygamberler, nebîler.

ENE: Ben, benlik.

ENE’L-HAKK: "Ben hakkım" anlamına gelen ve ilk defa Hallac-ı Mansûr tarafından söylenen söz.

ENFÂL: "Nefel"in çoğulu. Harpte düşmandan alınan mallar, ganimetler. Kur’ân-ı Kerim’in 8. Sûresi.

ENFÜS: "Nefs"in çoğulu. Canlar, ruhlar.

ENFÜSÎ: Nefsî, nefiste meydana gelen, ferdî zihne ait bulunan, subjektif.

ENSÂR: Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Medineli arkadaşlarından olan ve muhacirlere yardım eden ashabı.

ENVÂ: Türler, çeşitler.

ENVÂ-I VÂHİDE: Bir çeşitten olma.

ERBÂB-I HALL-U AKD: Halife seçmeye yetkili olan kişiler. Medine halkının ileri gelenleri.

ERBÂB-I HASENAT: İyilik sahipleri.

ERCAH: Daha üstün, en üstün.

ERDÂN: "Beden"in çoğulu. Cisimler, vücutlar, gövdeler.

ERHÂM: 1. Kadınlardaki çocuk yatağı, rahimler. 2. Akrabalar.

ERHAM: Çok merhametli, çok acıyan.

ERKÂN: Rükunlar, esaslar, direkler, üniteler, bölümler.

ERVÂH: Ruhlar.

ERVÂH-I HABÎSE: Kötü ruhlar.

ERZEL-İ ÖMÜR: İhtiyarlığın sonları, bunaklık günleri.

ESAHH: Çok sahih, en doğru.

ESÂTİR: Efsaneler, masallar.

ESATÎR-İ EVVELÎN: Eskilerin masalları.

ESBÂB: Sebepler.

ESFEL-İ SÂFİLÎN: Cehennemin en alt tabakası, aşağının aşağısı.

ESHÂB VE ETBA: Sahabeler ve tabiin.

ESHÂB: Mümin olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)’i gören ve mümin olarak ölen müslümanlar. (Bak: ASHAB) .

ESHÂB-I EYKE: Şuayb Peygamberin gönderildiği kavim.

ESHÂB-I HİCR: Salih Peygamberin gönderildiği kavim.

ESLÂF: "Selef"in çoğulu. Eskiler, yerlerine geçilmiş kimseler.

ESLÂF-I MÜFESSİRÎN: Eski müfessirler, geçmiş müfessirler.

ESLAH: En salih, en iyi, en uygun.

ESMÂ: Adlar, isimler.

ESMÂÜ’-HÜSNÂ: Allah’ın güzel isim ve sıfatları.

EŞBÂH: Benzeyenler, nazirler.

EŞCÂR: "Şecer"in çoğulu. Ağaçlar.

EŞHURU’L-HAC: Hac ayları. Şevval, Zilkade ve Zilhicce’nin ilk on gününden ibaret olan cem’an 70 gün İslâm’dan önce de Araplar bu günlerde Kâbe’yi ziyaret ederlerdi.

EŞHURU’L-HURUM: Haram aylar. Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları. İslâm’dan önce Araplar bu aylarda savaş yapmayı haram sayarlardı.

EŞRÂF: Soylulular, şerefliler.

EŞRÂR: Şerliler, kötüler.

EŞRÂT-I SAAT: Kıyamet alâmet-leri.

ETFÂL: Çocuklar.

EVÂMİR U NEVÂHÎ: Emirler ve yasaklar.

EVÂMİR-İ CİHÂD: Cihad emirleri.

EVÂMİR-İ İLÂHİYYE: İlâhî emirler.

EVÂMİR-İ SÂBIKA: Eski emirler.

EVHÂM: Vehimler ve hayaller. Kuruntular ve gerçek dışı şeyler.

EVLÂ VE EFDÂL: Daha iyi ve daha faziletli.

EVLÂ VE ESLÂH: En iyi ve en uygun.

EVLÂ: Birinci, başta gelen. En iyi.

EVLİYA: Velînin çoğulu. Allah’ın ermiş kulları.

EVLİYÂ-YI UMÛR: İş başında olan kimseler.

EVSÂF U ŞERÂİT: Vasıflar ve şartlar.

EVSAF: Vasıflar, özellikler.

EVSAT: Orta.

EVVEL U ÂHİR: Önce ve sonra.

EVVELEN: Evvelâ, birinci olarak.

EYTÂM VE ERÂMİL: Yetimler ve dullar.

EYYÂM EN MA’LÛMAT: Bilinen günler.

EYYÂM: Günler.

EYYÂM-I MA’DÛDÂT: Sayılı günler; Ramazan ayının bütün günleri.

EYYÂM-I NAHR: Kurban Bayramı’nın ilk üç günü.

EYYÂM-I TEŞRİK (Eyyâmü’t-teşrik): Kurban Bayramı’nın ilk gününden sonraki üç gün.

EZELİYET: Başlangıcı olmama. Ezeliyeti Müş’ir: Başlangıcı bildiren.

EZMÂN: Zamanlar, vakitler.

EZMİNE: Zamanlar, çağlar.

EZ-ZİKR: Kur’ân-ı Kerim’in adlarından biri.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT