Kategoriler
Faydalı Bilgiler

Makale Örnekleri

Makale örneği arayanlar için birbirinden güzel uzun ve kısa makale örneklerini bir araya getirdik. 7 farklı makaleyi aşağıda başlıklar halinde sizlere sunuyoruz. Okumanın önemi, sınav stresi, bilgisayarın zararları, televizyonun zararları ve diğer başlıklar altında makale örnekleri hazırladık.

Sponsorlu Bağlantılar

yazı

Okumanın Önemi

Kitap, kırılgan bir yaratıktır, zamandan etkilenir, kemirgenlerden korkar, yabancı maddelerden ve sakar ellerden de. Bu yüzden kütüphaneciler kitapları sadece insanlara karşı değil aynı zamanda doğaya karşı da korur ve hayatını unutulmanın kuvvetlerine karşı savaşmaya adar.

O altın üniversite yıllarını hatırlayın, kitaplarla dolu okul çantası, öğrenilecek birçok şey, bir sürü bilgi – tarih, coğrafya, matematik, fen. Küçük omuzlarda bilgi dolu çantaların taşındığı ve her şeye güldüğümüz zamanlar. Evet, bütün o şeyler bizi şimdi de güldürür. Eğer omuzlarımızda o ağır yükleri taşımasaydık eminim ki bugün toplumda durduğumuz yerde duruyor olamayacaktık. Bugünkü bilgimizi sadece kitaplara borçluyuz. İnternet diye bir teknolojinin var olmadığı günlerdi ve o zamanlar kitaplar, bilgiyi yaymanın tek yoluydu. Yazarlar kendi duygularını aktarırlardı; uzmanlar bilgilerini gelecek nesillerle paylaşırlardı ve bunlar sadece kitaplar aracılığıyla yapılırdı. Bu yüzden kitaplar bize atalarımızın hediyesi gibidir, bilmediğimiz birçok şeyi bize öğreten, mesela – Ramayana’nın hikayesi, Tulsidass tarafından yazılmış bir kitap.

Kitaplar başarıya ulaşmak için gidilen yolda en iyi iz sürücülerdir. İlerlemiş teknoloji yüzünden kitapların şimdiki nesle olan önemi neredeyse sıfırdır. Gelişmiş teknolojinin iyi bir şey olmadığını söylemiyorum, ama yazılmış kelimelere inanmalıyız. Biliriz ki eski iyidir. Yazmayı bilmeyen zavallı bir çocuk, kitapların gerçek önemini bilen gerçek kişidir. Kitaplara hak ettikleri önemi vermek çok önemlidir.

Okumak, zihnimizi rahatlatan en iyi şeydir. Tatlı hikayeler, komik fıkralar, gerçek hikayeler okuyabilirsiniz; bu size kalmış bir şeydir, ne isterseniz onu okursunuz. Çeşitli insanlar için çeşitli kitaplar mevcuttur. Bugünlerde kitapları kolay ve ucuz yoldan kapınıza ulaştıracak kaynaklar var, mesela, siteleri ziyaret ederek çok kolay bir şekilde kitap siparişi verebilirsiniz. Kitap klüplerinden birini biliyorum mesela India Today Book Club, siz üye olduktan sonra siparişlerinizi alıyor. Ondan sonra kurgu, klasik, sanat ve referans kitapları, çocuk okuma kitapları, yemek, bahçe, spor ve sağlık, din, bilişim teknolojisi, tıp ve daha birçok alandan kendi zevkinize göre sayısız kitap siparişi verebilirsiniz, üstelik büyük indirimler ve tatil paketleri gibi heyecan verici hediyelerle.

İnanıyorum ki başarı pudingini tatmak için içinizde bir merak varsa kitapların fiyatı sizin için hiçbir şeydir. Ben kitap okurken kendimi daha az yalnız hissederim.

Okuma Zorlukları

Bazı insanlar okumakta zorluk çeker. Bu durum yaşa bağlı değildir. Nedenleri arasında sağlık sorunları, işitme, özellikle de görme bozuklukları sayılabilir. Bazen de çocuklar okulda iyi öğretilmediği için okuma öğrenemez. Küçüklüklerinde durmadan evden eve taşınan ailelerin çocukları değişik okullara uyum sağlamakta güçlük çekebilir, bu yüzden iyi okuyamayabilirler. Ayrıca bazı çocuklar okumaktan hoşlanmayabilir, başka şeylerle uğraşmak onları daha mutlu edebilir. Okuma öğrenmekte güçlük çeken çocuklara yardımcı olmak için eğitilmiş özel öğretmenler vardır. Bunlar çocuğun neden yaşıtları gibi öğrenemediğini testler uygulayarak araştırır. Sorunun ne olduğu bir kez saptanınca, çocuğun özel eğitimle okuma öğrenmesi kolaylaşır.

Basit bir bedensel bozukluktan kaynaklandığı sanılan disleksi okumayı öğrenme güçlüğü olarak tanımlanabilir. Normal yaşta okula başlamış, zeka geriliği ya da davranış bozukluğu olmayan bazı çocuklar akıcı bir biçimde okumayı başaramaz ya da söylenişi ve yazılışı yakın harfleri birbirine karıştırır. Örneğin, disleksililer “ya” yı “ay” ya da “d” yi “b” olarak okur. Disleksinin çeşitli dereceleri vardır.çabuk farkına varılması durumunda bazen özel eğitimle okuma öğretilse de, disleksinin nedenlerine ilişkin kesin bir bulgu yoktur. Disleksililer okuma eksikliklerini görsel ve işitsel gereçlerle bir ölçüde giderebilmektedir.

Annelerin, babaların, öğretmenlerin ilk amacı, çocuğu sadece okul sıralarında değil, ömrü boyunca okumaktan zevk alacak bir kişi olarak yetiştirmek olmalıdır. Yalnızca güzel okumanın yeterli olmayacağı, okumanın yaşamın vazgeçilmez, verimli bir uğraşı olduğu bilinci çocuklara aşılanmalıdır. Böylesi bir özendirmeyle çocuklara koskoca bir kitap ve bilgi dünyasının kapıları açılmış olur.

Bilgisayar Zararlı Mı?

Son günlerde bilim adamları(Bazıları) ilerki yıllarda,insan zekasının geriliyeceğini iddaa ediyor. Gerekceleri ise tek şuçlu olarak bilgisayar`ı gösteriyorlar. Hepimizin bildiği gibi beyin cimnastiki dediğimiz bir olay var. Beynimizi ne kadar zorlarsak, o kadar gelişmesine ve genç kalmasına katkıda bulunuyoruz… Bunlardan en basiti bulmaca çözmek gibi. Şimdi acaba şöyle bir kolaycılığa kaçıyormuyuz ,veya zamanla kaçacakmıyız?Bu kolaycılığın doğal sonucu olarakta gelecek kuşaklarda IQ`muzda bir düşme olacak mı? Bir arkadaşınız sizden bir konu hakkında bilgi almak istiyor,veya çoçuğumuzun takıldığı bir dersten dolayı,size birşey sorma isteği duyduğun da,onlara vereceğimiz cevap: Bana sormana ve düşünmene artık gerek yok . Gir bilgisayara ne sormak veya öğrenmek istiyorsan,yaz ve tıkla bu kadar basit hemen karşına çıkar. Bu örneklerin sonunda bilim adamlarının endişeleri acaba haklı çıkar mı?

Sınav Stresi

Sınav stresiyle boğuşan birçok insandan biri misiniz? O gizemli sorularla dolu masanın önünde oturma düşüncesi kalbinizi çok kötü çarptırıyor ve vücudunuzu terletmeye mi başlıyor? Gevşeyin! O korkuları ve sınav stresini basit stres azaltma stratejileri kullanarak alt edebilirsiniz.

Nefes almanın basit sanatını hatırlayın. Birkaç ağır nefes alın ve zihninizin verdiğiniz nefesle birlikte gevşemesine izin verin. Basit bir meseledir fakat sınav paniği ortaya çıktığında kolaylıkla unutulabilir.

Olumlu şeyler düşünün. Sınavdan iyi sonuç almanızı engelleyecek en iyi şey, olumsuz konuşarak kendinizi panik etmenizdir. Olumlu şeylere odaklanın. Bunu yapabileceğinize kendinizi ikna edin. Ayrıca sınavdan 100 üzerinden 100 alamazsanız bunun dünyanın sonu olmayacağını kendinize hatırlatın.

Egzersiz için zaman ayırın. Beyin fonksiyonlarının geliştirmenin çok iyi bir yolu, vücudunuzun o kısmındaki kan akışını geliştirmenizdir. Egzersiz bunun için harika bir yoldur. Egzersiz ayrıca vücudunuzdaki endorfin seviyesini de arttırarak duygusal stresi azaltmanıza da yardımcı olur.

Aşırı çalışmayın. Sınav stresi yaşarken bir de bulduğunuz her boş dakikada derse gömülmeyin. Bütün temelleri aldığınıza ve konuyu candan öğrendiğinize emin olmak istiyorsunuzdur. Bunla ilgili sorun şu ki, eğer beyninize bir mola verdirmezseniz, o zaman bilgiyi kısa zamanlı hafızadan uzun zamanlı hafızaya taşıma süreci etkilenecektir. Eğer beyniniz yorulursa, fonksiyonları zayıflayacaktır. Çalışma süresini daha kısa seanslara programlayarak kendinize beyin gücü bahşedebilirsiniz. Zamanınız varken plan yapın ki çalışmanız için gerekli süreniz olsun.

Sınav stresiyle baş edebilmeniz akademik kariyerinizde daha başarılı olmanıza yardımcı olur. Zihin sağlığınızı olumlu bir yerde tutmak için kendinize ihtiyacınız olan molaları vermeyi ihmal etmeyin. Patlarcasına çalışmak size sınavda istediğiniz başarıyı sunmayacaktır.

Kalbin Emeği

Dua kalbin emeğidir. Kalpten gelen arzuları ifade eder. Ancak insanın bu arzuların üzerinde bir gücü yoktur. İnsan öyle bir şekilde yaratılmıştır ki insan tam olarak ne aradığını ya da gerçek niyetinin ne olduğunu bilmez. Dolayısıyla dualarının önem teşkil eden doğasını da anlayamamaktadır.
Buna karşılık, dua kitaplarında yazanlar aslında kişinin istemesi gerekenleri öğrenmesini anlatan şeylerdir. Eğer kişi kendisi üzerinde çalışırsa ve arzu ve düşüncelerini kontrol edip yönlendirme yolunda çalışırsa, dua kitaplarını yazan insanların arzu ve talep seviyelerine yükselir. Dua kitapları maneviyatı edinmiş insanlar tarafından binlerce yıl önce yazılmıştır.
Kişinin dua kitaplarını yazan kişiler ile arzularını uyumlu hale getirebilmesi için birkaç hazırlık safhasından geçmesi gereklidir. Kişi kötülüğün doğasını ve nelere sebep olduğunu anlaması gerekir, şöyle ki, insanın doğası gereği egoist bir eğilimi olduğudur. Kişi egoizminin (benliğinin) kötülüğün kaynağı olduğunu anlamalıdır. Hatta dahası, bunların hepsinin ruhun en derin noktasında edinilmesi ve fark edilmesi gerekmektedir.

Televizyon Zararı

ÖZELLİKLE yaşlı insanlardan şu sözleri çok sık duyarsınız: “Televizyon çıkalı eski muhabbetler kalmadı.” Biz bu haklı sözleri değiştirerek şöyle diyoruz: “Televizyon çıkalı anne babalar çocuklarına eskisi kadar zaman ayıramaz oldu.” Anne gündüz televizyon izlerken eteğine yapışan çocuğu başından savmak için “git oyuncaklarınla oyna, görmüyor musun televizyon izliyorum” der. Baba işten dönüp akşam yemeğini yedikten sonra koltuğuna oturur, eline kumandayı alır, saatlerce şu kanal senin bu kanal benim dolaşır durur. Baba özlemi çeken çocuğuna yarım saatini ayırmaz.

Geliri yerinde, okumuş ailelerin çoğu çocuk odasına da televizyon almaktadır. Alırken çocukla bir anlaşma yapar ve söz vermesini isterler: “Ancak ödevini yapıp dersini çalıştıktan sonra televizyon izleyeceksin.” Çocuk hiç düşünmeden söz verir. Aslında bu anlaşmada iki taraf da birbirini aldatmaktadır. Anne babanın amacı çocuktan kurtulmak, çocuğun da amacı televizyon sahibi olmaktır. Araştırmalar, odasına televizyon alınan çocukların, beklenenin aksine okul başarısında düşme olduğunu göstermektedir. Çocuk, televizyon izleyebilmek için ödevlerini çala kalem yapmakta, derslerine yeterince çalışmamakta ve sınavlara iyi hazırlanamamaktadır.

Çocuklarda televizyon seyretme alışkanlığı sadece okul başarısını etkilemekle kalmıyor; fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerini de yavaşlatıyor. Çocuk, televizyon başında yeterince hareket etmediği ve biriken enerjisini harcayamadığı için devamlı kilo almaktadır. Sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayan ve koşan bir çocuk birikmiş vücut enerjisini boşalttığı için rahatlamakta; eve sakinleşmiş olarak dönmektedir. Halbuki televizyonun karşısında saatlerce oturan bir çocuk enerjisini boşaltmak şöyle dursun, aksine bu cihazlardan yayılan elektronlara maruz kalmakta ve vücudundaki statik elektrik yükü artmaktadır. Bu sebeple, televizyon bağımlısı çocuklar daha sinirli ve daha saldırgandır. Yaşlarına uygun olmayan programları izlemeleri halinde kafaları karışır, ruh sağlıkları bozulur.

Televizyona düşkün çocuklarda sosyal beceriler zayıflamaya ve içe dönük bir kişilik gelişmeye başlar. Ailesiyle, arkadaşlarıyla ve diğer insanlarla sosyal ilişki kurmada isteksiz davranırlar. Televizyon izleyen bir çocuk, kendisi birşey üretmemekte, sadece başkaları tarafından üretilen şeyleri izlemekte veya oynamaktadır. Hazırı kullanmaya alışmış bu çocuklarda el becerileri ve motor hareketler gelişmez, büyüklerin yardımı olmadan kendi başlarına bir iş beceremezler. Zihinsel ve duygusal gelişimleri de normal değildir. Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kuramaz, bilgiyi yorumlayamazlar. Kitap okumak ve ders çalışmak gibi zihinsel çaba gerektiren işlerden hoşlanmazlar. Televizyon karşısında daima alıcı durumunda oldukları için konuşmaya ihtiyaç duymamakta, dolayısıyla dil becerileri gelişmemektedir. Dil becerileri zayıf olduğu için başkalarıyla diyalog kuramaz, duygularını ve düşüncelerini doğru ifade edemezler.

Küçük yaştan itibaren televizyon izlemeye alışan çocuklarda gelişim bozuklukları daha belirgin ve daha ciddidir. Bu çocuklar akranlarına nazaran daha geç yürür ve daha geç konuşurlar. Konuşulanları ve kendilerine verilen direktifleri anlamakta güçlük çekerler. Dil becerileri gelişmediği için isteklerini büyüklerin elinden tutarak veya işaret ederek anlatmaya çalışırlar. Anneye aşırı bağımlıdırlar. Yabancılarla duygusal ilişkiye giremezler. Öpülmekten ve kucaklanmaktan hoşlanmazlar. İsimleriyle çağırıldıkları zaman tepki vermezler. Yaşıtlarıyla oyun oynamayı ve oyun kurmayı beceremezler. Ellerini ve parmaklarını iyi kullanamazlar. Çarşı, pazar, toplu taşıma araçları gibi kalabalık yerlerde bulunmaktan hoşlanmaz, huysuzluk gösterirler. Doğuştan zihin geriliği olan ve fazla televizyon izleyen çocuklarda otizm belirtileri artmakta, bu çocukları eğitmek daha da zorlaşmaktadır.

Çocuklarınıza Zaman Ayırın

Çocukları televizyon bağımlılığından kurtarmanın tek çaresi onlara zaman ayırmaktır. Anne baba olarak öncelikli görevimiz çocuklarımıza iyi bir eğitim kazandırmaktır. Hiçbir işimiz çocuk eğitiminden daha önemli değildir. Eğer çocukların yapmaktan zevk alacakları müzik, resim, spor, kitap okumak gibi faydalı bir becerileri yoksa; anne babaların televizyonu yasaklamaları problemi çözmeyecek, daha da ağırlaştıracaktır.

Çocuğunun inatçılığından, söz dinlememesinden, aşırı televizyon izlemesinden ve okuldaki başarısızlığından yakınan bir babaya “çocuğunuza zaman ayırın” tavsiyesinde bulunduğumuzda, “her akşam en az bir saat beraber ders çalışıyoruz, ödevlerine yardım ediyorum, ama değişen bir şey yok” demişti. Gülerek: “Hayır, dedim, bizim kastettiğimiz beraberlik bu değil. Çocuk bu beraberlikten zevk almaz, aksine bir an önce bitmesini ister. Siz çocuğunuza zaman ayırmıyorsunuz, ona ders çalıştırıyorsunuz.”

Çocuğunuza ayırdığınız zamanın süresi değil, kalitesi önemlidir. Eğer bu beraberlikten iki taraf da zevk alıyorsa, kaliteli bir beraberlik var demektir. Birlikte yürüyüşe çıkmak, çocuk parkına gitmek, piknik yapmak, akşam yemeğinden sonra ailece çaylı-pastalı sohbet etmek, birlikte televizyonda kaliteli bir film veya program izlemek, uyku saatinde çocuğunuza masal veya kısa bir hikaye okumak ilk anda aklımıza gelebilen kaliteli beraberliklerdir.

Çocuğunuzla birlikte iken iyi bir dinleyici olmalısınız. Çocuk duygularını, hayallerini, düşüncelerini, endişelerini, korkularını çekinmeden dile getirmeli ve sizinle paylaşmalıdır.
Çocuklarını dinlemeyen anne babalar onları tanımakta güçlük çekerler. Çocuğunuzu ne kadar çok tanırsanız, yetenekleri konusunda beklentileriniz o kadar gerçekçi olur.

Sponsorlu Bağlantılar

“Makale Örnekleri” için 20 yanıt

makalede kişisel yorum olmaz bilimsel ve nesneldir, deneme ile karıştırmışsınız galiba

Son günlerde bilim adamları(Bazıları) ilerki yıllarda,insan zekasının geriliyeceğini iddaa ediyor. Gerekceleri ise tek şuçlu olarak bilgisayar`ı gösteriyorlar. Hepimizin bildiği gibi beyin cimnastiki dediğimiz bir olay var. Beynimizi ne kadar zorlarsak, o kadar gelişmesine ve genç kalmasına katkıda bulunuyoruz… Bunlardan en basiti bulmaca çözmek gibi. Şimdi acaba şöyle bir kolaycılığa kaçıyormuyuz ,veya zamanla kaçacakmıyız?Bu kolaycılığın doğal sonucu olarakta gelecek kuşaklarda IQ`muzda bir düşme olacak mı? Bir arkadaşınız sizden bir konu hakkında bilgi almak istiyor,veya çoçuğumuzun takıldığı bir dersten dolayı,size birşey sorma isteği duyduğun da,onlara vereceğimiz cevap: Bana sormana ve düşünmene artık gerek yok . Gir bilgisayara ne sormak veya öğrenmek istiyorsan,yaz ve tıkla bu kadar basit hemen karşına çıkar. Bu örneklerin sonunda bilim adamlarının endişeleri acaba haklı çıkar mı

istanbulun eski semtlerinden biri hakkında yazılmış makale arıyorum,yardımcı olabilirmisiniz?

makalenin konusunu biraz daha yazarsanız size daha iyi yardımcı olabiliriz. Makale genel tarih üzerine mi, Osmanlı tarihi üzerine mi, bilimsel tarih üzerine mi vs. nasıl olsun?

iyi akşamlar rica etsem bana tarihin konusu ile ilgili bir makale yazar mısınız lütfen cuma günü hocaya teslim etmem lazım teşekkürler 😀

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT