Kategoriler
Faydalı Bilgiler Kültür/Sanat

G Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü ( G Harfi)

Bu yazımızda G harfi ile başlayan bazı Osmanlıca kelimelerin Türkçe karşılıklarına yer verdik. Türk tarihinin büyük bir kısmının Osmanlı Türkçesi ile kaleme alınmış olması bile, günümüzde Osmanlı Türkçesini öğrenmenin ne kadar önemli olduğunu göstermekte. Gerek Osmanlı tarihine ilgi duyanlar için, gerekse bilgilerini geliştirmek isteyenler için faydalı olmasını umuyoruz…

Sponsorlu Bağlantılar

Anlamını merak ettiğiniz Osmanlıca kelimeyi  ctrl+f  kombinasyonu ile aratarak kolaylıkla bulabilirsiniz…


GADDÂR: Hain, zalim.

GÂDİR: Gadreden, hıyanet eden, fenalık eden.

GADR: Hainlik, vefasızlık, zulüm, merhametsizlik, haksızlık.

GAFLET: Gafillik, boş bulunma, dalgınlık, ihtiyatsızlık.

GAFÛR: Çok bağışlayan, çok affeden. (Allah’ın adlarından biri) .

GAİT: 1. İnsan pisliği, necaset, 2. Çukur yer, düz ve geniş yer.

GALAT: Yanlış, yanılma.

GALEBE-İ İLMİYYE: İlmî üstünlük.

GALÎZ: Çirkin, terbiye dışı, kaba, ağır.

GALLE: 1. Gelir, varidat, küçük kasa. 2. Zahire, mahsul, ekin.

GAMGÜSÂR: Gam ve kederi def eden, teselli veren.

GAMMAZ: "Gamz"dan. İftiracı, fitne koğucu. Birine iftira ederek zarar veren kimse.

GAMZE: 1. Göz kırpma, gözle işaret, Nâz ile bakma, süzgün bakış. 2. Çene veya yanak çukurluğu.

GANÎ: 1. Zengin, 2. Muhtaç olmayan. 3. Bol, fazla.

GANÎMET: Savaşta düşmandan alınan mal.

GÂR: Mağara.

GARAM: Aşk, sevda, şiddetli arzu.

GARANİK OLAYI: (Bak: Necm Sûresi) .

GARAZ: Maksat, gaye, niyet.

GÂR-İ HIRA: Hıra mağarası.

GARÎZA: Yaratılıştan olan, huy.

GARK: Batmak, suda boğulmak.

GARÛR: Aldatan, aldatıcı.

GÂSIK: Gece, karanlık.

GAYB: 1. Gizli olan, gözle görülmeyen şey. 2. Belirsiz, bilinmeyen şey.

GAYBET (Gıybet): 1. Kaybolma. 2. Aleyhinde bulunma, arkasından söyleme, çekiştirme dedikodu yapma.

GÂYETÜ’L-GÂYE: En son derecede, hedeflenen son amaç.

GAYR-İ FITRÎ: Fıtrî olmayan. Doğuştan olmayan.

GAYR-İ MUNSARİF: Cerr ve tenvin kabul etmeyen isim.

GAYR-İ MÜSLİM: Müslüman olmayan.

GAYZ U KÎN: Hiddet ve kin.

GAYZ: Hiddet, öfke, hınç.

GAZA: Din uğrunda kâfirlere karşı yapılan savaş, cihad.

GILAF: Kılıç, kın, muhafaza.

GILL U GIŞŞ: Şüphe ve tereddüt, kararsızlık. Kin ve hile. Hiyanet ve düşmanlık.

GILMÂN: Hizmet gören delikanlılar. Köleler, esirler.

GITÂ: Örtü, örtülecek şey.

GİL: Kil, çamur, balçık.

GİRÂN: 1. Ağır, sakil. 2. Fenâ, kokmuş. 3. Bıktırıcı, usandırıcı.

GİRİFTÂR: 1. Tutulmuş, esir, yakalanmış. 2. Düşkün.

GİRİZGÂH: 1. Kaçacak yer, melce, 2. Giriş.

GUBÂR: Toz.

GUBÂR-ÂVER: Toz götüren. Tozkoparan.

GUBÂR-I HÜZÜN: Üzüntü dalgası, üzüntü tozları.

GUFRAN: Mağfiret, bağış.

GULŞEN U GÜLZÂR: Gül bahçesi ve gül tarlası.

GUNNE: Şeddeli "nun" ile şeddeli "mim"in teğanni ile okunması.

GURBET: 1. Gariplik, yabancılık. 2. Yabancı memleket, yabancı diyar, vatan dışı, yâdel.

GURFE: Oda, çadır, çardak, cumba.

GURRE: 1. Parlaklık, aklık. 2. Atın alnındaki beyazlık. 3. Arabi ayın ilk günü.

GURUB: Batma, batış.

GURUB-İ ŞEMS: Güneşin batışı.

GUZÂT: Gâziler. Düşmanla savaşmış İslâm askerleri.

GÜRÛH: Cemaat, bölük, takım, topluluk, çete.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT