Kategoriler
Faydalı Bilgiler Kültür/Sanat

Milli Mücadele Döneminde Çıkan Haberler

Milli Mücadele Döneminde Basın

Milli Mücadele döneminde basın Mustafa Kemal’in Millî Mücadele’yi kimlere karşı, hangi şartlar altında kazandığını göstermek açısından çok önemlidir.O dönemdeki mücadele karşıtı gazeteler halkı kışkırtıyor bu hareketi kısıtlama çabalarına girmişlerdir.Destekleyen gazeteler ise çok zor şartlar altında çalışmalarını sürdürmüştür.Milli Mücadele Dönemindeki basını 3 gruba ayırmamız gerekir.Bunlar:

  • Milli Mücadele Yanlısı Gazeler
  • Milli Mücadele Karşıtı Gazeteler
  • Yabancı Basın

Milli Mücadele Dönemindeki Bazı Gazete ve Manşetleri

Milli mücadelenin gerçekleştiği 1918 -1923 yılları arasında ülke iki başlı bir yönetim tablosu çizmekteydi. İstanbulda işgal kuvvetleriyle işbirliği yapan Osmanlı Hükümeti ve Ankarada ülkenin bağımsızlığı için Kurtuluş Savaşını yürüten TBMM Hükümeti. Bu ikili yapının bir sonucu olarak basın da İstanbul Basını ve Anadolu Basını olarak iki merkezde gruplaşmıştı. Bu iki grup kendi içinde alt gruplara da ayrılıyordu. Bu gruplaşmaların temelinde, işgallere verilen tepkinin olumlu veya olumsuz olması yatmaktaydı.

Milli Mücadele Döneminde Anadolu Basını

1919-1923 yılları Anadolu Basını kendi içinde iki gruba ayrılıyordu. İlk grup Mustafa Kemal’i izleyen Kuvvacı Basın, diğeri ise Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından geleceği sorgulamaya çalışan ve özellikle İzmir’in işgali ile birlikte yöresel savunmaya yönelik yayınlarda bulunan yerel basındır.
Kemalist Basın, kurumsallaşmaya yönelik ulusal ve uluslararası daha geniş politik amaçlara seslenen organize bir yapı sergilerken, yerel basın 1918-1919 yılları arasında önce dar bir bakış açısıyla sadece yöresel bağımsızlığın sesi olurken giderek Kemalist Basın Politikası etkisi altında Milli Mücadele’nin önemli bir propaganda aracı haline dönüşmüştür; Anadolu’nun her yerinde bir iki sayfalık gazeteler milli mücadelenin savunucusu olmuşlardır.
Milli Mücadele basını gazetecileri sadece yazıları ile değil yazdıklarının, düşündüklerinin paralelinde eyleme geçmişlerdir. İzmir’de yayınlanan sol içerikli Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan; Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’nde okumuş olan Osman Nevres’in (Hasan Tahsin) düşmana İzmir’de ilk kurşunu atan bir gazeteci olması, Milli Mücadele Basınını bu açıdan sembolize etmesi bakımından ilginçtir. Çünkü Osman Nevres, düşmana kalem değil, silah doğrultan bir gazetecidir. (Akgönül 1974: 86) Bu olayın basın tarihi açısından en önemli yanı işgal kuvvetlerine ilk kurşunun bir gazeteci tarafından atılmış olmasıdır.
Kurtuluş Savaşı’nın fiilen başlamasından önceki dönemde; yayınlarını sürdüren ve İzmir’in Türk olduğunu ve Türk kalacağını söyleyen Anadolu ve Duygu gazetelerini çıkaran Haydar Rüştü gibi bazı gazeteciler de İzmir’in işgali ile Yunan kuvvetleri tarafından gazetelerini kapatmaya zorlandılar. Ancak; Ahenk, Köylü, Musavat Gazeteleri gibi bazı gazetelerde işgalin hemen ardından işgal kuvvetleri ile işbirliğine girmişlerdir.
Bu bağlamda Anadolu Basını Milli Mücadele’ye öncülük eden, Milli Mücadele’yi destekleyen ve yıpratmaya çalışan gazeteler olarak üç gruba ayrılabilir

Milli Mücadele Dönemindeki Önemli Gazeteler

Anadolu’da Milli Mücadelenin ilk gazetesi İrade-i Milliye Gazetesidir. Erzurum Kongresinden sonra Sivas’a gelen Mustafa Kemal’in 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’ni topladığı sırada, Kuva-yı Milliye sözcülüğünü yapmak ve kurtuluş hareketiyle ilgili düşüncelerini yaymak amacıyla 14 Eylül 1919’da yayınlanmaya başlamıştır.
Mustafa Kemal’in direktifleri ile öğretmen Selahattin Bey’in çıkardığı gazetenin dört sayfadan ibaret olan ilk sayısında, İstanbullu gazeteci İsmail Hami’nin (Danişment) bir yazısı, Sivas Kongresine ilişkin haberler, Mustafa Kemal Paşa’nın kongreyi açış konuşması, Kongrenin padişaha çektiği telgraf, ulusa hitap eden bir bildiri ve Mustafa Kemal Paşa’nın Mayıs ayında Havza’dan Padişah’a yolladığı bir telgraf yer alıyordu.
Gazetenin basım işleri Sivas’a Meşrutiyet döneminde getirilen ve kolla çevrilen bir baskı makinesiyle yapılıyordu. İstanbul aydınlarının, Kurtuluş Savaşına dair haberlerden yararlanabilmeleri için, Sivas Vilayeti Baytar Dairesinin kaşesi kullanılarak gazete İstanbula da sokuldu. İki sütun üzerine dizilen, Vilayet Basımevinde basılan gazete (yüz para) iki buçuk kuruş fiyatla satılıyordu. Başlangıçta haftada bir gün yayınlanan gazete bir aralık haftada bir gün yayınlanmış, daha sonraları haftada iki gün yayımlanmış, daha sonraları günlük hale getirilmiştir. Sivas Vilayet Müdürü , sonradan Server İskit’e şunları söyleyecektir:
Bir vilayet matbaasında baskı sayısı binlerle değil, yüzlerle alışılmış olduğundan beş bin sayısı bize abartılı bir rakam gibi gözüktü. Oysa bu miktarın pek az olduğu, sonradan yapılan başvurularla anlaşıldı. Günü geçmiş sayıları, yirmi değil, iki yüz kuruşa da olsa alan adam vardı. Mustafa Kemal Paşa, Sivas’ta bulunduğu süre içerisinde gazetenin yazılarıyla doğrudan ilgilenmiş, Sivas’tan ayrılırken de İrade-i Milliye’yi Ankara’ya getirmek istemiştir. Ancak Sivaslılar, gazetenin Kurtuluş Savaşı’nı anlatan canlı bir anıt olarak Sivas2ta kalmasını istediler ve bu istek Mustafa Kemal Paşa tarafından da uygun görülmüştür. İrade-i Milliye’nin yayın hayatı , 1922 yılı sonuna kadar sürmüştür. Gazetenin koleksiyonları ise, basılmakta olduğu Vilayet Matbaası’nda çıkan bir yangında yok olmuştur.
25 Aralık 1919’da Heyet-i Temsiliye Reisi sıfatıyla Ankaraya gelen Mustafa Kemal Paşa, Anadoluda kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kararlarını millete duyuracak bir gazeteye şiddetle ihtiyaç duyulduğunu görmüş ve çevresindekilere Ankara’da bir gazete çıkarmak, bu amaçla teşkilat kurmak gerektiği hakkındaki düşünce ve tasarılarını anlatmıştır. Nitekim Sivastan Ankaraya geldikten sonra verdiği ilk direktiflerden biri, bir gazete çıkaracağız sözü olmuştur. Çünkü Mustafa Kemal saltanata, itilafçılara ve Yunanistana karşı giriştiği savaşta gazetenin çok büyük rol oynayacağına öylesine inanmıştır ki, bütün yol boyunca bunu düşünmüş ve bir hafta sonra da yukarıda belirtilen talimatı vermiştir.
Hakimiyet-i Milliye, Mustafa Kemal’in isteği üzerine 10 Ocak 1920’de çok zor şartlar altında ve kıt olanaklarla yayımlanmaya başlamıştır. Necep imzasıyla Harbiye nezareti Başyaveri Salih Bey’e gazete çıkmaya başladıktan yaklaşık üç ay sonra, 5 Mart 1920de çekilen telgraf gazetenin maddi koşullarının zorluğu konusunda ipuçları verir. Ankara Vilayet Matbaasında dizilip basılan ve haftada iki gün çıkan 28×42 cm boyutundaki gazetenin ilk on iki sayısında, yine elle 36 punto nesih harflerle dizilmiş başlık kullanılmıştı. 18 Temmuz 1920’de haftada üç gün çıkarılmaya başlandıysa da teknik yetersizlikler yüzünden 6 Eylül 1920 – 30 Ekim 1920 arasında yine haftada iki gün yayımlandı. (Duran 1998: 153) Enver Behnan Sapolyonun belirttiğine göre, Vilayet Matbaası nda elle işletilen 1827 tarihli Marioni marka bir makine bulunmaktaydı. Ayrıca mürettip sayısı da çok azdı. Var olanlarda oldukça yaşlı kimselerdi. İstanbuldan mürettip getirilmesine karar verildi. İstanbul Mim Mim Grubundan mürettip istenildi. Fakat mürettiplerin hiçbiri İstanbulu bırakıp Ankaraya gitmeye razı olmadılar. Hatta bir mürettip zorla gönderildi. Bir müddet sonra ise İstanbuldan usta mürettipler geldi ve Hakimiyet-i Milliyenin gündelik çıkması ancak bu şekilde sağlanabildi. Baş Mürettip Ahmet Ulus, mürettip yetiştirdi. Eskişehir’de Arif Oruç’un çıkardığı Yeni Dünya Gazetesi kapanınca matbaası Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’ne verildi. Bu baskı makinesi Johannesberg markalı idi. Üzerinde 1876 Ausburg yazılı idi. 57×82 ayarında idi. Gazete 6 Şubat 1921’de Ulus Meydanı’nda şimdiki İş Bankasının karşısında bulunan Koçzade2ye ait eski ve ahşap Veli Hanı’nın içinde kurulan kendi matbaasında basılmaya başlandı. Konya2da çıkan Öğüt Gazetesi’nin matbaası da satın alınmıştı. Bu nedenle 1921 Temmuzunda Öğüd’ün Ankara nüshası da çıkmaya başladı. Hakimiyet-i Milliye artık cumartesileri dışında her gün çıkıyordu. Yunanlıların Sakarya’ya doğru ilerledikleri bir sırada 23 Temmuz 1921 Cumartesi günü gazetenin çıkması gerekli görülerek küçük boyutlu bir sayı yayımlandı. Bundan sonra Hakimiyet-i Milliye, kağıt darlığı nedeniyle bu küçük boyutta her gün çıkarıldı. Büyük boyutlu yayını, kuruluşunun ikinci, Birinci İnönü Zaferi’nin ilk yıldönümü olan 11 Ocak 1922’de başlatıldı. (Duran 1998: 154)
Ankara Hükümetinin ve Milli Mücadele ruhunun sözcüsü olarak görülebilecek gazetenin bu özelliğini 14 Haziran 1920 tarihli sayısındaki Yaşamak İçinbaşlıklı makalede de görebiliriz: ..ölüm kararı verilmiş, idam hükmü bize tebliğ edilmiştir…şu halde düşmanların bu kararlarına karşı bizim de bir şeye karar vermemiz lazım geliyor: Yaşamak! Yaşamak…evet, ölmemek için uğraşıyoruz ve onun için mücadele edeceğiz.
Milli Mücadeleye öncülük eden gazeteler içinde Ankara Hükümeti ile organik bağları olmayan bir gazete de Öğüt Gazetesiydi. 2 Ocak 1918’de Abdülgani Ahmet Bey tarafından Afyonda kuruldu. Başlığının altında Amali Milliyeye Hizmetkar, Menafii Vataniyeye Hürmetkar ve Müstakil-ül Efkar Yevmi Türk Gazetesidir cümlesi yer alıyordu. Buradan da anlaşılacağı üzere Ulusal Kurtuluş Hareketinden yana idi. İtilaf Devletleri, özellikle İngiltere aleyhine son derece etkili olabilecek yazılar yayımladı.
Yunanlıların İzmir’i işgal etmeleri üzerine Konya’ya taşınan, Konya’da İtalyanların baskınlarıyla yayın yapamaz hale gelen Öğüt Gazetesi, 1921 Temmuzda Ankara’da Akşam gazetesi olarak yayımlanmaya başlamıştır. Gazetenin yazı işleri müdürlüğünü Sadri Ertem yapmakta, yazar kadrosu Münir Müeyyit Bekman, Lütfi Arif, Kerameddin, Raif Nezihi, Celal Davut ve Enver Behnan’dan oluşmaktadır. Gazete Milli Mücadele’nin üçüncü önemli gazetesi olarak 1923 yılına dek yayınlarını sürdürmüştür.
Milli Mücadeleye öncülük eden yayın organları dışında, özellikle yerel basında onu destekleyen ve yerel direnişe ön ayak olan yayın organları da Anadolu’nun her yerinde görülebiliyordu.
Bunların önemlilerinden olan Ses Gazetesi; Mondros Mütarekesinin imzalanmasından iki hafta önce, 17 Ekim 1918’de yayınlanmaya başladı. Balıkesir’de haftalık olarak yayınlanan gazetenin sahibi ve başyazarı Çantayzade Hasan Basri’dir. Nüshası 1 kuruşa satılan bu gazete 1919 yılı ortalarına kadar yayınlarını sürdürmüş, İzmir havalisinin hiç kimseye verilemeyeceği fikrini savunmuştur. 25 sayı kadar çıkmıştır. Gazetenin sahibi ve başyazarı olan Hasan Basri daha sonra ilk Büyük Millet Meclisi’ne milletvekili olarak girmiştir.
Ses’in kapanmasının ardından Balıkesir’de yayınlanmaya başlamıştır. Gazetenin imtiyaz sahibi Sındırgılızade A. Bakır, başyazarı Varnalızade İsmail Hakkı’dır. Doğru Söz ün 5 Haziran 1919 tarihli üçüncü sayısında Manda teklifi şiddetle eleştirilmiş, Türk için Ya İstiklal Ya Ölüm sözü ile içinde bulunulan durum hakkındaki tutum belirtilmiştir.
Ege bölgesinde basın işgal kuvvetlerinden gizli olarak çalışmak zorunda idi. Örneğin, İzmir Halkı, Kurtuluş Savaşı ile ilgili haberleri gizlice Balıkesir’de basılıp gizlice İzmir’e sokulan İzmir’e Doğru Gazetesi nden öğreniyordu. Hareket-i Milliyenin haadim ve mürevvici olarak yayımlanan bu gazetenin ilk sayısı 16 Kasım 1919 tarihini taşıyordu. Bu gazeteyi Vasıf ve Esat (Çınar) kardeşlerle Mustafa Necati çıkarıyordu. Vasıf Bey aynı zamanda Balıkesir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin idare heyeti üyesi idi. O günlerde Balıkesir de bir Fransız birliği vardır. Şehirde İngiliz Muhipleri Cemiyetinin egemenliği büyük ölçüde hissedilmektedir. Tüm bunlara karşın gazete İzmir için halka ümit sunan bir yayın organı olmuştur. Gazete Kuva-yı Milliye Cephelerinden başlığı altında savaş haberleri veriyor ve Kuva-yı Milliyeye karşı olan Anzavur Çeteleri ile İstanbul Hükümeti, Padişah ve Sadrazamı hedef alan makaleler yayınlıyordu.
27 Kasım 1919 da gazete ağır bir dille bir açık mektup yayınlar ve İstanbul ve İzmir zenginlerine yönelik yazılan bu mektupta bu zenginlerden Bu milletin kanını damla damla emen beyefendiler…diyerek bahseder. Yine bu sayıda İzmir için miting yapılacağını bildirmiş ve belediye önünde toplanılmasını önermiştir. (İnuğur 1993: 355) İzmir’e Doğru, 27 haziran 1920’de Yunan ileri hareketinin Balıkesir’e varması üzerine 74. sayısını da yayınlayarak kapandı.
Sadece Ege bölgesinde değil Anadolu’nun başka bölgelerinde de basın işgallere karşı direniyor, Milli Mücadele’yi destekliyordu.
Mondros Mütarekesinin ardından Fransızlarca işgal edilen Adana’da 25 Aralık 1918’de Adana Gazetesi olarak yayınlanmaya başlayan ve daha sonra Yeni Adana Gazetesi olarak yayınlarını sürdüren gazete bunlardan biridir. Adana Gazetesi, işgalleri destekleyen ve Kuva-yı Milliye aleyhinde yayınlar yapan Ferda Gazetesine tepki olarak doğmuştur. Çukurova’nın Türk olduğunu söyleyerek Milli Mücadele yanlısı yayınlar yapmıştır. Fakat işgal kuvvetlerinin baskısı üzerine valiliğin emri ile gazete kapatılmıştır.
Gazetenin yayıncıları Yozgatlı Avni ve Ahmet Remzi bu kapatma olay üzerine Yeni Adana adıyla gazetenin imtiyazı için valiliğe başvurmuşlar ve izin almışlardır. Yeni Adana Gazetesi de, İzmir’e Doğru gibi halk için bir umut kaynağı olmuştur.
Ulusal Direniş yıllarından günümüze kadar serüveni en ilginç gazetelerden biridir. Yayın hayatını günümüzde de sürdüren gazete, Mili Mücadele sırasında Fransız işgaline karşı çıktı. Bu nedenle kapatıldıktan sonra Toros eteklerindeki bir tren istasyonundaki eski bir vagonun içinde gizli olarak basıldı ve kente sokuldu. 400-500 tane basılıyordu ve Kurtuluş Savaşının en etkili gazetelerinden biri idi.
Bir diğeri olan Açıksöz Gazetesi, 15 Haziran 1919’da Kastamonu’da çıkmaya başladı. İlk baskısındaki Mesleğimiz başlıklı yazı ile izleyecekleri yolun particilikten uzak olduğunu, hakkın ve hakikatin sesini duyurmak amacıyla haftada iki defa yayınlanacağını bildiren gazetenin sahibi ve yazı işlerinden sorumlu müdürü Ahmet Hamdi’dir. (İnuğur 1993: 359) 16 Eylül 1919’dan itibaren Kuva-yı Milliye’ye katıldı. İstanbul Gazetelerinin Anadoluya girmesi yasaklanınca günlük çıkmaya başladı. Kuzey Batı Anadolunun en etkili gazetesi idi. Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin yayın organı haline gelen gazetenin Zonguldak ve İnebolu Muhabirleri İstanbul haberlerini, Ankara muhabiri de Ankara haberlerini vermekteydi. 1919 -1923 yıllarının ilk basın grevi de Kastamonu’da Vilayet Matbaasında matbaa işçilerince gerçekleştirilmiştir. Bunun bir sonucu olarak Açıksöz Gazetesinin dördüncü sayısı şapoğrafla basılmıştır. Açıksöz Gazetesi yayınlarını 1932 yılına kadar sürdürdü ve 1937’den itibaren de Doğru Söz adıyla yayın yapmaya devam etti.
Milli Mücadeleyi destekleyen gazetelerin neredeyse hepsi Ulusal Direniş döneminin birer ürünü idi. Ancak yine Milli Mücadeleyi destekleyen Babalıkgazetesi o yıllarda on yıllık bir geçmişe ve tecrübeye sahipti. 2. Meşrutiyet Dönemi’nde 1910’da Konya da yayınlanmaya başlayan gazete İstanbul Hükümeti’nin tek söz sahibi olduğu dönemlerde yayın yapmış olmasına karşın, Milli Mücadele döneminde Kuva-yı Milliyenin Konyadaki sözcülüğünü yapmıştır. İlk başta haftada bir, daha sonra haftada iki kez çıkan gazetenin sahibi Yusuf Mazhar, Sorumlu Müdür Ahibabazade Yusuf Ziya idi. Başlığının altında Çiftçi, işçi, esnaf , kardeşlerin ilerlemesine çalışır, herşeyden yazar, köylü gazetesidir. yazılıydı. Sakarya Zaferinden, Büyük Taarruza dek geçen dönem boyunca Babalık, gerici düşüncelerle savaşmıştır. Dini konular yanında, eğitim konusuna da cesaretle eğilmiş, kadınlık davasına inat ve ısrarla parmak basarak, kız çocuklarının okutulması düşüncesini savunmuştur. Babalık’ın 27 Nisan 1922 tarihli baskısı gazetecilik mesleğini konu olarak almış, Bu memlekette her aklına gelenin gazete çıkarması, üç kelimeyi doğru veya yanlış yan yana getiren ve biraz da kesesine güvenen her şahsın kendisinde gazete çıkarmak yetkisi bulunması ağır şekilde eleştirilmiştir.
Büyük Taarruzun başladığı dönemde, Babalık, tüm gelişmeleri günde çift baskı çıkardığı gazetelerle ve eklerle halka duyurmuştur. Bu ekler Telgraf Haberleri adıyla halka parasız dağıtılmıştır. Bu sebeple İsmet Paşa, gazetenin başyazarına çektiği telgrafta, “Babalık’ı Garp Cephesinin vefakar bir arkadaşı olarak addediyoruz” demiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” cümlesi ile biten tarihi emrinin tam metni 3 Eylül 1922 günü Babalık’ta yayınlanmıştır.(İnuğur, 1993: 361) Babalık gazetesi, 1930 yılına dek Yusuf Mazhar yönetiminde yayınlanmış ve onun ölümünün ardından eşi ve yeğeni yönetiminde 20 yıl daha sürmüş, eşinin ölümü ile kapanmıştır.

Milli Mücadele Karşıtı Gazeteler

Milli Mücadele yıllarında Anadolu’da bir grup yayın organı da Milli Mücadele karşıtı bir yayın politikası gütmekteydi. Bunların arasında azınlık gazeteleri olduğu gibi, Türkler tarafından çıkarılan gazeteler de vardı.
1920 yılında Yunan işgali altındaki Balıkesir’de Yunan Komutanlığının kontrolü altında İrşad Gazetesi yayınlanmaktaydı. Mustafa Kemal ve Kuva-yı Milliye’den saldırgan kelimelerle söz eden, işgal kuvvetlerini haklı ve kurtarıcı gibi göstermeye çalışan gazetenin imtiyaz sahibi Kadızade Hulusi, yazı işleri müdürü ve başyazarı da Ömer Feyzi’dir. 1919 yılında Trabzon’da Selamet adında bir gazete çıkaran Ömer Feyzi, Erzurum ve Sivas Kongreleri çalışmalarını kötülemek için yoğun çaba sarf etmiş ve Kuva-yı Milliye tarafından yakalanacağını anlayınca İstanbul’a kaçmış ve Balıkesir’e giderek İrşad Gazetesi’ni yayınlamaya başlamıştır. Yunan Kumandanlığınca, kağıt ve mürekkep ihtiyacı sağlanan gazete, haftada üç gün yayınlanıyordu. Başlığının altında Siyasi, İçtimai, Edebi Gazetedir yazılıydı. İrşad, Balıkesir’in kurtuluşuna kadar yayınlarını sürdürmüştür.
Mondros Ateşkesinin imza edilmesinden bir gün sonra Adana’da Ali İlmi tarafından Ferda Gazetesi çıkarılıyordu. Bundan iki ay sonra Fransızlar Adana’yı işgal ettiler. Ali İlmi, düşman işgaline yandaş bir görüntü çizen Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin Adana sözcülüğünü yapıyordu. Milli Mücadele süresince gazetesinde Mustafa Kemal Paşa ve Kuva-yı Milliye aleyhtarı yayınlar yapmış, Adana’nın kurtuluşunun yüzellilikler listesine girmiştir.
Milli Mücadele karşıtı gazeteler içinde Köylü Gazetesi ilginç bir çizgi izler. İzmir’in işgali öncesinde ulusal çıkarları dile getiren, Rum milliyetçiliği yapan gazetelere karşı tavır takınan Köylü; işgalin ardından işgal kuvvetleri tarafından kapatılmış; ve sonra tekrar yayınına izin verilmiştir. Ancak, gazeteyi çıkaran Mehmet Refet ve sorumlu müdür Mehmet Sezai görevlerine devam etmişlerse de, bu yeni Köylü veya yeni ismi ile Jurnal Köylü hem eski gazeteyi numara sırası açısından takip etmemiş; hem de işgal yanlısı bir tutum sergilemiştir.
Bu arada Amalthia, Kozmoz, Estia, Nea İzmirni, Telgrafoz, Eleftroz ve Patris adlı İzmir’de yayınlanan Rumca azınlık gazeteleri Yunan çıkarlarını gözetip, Türklere karşı saldırgan bir tutum sergiliyorlardı.

İstanbul’daki Milli Mücadele Karşıtı Gazeteler

Kurtuluş Savaşı ve bu savaşı yürütenler aleyhinde yazan gazeteler işgalci devletler ve İstanbul Hükümeti tarafından desteklenmekteydiler. Bu gazetelere sansür de uygulanmıyordu. Milli Mücadele’ye karşı olan bu gazeteler İstanbul, Alemdar ve Peyam-ı Sabah’tı.
Hürriyet ve İtilaf Partisinin faaliyetleri doğrultusunda İngiliz Muhipleri Cemiyeti kurulmuş ve aynı politikada yayın yapmak üzere cemiyetin kurucularından Sait Molla tarafından 1919’da İstanbul Gazetesi yayınlanmıştır. Bu cemiyet, kurtuluşu İngiltere himayesinde görüyor, İstanbul Gazetesini de bu davaya yönelik fikirleri yaymak için kullanıyordu. Gazetede Kuva-yı Milliye aleyhinde yazılar yazılıyor, neredeyse tüm yazılar Milli Kurtuluş Mücadelesi’ne karşı çıkıp umutları işgal kuvvetlerinin himayesinde görüyordu. İstanbul Gazetesi ayrıca Milli Mücadele’yi destekleyen tüm gizli kuruluş ve yayınlara da savaş açmıştı. Anadolu Hareketi’nin olumlu gelişmeleri üzerine 1921’de kapanmıştır.
1909’da kurulan Alemdar Gazetesi, yayınlarıyla İttihatçılara olduğu kadar Milli Mücadele Hareketini yönetenlere de karşı bir tutum içerisindeydi. Milli Mücadeleyi yönetenleri İttihat ve Terakkicilerin bir devamı ve aynı zihniyetin yansımaları olarak kabul etmişlerdir; önderlerine serseri, çete reisi demekten geri durmamıştır. Refik Halit de bazen Aydede, bazen Kirpi, bazen de kendi imzasıyla Milli Mücadele’ye karşı bir tavır içeren yazılar yazmıştır. 1922’de Alemdar Gazetesi kapanmış, sahibi ve başyazarı Refii Cevat Ulunay yüzellilikler listesine alınmıştır. Ancak Cumhuriyet Dönemi’nde bütün yüzellilikler affedildiğinden, Refii Cevat da yurda dönmüş, Yeni Sabah ve Milliyet gazetelerinde uzun yıllar politika dışında yazılar yazmış ve 1968’de ölmüştür.
Peyam-ı Sabah: 1. Dünya Savaşından sonra İstanbul’da 1919’da; Damat Ferit hükümetlerinde Maarif ve Dahiliye Nazırlığı yapmış Ali Kemal tarafından yayınlanan Peyam gazetesi 1920’de Sabah Gazetesi ile birleşerek Peyam-ı Sabah olmuştur. İngilizlerin İttihatçıları tutukladıkları dönemde Ali Kemal, Vakit gazetesi yazarlarını eleştirirken; Akşam gazetesi yazarlarına ise finolardiyecek kadar ileri gitmiştir. Milli Mücadele Hareketine karşı en aşırı karşı çıkışı da bu gazetede Ali Kemal yapmıştır. Ona göre Milli Mücadele bir ittihat hareketinin devamıdır. Kuva-yı Milliye ve Mustafa Kemal aleyhinde çok sayıda makale yayınlamış, açık ve sert bir şekilde muhalefet etmiştir. Türkiye’nin geleceği ve kurtuluşu için İngiltere ile siyasi diyalog kurmayı ve siyasi mücadeleyi önermiş, Anadolu hareketinin başarıları üzerine 10 Eylül 1922’de Gayemiz Bir İdi ve Birdik başlıklı yazısında; silah gücüyle ve büyük fedakarlıklarla yapılan mücadelenin milli davanın ve özgürlüğün sağlanması için doğru yol gibi göründüğünü söylemiş; yine de kesin sonuç için beklenilmesi gerektiğinin altını çizmiştir. Artin Kemal olarak da bilinen Ali Kemal büyük zaferden sonra Ankara’ya götürülmek üzere İstanbul’dan kaçırılmış; İzmit’te halk tarafından linç edilmiştir.

Bazen Milli Mücadele Yanlısı Olan, Bazen Milli Mücadeleyi Eleştiren İstanbul Gazeteleri;

Bu gruptaki gazetelerin net tavrı belli olmamakla birlikte bazen İşgalcileri ve İstanbul Hükümetini haklı gösteren yayınlar yaparken, bazen de Anadolu Direniş Hareketine sempati besleyen makaleler yayınlamışlardır.
19 Ocak 1913 gününden beri yayınlanmakta olan Tasvir-i Efkar Gazetesi, ilk günlerde Anadolu direniş hareketine sempati beslemekte ve Milli Mücadeleyi destekleyen yayınlar yapmaktadır. 1. Dünya Savaşı süresince, Tasvir-i Efkarı Velid Ebuzziya ile Yunus Nadi birlikte çıkarmışlar ve 1918 de ayrılmışlardır. Yunus Nadi Yeni Gün’ü kurmuştur. Fakat, İstanbul’un işgali sırasında bu iki vatansever gazeteci arasında düşünce ayrılığı ortaya çıkmıştır. Tasvir-i Efkar, Mustafa Kemal’in Milli Mücadele sırasındaki bir resmini, biyografisini ilk defa gazetede yayınlamış, makaleleriyle fikir savaşını sürdürmüştür. Suçlu olarak sevk edildiği mahkemede ise Anadoludaki Hükümeti meşru saydığını söylemiştir. İzmir’in işgali sırasında 19 Mayıs 1919’da yazdığı İzmir Bizimdir başlıklı makale işgallere karşın Milli Mücadele ruhunu yansıtması ve savunması açısından önemlidir. Tasvir-i Efkar Gazetesi, 1921’den sonra Tevhid-i Efkar adıyla yayınlarını sürdürmüştür. Başyazar Velid Ebuzziya daha sonra 1924 ve 1925 yıllarında siyasi yazıları nedeniyle İstiklal Mahkemesine sevk edilmiş ve beraat etmiştir. Tasvir-i Efkar, 5 Mart 1925 yılına değin yayınlarını sürdürmüştür.
İkdam Gazetesi, Ahmet Cevdet yönetiminde yayınlarını sürdürürken, Yakup Kadri ve daha sonra Falih Rıfkı gibi o dönemin genç yazarlarına yer veriyordu. Bu yazarlar Ulusal Direniş Hareketini destekleyen ve halkın acılarını dile getiren yazılar yazıyorlardı. Ali Kemal yönetimindeyken işgalcilerden yana yayınlar yapan gazete, Yakup Kadri’nin yönetimine girince Ulusal Direniş yanlısı bir kimlik kazanmıştır. 6 Şubat 1921 tarihli yazısında Yakup Kadri, İstanbul Hükümetini artık ömrünü tamamlamış olarak tanımlamaktadır. Yine aynı sayıda Mustafa Kemal’in Le Journal d’Orient’den Ankaranın İmarı başlığıyla Ankara’yı Anadolu’nun parlak bir devlet merkezi haline getirmek istiyorum şeklindeki beyanatının yayınlanması İkdam’ın Milli Mücadele’ye verdiği desteğin bir göstergesidir. Önceleri hangi tarafta olduğu kesin belli olmayan İkdam, zamanla Anadolu’daki Ulusal Direniş hareketini desteklemiştir. İkdam Gazetesi ayrıca Ankara’ya muhabir gönderen ilk gazetedir.
Ahmet Mithat Efendi’nin ölümünün ardından, Peyami Safa ve Ethem İzzet Benice gibi yetenekli yazarlar tarafından yayınları sürdürülen Tercüman-ı Hakikat Gazetesi, dönemin en çok satan gazetelerinden biri olmuştur. Ankara Hükümetince yayınlanan resmi tebliğler, cephe haberleri çeşitli yollarla para karşılığı zorlukla temin ediliyor, önce Tercüman-ı Hakikatte yayınlanan bu haberler, daha sonra diğer gazeteler tarafından kesilip ertesi gün çıkan kendi gazetelerinde yeni manşetlerle yayınlanıyordu.
Sponsorlu Bağlantılar

“Milli Mücadele Döneminde Çıkan Haberler” için 5 yanıt

gereklı guzel bılgıler war tskrl 🙂 🙂 ayrıntı rıca edıyorum

daha çok milli mücadele yıllarında isteklal marşı hakkında bilgi verebilirdiniz lütfen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT