Kategoriler
Faydalı Bilgiler Kültür/Sanat

Semercilik Nedir? Semercilik Mesleğinin Özellikleri

Kısaca Semercilik

Semer = Beygir,katir,esek gibi hayvanlarin sirtina yük baglamak bazende binmek için kullanilan, agaç bir iskeletin sazla doldurulmus “yatak”tan olusan üstlügüdür. Semer genellikle agaç, çuval ve sazdan yapilir.Yük baglamak ve binek hayvanina rahat binmek için kullanilir. Semerler boyunlu ve çatal semer olarak ikiye ayrilir. Ilk kez Araplar ve Iranlilar tarafindan kullanildigi söylenir. Türklere de onlardan geçmistir.

Sponsorlu Bağlantılar

Semercilik Mesleği

El sanatları bir toplumun aynası ve geleceğe tuttuğu ışıktır. Günümüzde her ne kadar el sanatları yok olma durumunda olsa da geçmişte büyük bir misyon üstlenmiş ve geleceğe ve modern topluma teknolojiye geçişi sağlamıştır. El sanatları özelliklerini kaybederken toplumda hala tek tük bazı kişiler meslek olarak yaşatmakla beraber, günümüzde el sanatları fabrikasyon olmuş, elektrikle çalışan torna atölyelerinde yapılmaktadır. Günümüz şartlarında fazlada bir ihtiyaç duyulmasa da geçmişimizin bir parçası olan el sanatları bizim öz ve öz değerlerimizdir.

Semer Nedir?

Semer, at, katır, eşek, deve gibi yük taşıyan hayvanların sırtına konulur. İlk defa Araplar ve İranlılar tarafından kullanıldığı, daha sonra Türklere geçtiği söylenir. Fakat onlardan önce yaşayan Mısır, Mezopotamya ve Anadolu milletlerinin hayvanlarla yük taşımayı bildikleri, bu yüzden hayvanın sırtına yük taşımaya yarayan bir araç yerleştirdikleri, kazılarda çıkan buluntulardan ve duvar kabartmalarından anlaşılıyor.

Semer Yapımında Kullanılan Malzemeler

Berdi bir bataklık bitkisidir. Kamış gibi bataklıkta yetişir. İçi süngere benzer. Sıkıldığında tekrar eski haline döner. Bu özelliğinden dolayı semer yapımında dolgu malzemesi olarak kullanılır. Semerin gövdesinin esnek olmasını sağlar. Berdi Anadolu’da hasır, kürsü, sepet ve açkı malzemelerinin yapımında kullanılırdı. Sağlıklı, doğal bir malzemedir. Bataklıkların kurutulması ve sulak yerlerin kalmaması bu bitkinin de yok olmasına sebep olmuştur. Günümüzde ise yurdumuzda yok denecek kadar az yetişmektedir.

Sicim (Kınnap) keten, kenevir gibi bitkilerin liflerinden yapılan ince ve sağlam ip, “İngiliz sicimiyle asın” deyimi, sicimin ne kadar sağlam olduğunu anlatır.

Sırım, sahtiyanın ıslatıldıktan sonra makasla ince ince kesilmesiyle elde edilir.

Sahtiyan tabaklanmış ve cilalanmış teke derisidir. “Tabak sevdiği deriyi taştan taşa vurur” deyimi buradan gelir.

Keçe koyun yapağısından dövülerek ve sıkılarak dokuma işlevi yapılmadan elde edilen bir çeşit kaba kumaştır.

Telis, bitkisel liflerden dokunmuş kaba örgülü kumaştır.

Berdi bıçağı ahşap saplı olup içe doğru eğimlidir, bıçağın kesen tarafı testere ağzına benzer.
Üdürgü, Orta Asya’dan beri günümüze kadar gelmiş eski bir delme aleti olup, günümüz matkabının ilkel şeklidir. İki parçadan oluşur: Birinci parça keman yayına benzeyen kısımdır. Yarım ay şeklindeki bir çubuk ve bu çubuğun iki ucuna bağlanmış iki santimetre kalınlığında deriden oluşur. İkinci kısım ise delme işlemini kemane yardımıyla sağa ve sola dönerek yapan bölümdür. Bu kısmın ucunda demir bir matkap ucu çakılıdır. Dört-beş santimetre kalınlığında ağaç tornacıları tarafından özel olarak imal edilir ve ucu sivri ince bir silindir şeklindedir. Bir ucu elle tutulan parçası gövdeden ayrı döner. Eskiden, elektrikli matkapların olmadığı dönemlerde, marangozlar tarafından da delme işlerinde kullanılırdı. Yayı olduğu için adına kemane üdürgü de denilmektedir.Yay bu ikinci parçayı sağa-sola çevirme işlemini gerçekleştirir.

Balmumu sicimin mumlama işleminde kullanılır. Sicimi dış etkenlerden koruduğundan semerin dikişlerinin uzun ömürlü olmasını sağlar.

Çuvaldız yaklaşık otuz ila kırk santimetre uzunluğunda oldukça büyük bir dikiş iğnesidir. “İğneyi kendine çuvaldızı ele batır” deyimine konu olmuştur. Çuvaldız demirciler tarafından üretilirdir.

Semerci makası: 35-40 santimetre boyunda bir makas olup keçe ve deri kesmek için kullanılır. Demirciler tarafından semercilere özel olarak yapılırdı.

Tarak: 50, 20 ve 4 cm. ölçülerinde olan bir tahtanın kenarına yakın bölümüne, yan yana çakılan, bıçak şeklinde demirlerden ibaret bir alettir. Berdilerin dilimlenmesine yarar.

Semerci demiri: Boyu yaklaşık bir metredir. El tutulan bölümü vardır, ucu yarıktır. Bu yarık bölüme sıkıştırılan berdiler semerin elle ulaşılamayacak bölümlerine berdilerin ulaşmasını ve semere şekil verilmesini sağlar.
Keçi boynuzu: Boynuzun içine keçe parçaları sokulur. Zeytin yağıyla bu keçeler iyice yağlanır. Semerci semerin deri bölümünü dikerken çuvaldızını bu keçi boynuzuna sokar ve yağlanan çuvaldızın deriyi daha kolay delmesini sağlar.

Avuç demiri: Dikim esnasında kullanılan çuvaldızın semercinin avuç içini yaralamasını engelleyen, sarı bakırdan dökülmüş yassı bir alettir. Terzilerin kullandığı, dikiş dikerken parmaklarına taktıkları yüzüklerin avuç içine takılanıdır.

Semerin yapımında kullanılan malzemeler kısaca böyledir.

Semerin Yapılışı:

Semerin gövdesi telisten dikilir ve mindere benzer. Gövdenin içine semerci tarağından geçirilerek dilimlenmiş berdiler yerleştirilir. Semerin şeklini oluşturan bölgelere berdi dilimlenmeden konur. Sert olması bakımından dilimlenmez. İhtiyaç duyulan yerlere daha sonra “Semerci demiri” ile daha fazla berdi sokulur. Mindere benzeyen bu gövde ortasında ikiye katlanır. Ön cepheden görünüşü “V” şeklindedir. Islatılarak yumuşatılmış teke derisi, oluşturulan bu gövdenin üzerine sicimle dikilir.
Semerin ahşap bir iskeleti vardır. Bu iskelet, yan ağacı, parmak ağacı, ön ve arka kaş ağaçları gibi parçalardan oluşur. Öncelikle parmak ağaçları ıslatılır ve mangal ateşinde ısıtılır. Yumuşayan ağaçlar ortasından otuz derecelik bir açı yapacak şekilde eğilir ve bu şekilde kurumaya bırakılır. Semerin ahşap iskeletinin sağlam olması için, bu kısımda sert ağaç cinsleri kullanılır. Bu ahşap iskelet, deri ile kaplanmış gövdeye üst taraftan oturtulur ve iskeletin yan ağaçlarından semerin gövdesine sicimle sıkıca tutturulur. Daha sonra semer ters yatırılarak iç tarafının keçesi sırımla itina ile dikilerek semer tamamlanır.

Semerin ahşap kullanmadan yapılanına da kürtün (palan) denir. Daha çok eşekler için kullanılır. Kürtünün dilimizde “Eşek kaçtı kürtün düştü” deyiminde yer ettiğini hatırlayalım. Üzerinde deri (teke derisi) kullanılmaz. Bunun yerine kıldan örülmüş kalın çadır bezi dikilir. İçine ise yine semerde olduğu gibi keçe konur. Dikişlerde sırım yerine bal mumlu sicim kullanılır.

Semerin Süslenmesi:

Bu işler için renkli keçeler yuvarlak şekillerde kesilir. Bu parçaların üzerine de mantarı çıkarılmış gazoz kapakları konularak semerin ön kaş tahtasına çakılır. Semerin ön dikişleri, aralara mavi boncuklar sırıma geçirilmek suretiyle dikilirdi. Daha sonraları çıkan parlak kabara çivileri de semerin süsleme işleminde kullanılmıştır.

Semerciler ölçü alırken terziler gibi mazura kullanmazlar. Bunun yerine ya karışlarını ya da berdiye attıkları çentikleri ölçü olarak alırlar. Semeri yapılacak hayvanın vücut ölçüleri böyle belirlenirdi. İyi bir ustanın elinden çıkan semer hayvana kesinlikle zarar vermez, öyle ki hayvanın vücudunu yara yapan semer iyi dikilmemiş sayılır. Mesleğin püf noktası da buradadır. Semerciler kendilerini hayvan terzileri olarak nitelerler. Belki de semercileri günümüzün kaportacılarına benzetebiliriz. Burada semerciler için söylenen bir fıkrayı anlatalım: Semercinin semerlerinden memnun olmayan eşekler semercinin değişmesini isterler. Çünkü sırtlarına konulan semerler onları yara bere içinde bırakmaktadır. Semerci değiştirilir. Yerine gelen semercinin yaptığı semerler de iyi değildir. Onun semerleri hayvanlara daha fazla zarar vermeye başlamıştır. Bu semercinin de değişmesini eşekler hep bir ağızdan istemektedirler. Semerci ustasını yine değiştirirler.Yeni gelen semerci de tüm eşeklere “gelen gideni aratır” dedirtmektedir. Bütün eşekler şikayet edip dururken içlerinden biri diğer eşeklere bir öneride bulunur ve der ki “Eşek kardeşlerim semerci ustalarına beddua edip duracağımıza eşek olmaktan kurtulmayı neden denemiyoruz?!”

Benim babam semerciydi. Okul çıkışlarında kalan zamanımı onun yanında çırak olarak geçirirdim. Dedem 1915’te Çanakkale savaşında şehit düştüğünde babam dört yaşındaymış. Babası olmadığından onu dayısı büyütmüş. Okutmamış ama zamanın en iyi mesleği olan semerci yanına çırak olarak koymuş. “Semerci Şükrü” deyince yaşı ellinin üzerinde olan her Gaziantepli onu tanır.

Yine babamın yanındayım. Berdilerini taraktan geçirip onun yanına bırakıyorum. Babam da bu dilimlenmiş berdileri semerci demiri ile semere tepmeye çalışıyor. Babamın arkadaşlarından birkaçı “Kolay gelsin Şükrü usta’” diyerek geldiler. Biraz babamla şakalaştıktan sonra da bana dönerek “Söyle bakalım, baban çullu mu, semerli mi?” diye sordular. Yaşım küçük, semerin ne olduğunu biliyorum ama çulu bilmiyorum. Semer at ve eşeklerin üzerine konulduğundan insanlara yakıştıramadım. Cevap olarak da “çullu” dedim. Nasıl bir cevap vermişim ki bir kahkaha kopuverdi. Neden sonra misafirler gittiklerinde babam çulun da bir çeşit semer olduğunu söylediğinde kahkahanın sebebini anlamıştım.

Sponsorlu Bağlantılar

“Semercilik Nedir? Semercilik Mesleğinin Özellikleri” için 8 yanıt

arkadaşlar bakın recep tayyip erdoğan yazmış kim inanır
??????????????????????????????????????????????
🙂

sevgili arkadaşlar ben ülkenizi yönetirim bu ülkede semercilik yapmasını istiyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT