Kategoriler
Anne ve Çocuk Soru / Cevap

Annem bana neden bağırıyor sürekli?

Sizden gelen soru:

* Annem bana neden bağırıyor sürekli? *

Cevap:

Annelerin çocuklara bağırması

Annelerin çocuklarına kızdıkları zaman bağırdıkları görülen bir şeydir ancak bu sürekli oluyorsa ve bir alışkanlık halini almış ise tehlikelidir. Annenizin size sürekli bağırmasının birden çok nedeni olabilir. Annenizin istediği gibi bir çocuk olamayabilirsiniz, annenizin sözüne bakmıyor olabilirsiniz, davranışlarınızı anneniz sevmiyor olabilir ve size sürekli bağırarak sizi düzeltmek istiyor olabilir. 

Dediğimiz gibi bunun bir çok nedeni olabilir ancak aşağıda vereceğimiz yazıda bunu detaylıca ele alıyor.

Sponsorlu Bağlantılar

Bağırmayı öğretirsiniz

Ne ekerseniz onu biçersiniz. Aynen sizin kullandığınız kelimeleri kullanarak size bağırdığında kötü hissedersiniz.

Suçluluk psikolojisi

Sular durulunca ona karşı kendinizi kötü hissedersiniz. Telafi için daha sakin olduğu zamanda ekstra şefkatli davranırsınız. Çocuk iki arada gidip gelir. Benim empati kurmakta en zorlandığım davranış biçimi iki uçta gidip gelenlerdir. Bir aşırı sinirli, bir aşırı sevecen. Sinirli olduğunda bunu abarttığını düşünürüm. Canım onu anlamaya çalışmak istemez. İçimden bir ses aldırma ona der. Bunun daha kötüsü diğer uçtur. Sevecen olduğunda sevgisine güvenemem. Sevecen davranışı altında önceki kötü davranışının suçluluk izlerini arar, ona içten içten kızarım. Az sonra yine sinir yapacak diye temkinli yaklaşırım. İşte çocukların da biz onlara bütün gün bağırdıktan sonra sevip okşayıp yatırdığımızda böyle güvensiz hissettiklerini düşünüyorum.

anne bebek

Başta kendi moraliniz bozulur

Bağırırken yüzünüz sert şekillere girer, beden diliniz emredici hareketler yapar. Çocuğunuza gerçekte sinirli olmasanız bile sırf bu hareketler beyninize hoş olmayan sinyaller verir. Moraliniz bozulur ve sorunu kafanızda daha da büyütürsünüz.

Geri adım atmanız zorlaşır

İnsan bağırırken hızlı hareketler yapar, hızlı kararlar verir. Çocuklara karşı sürekli bir evet, bir hayır derseniz işiniz zorlaşır. Ama bu demek değildir ki, çocuğu yanlış ya da eksik anladığınızda bunu ona belirtip tavır değiştirmeyeceksiniz. Şunu fark ettim, Ilgaz kendisini ne kadar iyi ifade ederse etsin, her zaman zihni dil yeteneğinin bir adım ilerisinde. Yani asla kendisini tam olarak ifade edemiyor. Sinirli hareketlerle onu anlamam çok güç. Eskaza çocuğun aslında mantıklı bir şey istediğini, ya da başka bir derdi olduğunu fark etsem bile ona bağırırken bir anda dönmem de zor. Muhtemelen bilinçaltım “ama o da öyle yapmasaydı, ama beni bütün gün deli etti” gibi hafifletici nedenlerle suçluluk duygumu azaltmaya, geri adım attırmamaya çalışacaktır.

Öztanım meselesi

Öztanım ifadesini AYDO’nun yöneticisi Atanur Hanım’dan duymadan önce özgüven derdim. Öztanım daha uygun sanki. Her insanın kafasında kendisi ile ilgili tanımlar varmış. Akıllıyım, yakışıklıyım, söz dinlerim, yemek seçerim, makası seviyorum ama daha tam kesmeyi beceremiyorum gibi şeyler olduğunu tahmin ediyorum. Siz ona bağırıp, niye öyle yapıyorsun, niye böyle yapıyorsun, daha kötüsü şöylesin, böylesin ifadelerini sık kullanmaya başladıysanız, bu ifadeler onun öztanımı ile çelişebilir. Ve eğer bu anlaşmazlıklar 2 yaş döneminde patlak verdiyse yüksek ihtimalle böyle bir durum söz konusudur, çünkü çocuklar genelde 1-1,5 yaşlar arasında birer melektir. Huysuzluklar diş sıkıntılarına verilir, çocuk bebek görülür, insanları eğlendirir ve fazla bir şeye itiraz edemez, henüz “pet” döneminden “people” dönemine geçememiştir(insanın 3p evresi; plant:bitki, pet: evcil hayvan, person:kişi). Aniden kötü biri olduğunu kabul etmek istemez ki emin olun bunu kabul etmesini siz de istemezsiniz. Durum buysa sizi duymazdan gelme eğilimi oluşuyor, buna “pişkinlik” de diyorlar.

Bağırmakla aynı etkiyi yapan başka hareketler, ona küsmek, azarlamak, aşağılar tonda konuşmak, bağırmadan sert bir tonda konuşmak, uzaktan aynı müdaheleyi tekrarlamak. “Ilgaz, Ilgaz gitme, gitme dedim sana, gitme oraya, gitme, oğlum gitme diyorum, hey!” (anlayamıyor musun?) ya da “Ilgaz hadi, giy oğlum, Ilgaaaz giy şunu, giysene oğlum şunu, hadi giy, hadi hadi hadi” (giyemedin şunu). Hatta nasihat vermek de bu sınıfa girebilir.

Anneler neden bağırır?

Özetle, bağırmak işe yaramadığı gibi her zaman işleri daha kötü yapar. Bir ara evde işler iyice zorlaştığında, akşam Ilgaz yattığında boğazımın acıdığını fark eder olmuştum. Özellikle gergin ya da sinirli olduğum dönemlerde bile kimselere sesimi yükseltmezken nasıl olup da kendi çocuğuma boğazım acıyacak kadar yüksek sesle konuşuyor olabilirdim. Bu çocuğa ne zaman bağırmaya başladım ben, neden bağırıyorum diye düşündüm. Şunları fark ettim:

Kontrol kaybı paniği

Henüz daha mantıklı davranış kalıpları oluşmamış arkadaşımız fiziksel olarak bağımsızlığını ilan etmişse anne-baba onun hareketlerini kontrol etmekte zorlanır. Etraf tehlikelerle doludur ve korumak için panik olur insan. Dur dersiniz, yapma dersiniz dinlemezse son noktada bağırırsınız. Ben geriye sarınca Ilgaz’a ilk bağırmalarımın böyle uç noktalarda olduğunu hatırladım. “Duur” gibi. Bağırmalarınız işe yaradıysa bunun hep işe yarayacağını düşünürsünüz ama kısa sürede yararsız hale gelir.

Çıkar çatışması paniği

Çocuk hızla büyürken, anne-baba daha onun bir birey olmasını kabul edemeden o birden birey olduğuna karar verir. Anne zamanında evden çıkmak ister, arkadaşımız kendi seçtiği giysiyi giymek. Bir şekilde anlaştığınızı düşünüp giydirirsiniz, tam kapıdan çıkacakken üstüne su döker, üstelik siz “dur suyla oynama” demişken. Haydi sil baştan. İyi de parka gitmek isteyen o değil miydi? Çıkarlar çatışır. Artık bebeklik dönemindeki tamamen çocuk odaklılık biraz biraz dağılmış, ben kendime zaman ayıramayak mıyım düşünceleri gelip gitmeye başlamıştır. Sözünüzü dinlemesine ihtiyacınız da artmıştır.

Bu çocuk bana mı karşı?

Bazen sanki size kıllık olsun diye sorun çıkardığını düşünebilirsiniz. Ye dersiniz yemez, yeme dersiniz yer. İşin kötüsü gerçekten de size karşı olabilir. Çocuğun kendi rüştünü ispatlama isteği zaten yoğundur. Bir de üstüne sizin ilginizi çekmek isteyeceği bir durum varsa özellikle sorun çıkartıyor da olabilir. İki ayrı kaynaktan çocukların kötü bile olsa anne-baba ilgisini çekmek için sorun çıkardıklarını dinledim. Size sorun çıkardığında siz hem fiziksel, hem zihinsel, hem de duygusal olarak orada onun yanında olurmuşsunuz. Bu ilgi karşısında işiteceği azarı da çocuk bu ödülün bedeli olarak görebilirmiş. Özellikle okul öncesi dönemde çocuklar çok ebeveyn odaklı yaşıyorlar. Bu çok acı ama, örneğin alkolik bir baba varsa, çocuk baba gece geç geldiğinde bilerek sorun çıkartıp dayak yermiş (Psikoloji İstanbul olumlu ebeveynlik becerileri semineri). Yoksa baba onu görmezden gelip yatacak, ama sorun çıkardığında babası onun yanında.

Sesini duyuramama

Ilgaz’la bir konuda anlaşamadıysak ve o ağlıyorsa ona neden istediğini yapamayacağımı anlatmaya çalışıyorum. Bunu çok çok geç fark ettim ama o anda canı bildiğini okumak istiyorsa beni duymamak için daha yüksek tonda ağlıyor. Ben de şapşal şapşal daha yüksek sesle söylemeye çalışıyorum. Böyle karşılıklı artan bir perdede bağırışıyoruz. O en sonunda isyan türü bir ses çıkartıyor, sonra benden de benzer bir tepki çıkıyor. Sonra boğazım acıyor, muhtemelen onunki de. Bir keresinde ona bağırsa da istediğini yapamayacağımı ve bağırarak boş yere boğazını acıttığını söylerken, sesimi duyurmak için boğazımı acıtacak derecede bağırdığımı fark ettim. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Bu arada durum bu ciddiyetteyken onunla göz teması kurmaya çalışmak için etrafında dönüp durmanın, peşinden koşuşturmanın ve fiziksel olarak garip şekillere girmenin de bir yararı yok, daha kötüsü onu tutarak göz teması kurmaya çalışmanın da.

İnsan bağırmanın kaynağını bulursa bağırmadan işlerini halletme konusunda çözüm üretmede de daha başarılı oluyor. Ben niye bağırıyorum diye düşünürken bunları fark ettim. Sizin de boğazını acıtacak kadar sesinizi yükselttiğiniz bir dönem oldu mu? Aklınıza gelen başka bağırma nedenleri var mı, çevrenizi de düşünebilirsiniz.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT