Kategoriler
Soru / Cevap

Bilgisayarın ilk bulan kişi kimdir?

Tarihteki ilk bilgisayar Atanasoff ve Berry tarafından icat edilmiştir.

Sizden gelen soru:

Bilgisayarın ilk bulan kişi kimdir?

Cevap:

Bilgisayarın icadı konusunda çeşitli iddialar mevcuttur ve ilk bilgisayarı kimin icat ettiği konusunda çeşitli iddialar bulunuyor. İlk bilgisayarın günümüzdeki bilgisayarlar ile alakasının olmayışı ve bilgisayar kategorisinde değerlendirilecek ilk cihazın hangisi oluşu kafaları karıştıran en önemli etken. Ancak mahkeme kararı ile ilk bilgisayarını kimin icat ettiği karar bağlanmıştır.

Sponsorlu Bağlantılar

rp_bilgisayarKapak.jpg

İlk Bilgisayarın İcadı

İlk bilgisayarın Atanasoff ve Berry tarafından IOWA Üniversitesinde 1939 ve 1941 yılları arasında yapıldığı mahkeme kararı ile kesinleşmiştir. John Vincent Atanasoff, şu an kullandığımız türde bilgisayarla örtüşecek cihazı icat eden ve bilgisayar devrini başlatan kişidir.

Babası Bulgaristan göçmeni olmasına rağmen Jonh Atanasoff Amerika NewYork doğumludur. Öğrenim yıllarında ki başarısı oldukça göz dolduran Atanasoff liseyi iki yılda bitirdi ve teorik fizikçi olmaya karar verdi. Bu amaçla 1922’de Gainesville’deki Florida Üniversitesi’ne girdi. Atanasoff bir takım sebeplerle üniversite hayatına fizik yerine elektrik mühendisliği programından başladı. Fakat Atanasoff’ un bu başlangıcı yapması, ileride tohumlarını atacağı ilk bilgisayarın gelişimnde ve planlanmasında çok yardımcı olacaktı.

1925 yılında Üniversite’ den mezun olduktan sonra lisansüstü eğitimini Iowa Eyalet Üniversitesi’nde matematik alanında bitirdi. Lisansüstü eğitiminin hemen ardından Üniversitenin ona sunduğu teklifi kabul ederek fizik ve matematik öğretmenliği görevine başladı. Daha sonra Wisconsin Üniversitesi’nde doktora programına kabul edildi ve böylece 1930 yılında Wisconsin Üniversitesi’nden teorik fizik alanında doktora derecesini aldı. Doktora tezinde birçok karmaşık ve zaman alan hesaplama ile uğraşması ve bunları otomatik olarak yapabiliyor olması gerekiyordu. Atanasoff hesaplamalarla uğraşmak yerine bunları kendisi yerine yapabilecek bir Monroe hesap makinesini kullandı. Fakat kullandığı alette o kadar çok kusur bulmuştu ki bu Atanasoff’ un ileride daha iyisini yapması için bir teşvik gibi geldi ve Atanasoff teorik fizik alanında doktorasını tamamladıktan sonra Iowa Eyalet Üniversitesi’ne döndü ve hem daha hızlı hem de daha iyi bir hesap makinesi geliştirmek için çalışmaya başladı.

1931 li yılların başına gelmiş olmasına rağmen halen bu hesap makinesini geliştirme yollarını arıyordu. O sıralarda kendi öğrencilerinden biri olan Clifford Berry ile birlikte çalışarak, ilk elektronik dijital bilgisayarın prototipini yani Atanasoff–Berry Computer (ABC)’ı geliştirdi ve inşa etti. Makinede ki temel fikir, doğrusal denklemleri eş zamanlı çözmek için ikilik tabandaki matematiği ve boolean(doğru-yanlış) mantığı içeriyordu. İlk prototip 1942’de bütünüyle tamamlanmış olacaktı.

Makinenin bir mikro işlemcisi yoktu fakat dijital hesaplamalar için kullanılacak elektronik bir aygıt gibi tasarlanmıştı. 1941’de önemli bir olay gerçekleşti. Atanasoff iş arkadaşı John W. Mauchly’i evine misafir olarak davet etti. Atanasoff’un bilgisayar teknolojisi ile ilgili olan çalışmalarına çok meraklı olan John W. Mauchly bu teklifi memnuniyetle kabul etti. Asıl önemli soru bu ziyaret sırasında Atanasoff ile Mauchly arasında nelerin konuşulduğu ve Mauchly’ nin Atanasoff’tan nelere sızdırdığı. Zira bundan 26 yıl sonra John W. Mauchly ve John P. Eckert ENIAC adında bir bilgisayar geliştirdiler ve bunda Atanasoff’ un icadını kopyaladılar.

İlk bilgisayar olarak kabul gören ENIAC Ekim 1973’te mahkeme kararıyla patentini kanıtlara dayanarak kaybetti. Hukuk John W. Mauchly’nin elektronik sayısal bilgisayarı için gerçek fikrin Atanasoff-Berry Computer (ABC)’dan geldiği kararını verdi. Ayrıca mahkeme ilk bilgisayarın Atanasoff ve Berry tarafından IOWA Üniversitesinde 1939 ve 1941 yılları arasında yapıldığını karara bağladı.

rp_eniac-ilk-bilgisayar.jpg
ENIAC bilgisayar

Bilgisayarın Tarihçesi

Geçmişte ‘bilgisayar’ olarak bilinen birçok aygıt günümüz ölçütlerine göre bu tanımı hak etmemektedirler. Başlangıçta bilgisayar sözcüğü hesaplama sürecini kolaylaştıran nesnelere verilen bir ad konumundaydı. Bu ilk dönemin bilgisayar örnekleri arasında sayı boncuğu (abaküs) ve AntiKitira Makinesi (M.Ö 150-100) sayılabilir. Yüzyıllar sonra, Orta Çağ sonundaki yeni bilimsel keşifler ışığında, Avrupalı mühendisler tarafından geliştirilen bir dizi makinesel hesaplama aygıtlarının ilki ise, Wilhelm Schickard’a (1623) aittir.

Ancak, yazılımlanabilir (veya kurulabilir) olmamaları nedeniyle bu aygıtların hiçbiri günümüz bilgisayar tanımına uymamaktadır. 1801 yılında Joseph Marie Jacquard’ındokuma tezgâhındaki işlemi otomatikleştirmek adına ürettiği delikli kartlar ise bilgisayarların gelişme sürecindeki, kısıtlı da olsa, ilk yazılımlanabilme (kurulabilme) izlerinden sayılır. Kullanıcının sağladığı bu kartlar sayesinde, dokuma tezgâhı kart üzerindeki delikler ile tarif edilen çizime işleyişini uyarlayabiliyordu.

1837 yılında Charles Babbage, adını Analytical Engine (Çözümlemeli veya analitik makine) koyduğu, ilk tam yazılımlanabilir makinesel bilgisayarı kavramsallaştırıp tasarladı. Ancak parasal nedenler ve üzerindeki çalışmalarının sonlanamaması nedeniyle bu makineyi geliştirmedi.

Delikli kartların ilk büyük ölçekli kullanımı ise Herman Hollerith tarafından, 1890 yılında muhasebe işlemlerinde kullanılmak üzere tasarlanan hesap makinesidir. Hollerith’in o dönemde bağlı olduğu işletme ise sonraki yıllarda küresel bilgisayar devine dönüşecek IBM’dir. 19. yüzyılın sonlarına varıldığında, gelecek yıllarda bilişim donanım ve kuramlarının gelişimine büyük katkıda bulunacak uygulayımlar (teknolojiler) ortaya çıkmaya başlamıştılar: delikli kartlar, Boole cebiri, boşluk tüpleri ve teletipaygıtları.

20. yüzyılın ilk yarısında ise, birçok bilimsel gereksinim, gittikçe karmaşıklaşan örneksel (analog) bilgisayarlar ile giderildiler. Ancak günümüz bilgisayarlarının yanılmazlık düzeyinden hâlâ uzaktılar.

1930’lar ve 1940’lar boyunca bilgisayar uygulayımı gelişmeye devam etti, ve sayısal elektronik bilgisayarın ortaya çıkışı ancak elektronik devrelerinin buluşundan (1937) sonra gerçekleşebildi. Bu dönemin önemli çalışmaları arasında aşağıdakiler sayılabilir:

  • Konrad Zuse’nin “Z makineleri”. Z3 (1941) ikili sayı tabanına dayalı işleyip, gerçel sayılar ile işlem yapabilen ilk makinedir. 1998yılında Z3’ün Turing uyumlu olduğu kanıtlanmış ve böylece ilk bilgisayar unvanını edinmiştir.
  • Atanasoff-Berry Bilgisayarı (1941) boşluk tüplerine dayalı olup, ikili sayı tabanının yanı sıra, sığaç tabanlı bellek donanımına sâhipti.
  • İngiliz yapımı Colossus bilgisayarı (1944), kısıtlı yazılımlanabilirliğine (kurulabilirliğine) karşın, binlerce tüp kullanımının yeterince güvenilir bir sonuç verebileceğini göstermiştir. II. Dünya Savaşı’nda Alman silahlı kuvvetlerinin gizli iletişimlerini çözümlemek için kullanılmıştır.
  • Harvard Mark I (1944), kısıtlı kurulabilirliğe sahip bir bilgisayar.
  • ABD Ordusu tarafından geliştirilen ENIAC (1946), onluk sayı tabanına dayalı olup ilk genel kullanım amaçlı elektronik bilgisayar unvanına sahiptir.

ENIAC’ın olumsuz yanlarını saptayan geliştiricileri, daha esnek ve zarif bir çözüm üzerinde çalışıp, artık saklı yazılım mimarisi veya daha çok von Neumann mimarisi olarak tanınan tasarımı önerdiler. Bu tasarımdan ilk olarak John von Neumann (1945) yılında gerçekleştirdiği bir yayında söz etmesinden sonra, bu mimariye dayalı olarak geliştirilen bilgisayarlardan ilki İngiltere’de tamamlandı (SSEM). Aynı mimariye bir yıl sonra kavuşan ENIAC’a ise EDVAC adı verildi.

Günümüz bilgisayarlarının neredeyse tamamının bu mimariye uyumlu duruma gelmesi ile bilgisayar sözcüğünün tanımı olarak da kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu tanıma göre geçmişteki aygıtlar bilgisayar olarak sayılmasalar da, tarihsel bağlamda yine de o biçimde anılmaktadırlar. Her ne kadar1940’lardan bu yana bilgisayar uygulayımı köklü değişiklikler geçirmiş olsa da, çoğunluğu von Neumann mimarisine sadık kalmıştır.

Boşluk tüpüne dayalı bilgisayarlar 1950’ler boyunca kullanımda kaldıktan sonra, 1960’larda daha hızlı ve ucuz olan geçirgeç (transistör) tabanlı bilgisayarlar yaygınlık kazandı. Bu etkenlerin sonucunda bilgisayarların daha önce görülmemiş bir düzeyde toplu üretimine geçirildi. 1970’lere varıldığında tümleşik devre uygulayımı ve Intel 4004 gibi mikroişlemcilerin geliştirilmesi sayesinde bir kez daha büyük bir başarım ve güvenilirlik artışının yanı sıra, maliyet düşüşü de yaşandı. 1980’lerde artık bilgisayarlar, çamaşır makinesi gibi günlük hayat kullanımındaki birçok makinesel aygıtın denetleyici donanımlarındaki yerlerini almaya başlamışlardı. Yine aynı dönemde, kişisel bilgisayarlar yaygınlık kazanıyorlardı. Son olarak1990’lardaki Internet’in gelişimi ile de bilgisayarlar televizyon ve telefon gibi alışılmış birer aygıt hâline gelmişlerdir.

Von Neumann mimarisine göre bilgisayarlar başlıca dört bileşenden oluşurlar bilgisayarda aritmetik mantık vardır.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT