Kategoriler
Soru / Cevap

Elektriği Kim Buldu? Elektrik İcadı

Elektriğin İcadı

Elektrik insan yaşamının vazgeçilmezi haline geldiği günümüzde şunu anlıyoruz teknoloji bir yandan büyük ilerlemeler sağlarken bir yandanda bağlayıcı bir hal almaktadır. Öyle bir noktaya gelmişizki elektriksiz bir yaşam düşünülmez hale gelmiştir. Nedeni şu anda var olan tüm teknolojik cihazların elektriksiz bir ortamda hiçbir işe yaramayacakları gerçeğidir. Bu nedenle elektrik hakkında bilgiler vereceğiz.

Sponsorlu Bağlantılar

Elektrik, durağan ya da devingen yüklü parçacıkların yol açtığı fiziksel olgudur. Elektrik yükü, maddenin ana niteliklerinden biridir ve temel parçacıklardan kaynaklanır. Elektrik olgusunda rol oynayan temel parçacık yükü, negatif işaretli olan elektrondur. Elektriksel olgular çok sayıda elektronun bir yerde birikmesiyle ya da bir yerden başka yere hareket etmesiyle ortaya çıkar. Elektrik olgusunda rol oynayan diğer parçacık yükü, pozitif işaretli olan protondur.

Elektrik yüklü cisimler mıknatıs gibidir: negatif ve pozitif yüklü cisimler birbirini çeker, ama aynı elektrikle yüklü olan iki cins birbirini iter.

Elektrik insanoğluna, son derece kullanışlı bir enerji çeşidi sağlamıştır. Isınma, aydınlanma, haberleşme gibi amaçlarla, ayrıca makinelerde ve elektronik alanında büyük ölçüde elektrikten yararlanılmaktadır.

Elektriğin Tarihi

Eski Yunanlılar, kehribarın bir kürk parçasına sürtülmesi sonucunda kuştüyü gibi hafif cisimleri çekme özelliği kazandığını gözlemlemişlerdi. Elektriği ilk olarak ciddi anlamda inceleyen bilim adamı William Gilbert, 16. yüzyılın sonlarında, statik elektrikle magnetizma arasındaki ilişki üzerinde araştırmalar yaptı. Elektrik yüklerinin eksi ve artı olarak belirlenip adlandırılmasına da gerçekleştirdi. 1767;de Joseph Priestley, elektrik yüklerinin birbirlerini, aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak çektiklerini buldu.

19. yüzyılın başında Alessandro Volta, elektrik pilini icat etti. Davy, 1808;de elektrik akımı taşıyan iki kömür elektrotu birbirinden ayırarak bir ark oluşturmayı başardı. Ve böylece elektriğin ışık ya da ısı enerjisine dönüşebileceğini gösterdi. 1820;de Hans Christian Orsted, içinden elektrik akımı geçen bir iletkenin yakınındaki bir mıknatıs iğnesinin saptığını gözlemleyerek, elektrik akımının iletken çevresinde bir magnetik alan oluşturduğu sonucuna vardı.

Elektriğin laboratuar duvarlarını aşıp sanayideki ve günlük yaşamdaki yerini alması süreci 19. yüzyılın ikinci yarısında başladı. Zénobe-Théopline Gramme, elektrik enerjisinin havai hatlar aracılığıyla etkin bir biçimde iletilebileceğini gösterdi. A. Edison;ın 1881;de ilk elektrik üretim merkeziyle dağıtım şebekesini New York’ta kurması ,elektrik enerjisinin evlerde ve sanayide yaygın olarak kullanılmasının başlangıcı oldu .

Elektronun bulunması, diyotun ve triyot lambanın icadı, elektroniğin ayrı bir bilim dalı olarak gelişmesinin başlangıcı oldu.

Gerçekten ilginç bir konu ve merak kaynağı olan elektrik, aslı bilinmeksizin binlerce yıl insanı meşgul etmiştir Bugün bile elektriğin tam anlamıyla ne olduğunu kesinkes biliyoruz sayılamaz

Günümüzde kesinlikle bilinen, maddenin elektrikle yüklü çok küçük zerrecikleri ihtiva ettiğidir Bu çıkış noktasından şekillenen kurama (teoriye) göre, elektrik, elektronların ya da elektrik yükü taşıyan öteki zerreciklerin hareketli bir akışıdır

“Elektrik” deyimi, Yunanca “elektron”dan gelmektedirBunun anlamını mı merak ediyorsunuz ? Yunanca “elektron” kelimesi, bildiğimiz “amber” karşılığıdır Açıklamadan da anlaşılacağı gibi, İsa”dan 600 yıl önce, Yunanlılar bir yere devamlı olarak sürtüştürülen, böylece kızan amberin ,mantar ve kağıt parçaları türünden hafif maddeleri çekebilme yeteneğini biliyorlardıBuna rağmen,1672 yılına kadar bu konuda kayda değer bir gelişme olduğu söylenemez 1672 yılında, Otto von Guericke adında bir adam,elini hızla dönen bir sülfür (kükürt) kürenin karşısına tutarak, daha güçlü elektrik üretti

1729 yılında ise, Stephen Gray,bazı maddelerin (örneğin metaller) bir yerden başka bir yere elektrik ilettiklerini keşfetti Bu tür maddeler “kondüktör-iletken” diye tanımlandılar Cam,kükürt,amber,balmumu gibi diğer bazı maddelerde elektriği taşımıyor,bir yerden bir yere iletmiyorlardıBunlara genel olarak “yalıtkan” adı verildi

Aynı doğrultuda son derece önemli bir başka adım, 1733 yılında du Fay adında bir Fransızın negatif ve pozitif elektrik yüklerini bulması olmuştur Du Fay, negatif ve pozitif şarjların (elektrik yüklerinin),iki ayrı tür elektrik olduğunu sanmıştı

Gene de, elektriğin gerçeğe en yakın tanımlamasını yapan Benjamin Franklin”dir Benjamin Franklin”in fikrine göre, tabiattaki bütün maddelerin bünyesinde “elektriksel bir akış” vardı Belirli iki madde arasındaki sürtünme, bu akıştan bir kısmının, miktar bakımından fazlalık meydana getirecek şekilde öteki maddeye geçmesine sebep oluyordu Bugün, bu akışın negatif yüklü elektronlardan oluştuğunu söyleyebiliyoruz

Elektrik konusunda en önemli gelişmelerin, 1800 yılında Alessandro Volta tarafından ilk pilin (bataryanın ) keşfiyle başladığı tartışma kabul etmeyen bir gerçektirSöz konusu batarya, ilk devamlı ve güvenilir elektrik kaynağı olmak niteliğiyle, öteki buluşlar ve uygulamalar yolunda dünyaya kılavuzluk etmiştir.

Elektrik Akımı
Yüklü temel parçacıklar (- yüklü elektronlar ve + yüklü protonlar), iyonlar (bir ya da daha çok elektron yitirmiş ya da kazanmış atomlar) ve delikler (artı yüklü parçacık olarak düşünülebilen elektron eksikliği) gibi elektrik yükü taşıyıcılarının devinimlerinin ortak adı. Elektrik yükünün elektronlarca taşındığı bir tel içinde ki akım , birim zamanda telin herhangi bir noktasından geçen yük miktarının ölçüsüdür.

Elektrik Devresi
Elektrik akımının iletilmesini sağlayan, iletken ya da iletkenler zinciri ve öğeler dizisidir. Bir elektrik devresinde, akımı oluşturan yüklü parçacıklara enerji veren pil ya da üreteç türü bir aygıt ile lambalar; elektrik motoru ya da elektronik bilgisayar gibi akım kullanan aygıtlar ve bağlantı telleri ya da iletim hatları bulunur. Öğeler birbiri ardına (seri) ya da yan yana (paralel) bağılıdır
Ülkemizde yerleşim alanları üstünden geçen ve zaman zaman evlerin çok yakınlarına kadar gelen yüksek gerilim hatları başka bir tehlike kaynağıdır. Bu gibi yerlerde televizyon antenlerin düzeltilmesi için dama çıkılması başlı başına ayrı bir tehlikedir. Çocukların uçurtmalarını almak için bir sopayla tellere dokunmaya kalkışmaları ölümle sonuçlanan kazalara yol açmaktadır. Bu hatlara 20 m. den daha yakına gelmek son derece tehlikelidir.

Elektrik Birimleri
Bir elektrik hattında, iletkenlerden bir tanesi ötekine oranla daha çok elektrik yüklüdür: aradaki fark, volt olarak ölçülen gerilimi meydana getirir. Akımın Amper olarak ölçülen şiddeti, hattın belirli bir noktasından geçen elektron sayısıdır. Güç, duruma göre üretilen veya tüketilen bir çeşit enerji miktarıdır. Watt olarak ifade edilen bu güç, şiddetle gerilimin çarpımından elde edilir.

İletkenlik özellikleri nedeniyle elektrik akımını bir yerden başka bir yere taşımaya elverişli olan maddelerdir. Bunlar hemen her zaman, kablolar ya da teller şeklinde kullanılır. En iyi elektrik iletkeni gümüştür; ancak parasal nedenlerden ötürü neredeyse her zaman bakırdan yararlanılır.

Elektrik Üreteci
Buhar türbini, hidrolik türbin ya da içten yanmalı bir motor tarafından üretilen Mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren makinelerin ortak adıdır.

Elektrik Yükü
Elektrik akımlarında akan ya da metal olmayan iki farklı cismin birbirine sürtülmesi durumunda cisimlerin yüzeyinde biriken elektrik miktarıdır.

Elektrik Motoru
Elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştüren makinedir.Bu dönüşümün tersini gerçekleştiren, bir başka deyişle mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren makineler ise elektrik üreteci olarak anılır.

Elektrik Dağıtımı
Elektrik enerjisinin büyük üstünlüğü, bir kablo şebekesiyle yüksek geriliminde taşınabilme ve dağıtılma kolaylığıdır, çünkü gerilim ne kadar yüksek olursa elektrik en az kayıp o kadar uzağa taşınabilir. Bugünkü yüksek gerilim hatları 765000 volta ulaşır. akım, abonelere dağıtılmadan önce, onu alçak gerilimli (110 ve 220 volt) akıma dönüştürecek transformatörlerden geçirilir. Saate, Güne veya mevsime göre, enerjisi fazla olan şebeke, enerjisi az olanı besleyebilsin diye, çeşitli bölgelerin elektrik şebekeleri birbirine bağlanır. Günümüzde, doğal enerji kaynakları kıt olan ülkelerde nükleer elektrik santralleri yapma eğilimi vardır. Ama bunlar da ciddi tehlikeler doğurmaktadır. Bu yüzden şimdi güneş enerjisinden yararlanmak için projeler yapılmaktadır.

Elektrik Üretimi

  • Termik santraller
  • Hidroelektrik santralleri
  • Nükleer santraller
  • Rüzgar santralleri
  • Voltaik paneller
  • Doğalgaz santralleri
  • Jeotermik santraller
  • Güneş Enerjisi
Sponsorlu Bağlantılar

“Elektriği Kim Buldu? Elektrik İcadı” için bir yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT