Kategoriler
Soru / Cevap

İnce bağırsakta gerçekleşen sindirim olayını açıklayınız?

Sizden gelen soru:

* İnce bağırsakta gerçekleşen sindirim olayını açıklayınız? *

Cevap:

İnce Bağırsakta Sindirim

İnce bağırsakta hem kimyasal hemde fiziksel sindirim yapılmaktadır. Sindirim en önemli kısmı ince bağırsakta gerçekleşmektedir. Peki ince bağırsakta sindirim nasıl gerçekleşmektedir, hangi besinler ince bağırsakta sindirilmektedir? İşte cevaplar…

Sponsorlu Bağlantılar

İnce bağırsakta besinlerin emilimleri gerçekleşir. Yağların ilk kimyasal sindirimi yapılır. İnce bağırsağa gelen safra vepankreas öz suyu ile yağların, karbonhidratların ve proteinlerin sindirimi tamamlanır. Besinler ince bağırsakta en küçük moleküllerine kadar parçalanır. Bu moleküllerin ince bağırsaktan kan damarlarına geçmesine emilim adı verilir. İnce bağırsak, sindirim sistemimizde besinlerin en çok sindirildiği yerdir. Burada hem fiziksel hem de kimyasal sindirim vardır. Bütün besinlerin kimyasal sindirimi burada biter.

Sindirim kanalının mide ile kalın bağırsak arasındaki kısmıdır. 5 yaşından büyük insanlarda boyu 5-6 m arasındadır. Üç kısma ayrılır: duodenum , jejunum ve ileum . Mideden gıdalar duodenuma pilor veya pilorik sfinkter diye adlandırılan bir kas ile girerler. Daha sonra ince bağırsak boyunca peristaltizm olarak adlandırılan kas kasılmaları ile hareket eder.Yağların kimyasal sindirimi burada başlar.İnce bağırsağa gelen safra ve pankreas özsuyu ile yağların karbonhidratların ve proteinlerin sindirimi tamamlanır.Besinler ince bağırsakta en küçük moleküllerine kadar parçalanır.Bu moleküllerin ince bağırsaktan kan damarlarına geçmesine emilim adı verilir.İnce bağırsak sindirim sisteminin en uzun bölümüdür.

İnce bağırsak

Sindirimin İnce Bağırsaktaki Bölümü

Besin bileşenlerinin emilebilen moleküllere yıkımı ve sindirilmemiş artıkların kalınbağırsağa aktarılması, ince bağırsakların görevidir. Kalınbağırsağa ulaşan besinlerdeki sıvının büyük bir kısmı emilmiştir. Bu bölümde çok önemli mikroorganizmalar vardır. Burada yer alan bakteriler ile ilgili daha detaylı bilgileri, “Bağırsak florası” bölümünde bulabilirsiniz.

Karın boşluğunun sağ alt kısmında yer alan ve 7 metre uzunluğundaki ince bağırsağın son kısmı olan ileum’dan sonra kalınbağırsak başlar. Akışkan püre kıvamındaki bağırsak içeriğinin incebağırsaktan kolona aktarımı kaslardan oluşturulmuş bir kapak vasıtası ile gerçekleşir. Buradaki kontrol vejetatif refleks mekanizmaları ile düzenlenmiştir. Bağırsaklar daha ayrıntılı olarak incelendiğinde bu bölümdeki sinirsel donanımın çok yoğun olduğu görülür. Buradaki faaliyetler, vejetatif sinir sisteminin yanı sıra kranial sinirlerden  (kafa çiftleri ) biri olan vagus siniri tarafından kontrol edilmektedir. Bunun yanı sıra bağırsakların kendine ait olan ve “Enterik Sistem” olarak adlandırılan bir sinir ağı vardır.

Normal koşullarda bu ileoçekal kapak yalnızca kalınbağırsağa doğru tek yönlü olacak şekilde geçirgendir. Açılma noktası körbağırsağın (apendiks) biraz üstündedir. Körbağırsak, lenfatik organ olarak bağışıklık sisteminin önemli bir parçasını oluşturur. Bağırsağın apendiks bölümünde yer alan bu lenfatik sistem çok önemlidir. Bu açıdan bakıldığında apendiks gereksiz bir organ değildir.

Bu bölgede gerçekleştirilen gereksiz ameliyatlar, bozucu alan olarak karşımıza çıkarlar. Bu diğer bir tanımlama ile, batındaki dengenin bozulması anlamına gelir. Tabiî ki burada sözünü ettiğimiz konu, akut bir apandisit tablosu değildir. Ancak yapılan çalışmalar göstermiştir ki, apendiks ameliyatlarının büyük bir kısmına aslında gerek yoktur. Böylelikle buradaki ortamın bozulması, gerekli bağışıklık reaksiyonlarını da etkilemiş olur.

Kalınbağırsak, sindirilmeyen besin artıklarına ait atılım işleminin gerçekleştiği bölümdür. İncebağırsağın aksine kalınbağırsak, bağırsak simbiyontlarınca istila edilmiştir. Burada sözü edilen bağırsak florasıdır. Çok sayıda bağırsak mikrobu, bağırsak püresinin dışkıya dönüşmesini sağlar. Kalınbağırsaklarda yer alan bu mikroorganizmaların yaşamsal önemi vardır. Bu mikroorganizmaların sayısı ve birbirleri ile olan oransal değerleri muhakkak korunmalıdır. Üstünkörü verilen antibiyotikler, kortizon ve ağrı kesiciler bağırsak florasının baş düşmanıdırlar.

Bağırsak florasının içinde aynı zamanda Candida albicans, Koli bakterileri (Escherichia coli), Streptokoklar, Pseudomonaslar ve Bakteroidesler vardır ki, bunlar fizyolojik ortamlarda zararsızdırlar; ancak disbiyotik şartlarda gücü ele geçirince, patojen hale geçmek suretiyle zararlı olabilecek kapasiteye sahiptirler. (örn. Escherichia coli’nin idrar yollarında enfeksiyon oluşturması). Bu nedenle, bunların birbiriyle olan oransal değerleri korunmalıdır. İnsanların kalınbağırsağında bulunan en önemli simbiyontlar, Lactobacillus bifidus ve acidophilicus’tur ki, bunlar da tüm diğerleri gibi anaerobdurlar. Yani metabolizmaları için oksijensiz bir ortam gereklidir. Görevleri karbonhidratları parçalayarak laktik asit üretmek ve kendi zayıf asidik ortamlarını yaratmaktır.

Eğer besinler karbonhidratlardan zengin ise (vejetaryen beslenme) bağırsak ortamı sağlam kalır ve floradaki mikroorganizmalar kendi sayılarını sabit tutar. Bağırsak mukozası, bağırsağa özgü bağışıklık ve lenf sisteminin koruyucu örtüsüdür. Bunun yanı sıra bağırsak simbiyontları da, vücudun savunma mekanizmasının taşıyıcı faktörleridir ve organizmanın görev dengesinin sağlanmasında stratejik bir rol oynarlar (homeostaz).

Dr. Hüseyin NAZLIKUL

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT