Kategoriler
Soru / Cevap

Nesli Tükenmekte Olan Bitkiler ve Doğal Ortamları Nasıldır?

Sizden gelen soru:

* Nesli tükenmekte olan bitkiler. Durumları doğal ortamları nelerdir? *

Sponsorlu Bağlantılar

Cevap:

Venüs sinekkapanı

Bu bitki et yemesiyle ünlüdür. Karıncalar ve sinekler bu bitkinin kapanına sıkışırlar. Ama bu ilginç bitkinin de nesli tükenmek üzere.

Sinekkapan bitkisi (Dionaea muscipula), “Venüs Sinek Kapanı” adıyla da anılan, ABD’nin güneydoğusundaki turbalıklarda yetişen böcekçil bitkidir.

Venüs sinekkapanı

Sinekkapanın rozet biçiminde yayılmış 4 ile 8 yaprağı ve şemsiyemsi beyaz çiçeklerle son bulan bir sapı vardır. Her yaprağın ayası uca doğru ip gibi uzar; bunun iki yanında bir menteşenin iki kanadı gibi bakışımlı ve yassı iki lop bulunur. Lopların kenarları kıllarla çevrilidir. Üst yüzlerinin ortasına doğru en küçük temasa bile duyarlı, üç sert kıl bulunur; bir böcek bu kıllardan birine bir kez dokunursa kapan kapanmaz. Bir kıla dokunduktan sonra baska bir kıla, veya 20 saniye içinde tekrar aynı kıla dokunursa kapan menteşemsi iki kanadı harekete geçerek üst üste gelir ve kenardaki kıllar birbirine girerek hayvanı içeriye hapseder. Bunun amacı yanlıs alarmları önlemektir. Tuzagin disleri aralık kalacak sekilde kapanır. Büyük böceklerin kaçısı engellenirken, küçüklerin kaçmasına izin verilir. Bu aslında bitkinin yararınadır çünkü bir kapan yalnızca 3 kez tuzak kurabilir ve bu yüzden büyük avlar beklemek daha mantıklıdır. Yaprağın üzerinde bulunan çok sayıda küçük salgı bezi, proteolitik, asitli bir özsu salgılar ve bu sıvı, böceği öldürerek yumuşak kısımlarını eritir, bitki bu erime ürününü soğurur ve tuzak birkac hafta sonra tekrar açılır. Kuruyan kapanların bitkiye zarar vermemesi icin kesilir. Her kapanın sadece bir kerelik ömrü yoktur. Yagmur suyundan etkilenmezler. Yanlışlıkla kapanan kapanlar yaklaşık yarım saatte açılır. Bitkinin üzerinde geliştiği turbalı toprakların azot eksikliğini gidermek üzere bu şekilde elde edilen azotlu besinleri kullandığı sanılmaktadır, ama bu kesin bir olgu değildir.

Rafflesia çiçeği

Bu çiçek dünyanın en büyük çiçeklerinden birisidir. Kokusu hoş olmadığı için bu çiçeğe “et çiçeği” denir.

Rafflesia çiçeği

Rafflesia, dünyanın en büyük çiçeğine sahip bitki cinsi. 1818 yılında Joseph Arnold tarafından Endonezya Yağmur Ormanlarında bulunmuştur. Ömrü yalnızca 2 haftadır. Dünyada sadece Endonezya’nın Sumatra ve Borneo adaları ve Tayland’daki Khao Sok Milli Parkı’nda görülen Rafflesia , bir hafta içinde çiçek açıp ikinci haftada da ölüyor. Genişliği 1 metreye kadar büyüyebilen Rafflesia’nın ağırlığı ise 11 kilograma kadar ulaşabiliyor.

Titan arum

Bu çiçek dünyanın en büyük çiçeği değildir ancak rafflesia gibi kötü kokar bu nedenle bu bitkiye “ceset çiçeği” denir.Kötü kokulu olması nedeniyle Leş çiçeği de denir.

Titan arum

Boyunun 3 metreye çapınınsa 1 metrenin üzerine çıkabildiğini bilmeniz gerekiyor. Yani taşıması oldukça güç olacak. Ayrıca kokusununda leş gibi olduğu söyleniyor. O yüzden ceset çiçeğide deniyor. Endonezya’da Sumatra bölgesinde yağmur ormanlarında görülüyor.

Yarasa çiçeği

Yarasa çiçeği çok ender rastlan güzel bir bitki türüdür.Dünyada bu çiçeğe rastlamak çok nadir görülen bir olaydır. Malezya da tropikal alanlarda yetişmektedir. Bu çiçek siyah ve beyaz renklerden meydana gelmektedir. Şekli yarasayı andırmaktadır ve sürekli sıcak yerde olması gereklidir. Bu bitkinin çiçek boyları 25-30 cm ve kendi uzunluğu ise 1 metreyi bulmaktadır. Nemli ortamları seven bir bitkidir. Çok nadir yetiştirilmekte olduğu için nesli tehlike altındadır.

Yarasa çiçeği

Yeşim bitkisi (Green jade)

Bu da pek nadir rastlanan bir çiçek türüdür. Çiçeğin yaprakları mavi-yeşil renktedir ve ortası koyu mordur.

Yeşim bitkisi ya da ağacı (Crassula), Crassulaceae familyası içinde sınıflanan bir bitki cinsidir.

Dünyanın birçok yerinde doğal olarak bulunurlar, kültür varyeteleri özellikle Güney Afrika’da bulunurlar.

yeşim bitkisi (green jade)

Bu bitkilerin yaprakları ya da gövdeleri çoğaltma amacıyla kullanılır. Kültüre edilmiş formlardan bazıları soğuğa daha dayanıklı olsalar da, çok büyük sıcaklık farklılıkları yeşilliklerini kaybetmelerine ve ölmelerine neden olur.

Baobab ağacı

Bu ağaç gittikçe daha çok tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

Baobab (Adansonia), ebegümecigiller (Malvaceae) familyasının Adansonia cinsinden Afrika ve Asya’nın tropikal bölgelerinde yetişen, yapraklarını döken ağaç türlerinin ortak adı.

Baobab ağacı

Boyları 18 m’yi bulabilir. Gövde çevresi 30 m’yi, çapı 9 m’yi bulur. Bu yumuşak ve süngerimsi dev gövde, bir su deposu görevi yapar ve oran olarak yapraklar ile dallara göre çok büyük olduğu izlemini verir. Ağaç, dalların uçlarını aşağıya doğru sarkmasıyla bir kubbe biçimini alır.

Kabuğundan ve yapraklarından “adasonina” adı verilen ateş düşürücü madde elde edilen baobabın odunundan kâğıt yapılır. Portakal büyüklüğünde, yumurta biçiminde olan meyvesinin ekşi etli bölümü, şeker ekilerek yenir.

Maymun çıkmazı ağacı

Şili de yetişen bu ağaç bir fosil kadar yaşlıdır. Ancak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan ağaçlardan birisidir.

Şili arokaryası (Araucaria araucana), arokaryagiller (Araucariaceae) familyasından bir ağaç türü.

Bugünkü arokarya ağacının akrabası olan bulunmuş fosiller 50 milyon yaşındadır. Dolayısıyla dünyanın en eski ağaç familyalarından birinin üyesidir. Şili arokaryası Avrupa’da, biyolog ve tıp adamı Archibal Menzies sayesinde ilk kez 1795 yılında tanındı. Halk arasında daha çok, ingilizce bir tabir olan Monkey puzzle tree (Maymun çıkmazı ağacı) olarak anılır. Bu isim, 1800 yıllarında bir İngilizin “bu ağaç, çıkmaya çalışan maymun için bulmaca gibi karışık” yorumundan kaynaklanmıştır. Alternatif olarak bölgenin yerlileri olan Mapucheler, kendi dillerinde Pehuen ismini kabul etmişlerdir.

Maymun çıkmazı ağacı

Şili arokaryaları, yumurta şeklinden koni şekline kadar çeşitli formlarda taç oluştururlar. Bütün kolları gevşektir. Yaklaşık 100 yıl sonra aşağıdaki dallarını atar ve gövde alttan görülür vaziyete gelir. Yaşlı ağaçların sadece en üst kısmında dalları kalır. Bu durumda gövde düz ve silindir formundadır. Gövdenin bu düzgünlüğü ve uzunluğu yüzünden kereste olarak faydalanmak amacıyla kesilir. Bu kesimler artık Şili’de tehdit boyutlarındadır. Günümüzde ender bir ağaçtürü olarak kırmızı listede bulunan arokaryanın uluslararası ticareti yasaktır.

Koyu gri kabuğu, ağacı lavlardan ve volkanik patlamaların getirdiği zararlardan korur. Ayrıca, derinlere inen çok sayıda kök oluşturur.

Arokarya, çok fazla sert ve pul görünümlü yapraklarla bezelidir. Yapraklar 3-4 cm uzunlukta ve genişlikte üçgen şeklindedir, keskindir ve uç noktalarında sivri kahverengi dikenle sona ererler. Yaprak kenarları sarıya çalar. Yapraklar dallarda spiral oluşturacak şekilde dağılır.

Şili arokaryası çok yavaş büyür. Yıllık büyüme ender olarak 30 cm.den fazla olur. Çok ileri yaşlara kadar yaşarlar, 1300 hatta 2000 yıllık örneklere bile rastlanmıştır. Ancak kereste olarak genelde 500 yıllık yaşlı ağaçlar kullanılmıştır.

Arokarya ağacının anavatanı And Dağları’nın Şili ve Arjantin’deki kesimleridir. Yüksekliği 50 m.yi bulur. Avrupa kıtasında ise kuzeybatı kesimlerinin ılıman çevrelerinde bulunur ve bunların yüksekliği de 30 m.yi bulabilr. Bununla birlikte İngiltere ve Avrupa’nın diğer ılıman bölgelerinde arokaryalar egzotik görünümlerinden ötürü park ve bahçelere dikilerek yetiştirilir. Dünyanın diğer iklimi uygun bölgelerinde de durum aynıdır.

Canavar ağacı (Juhyo)

Bu oldukça garip şekilli ağaçlar, Juhyo (canavar ağaçlar) ve karanlıkta bekleyen, vahşi doğada sert kış koşulları altında, olağanüstü bulunmaktadırlar.Bu ağaçlarından almıştır Zao dağlarıdır. Bu ağaçlar, Japon kar kadını Yuki Onna’nın ruhu soyu tükenmiş olarak kabul. Bu ağaçlar, Juhyo veya canavar ağaçlar olarak anılacaktır.

Her kış mevsimi geldiğinde, bulunan Dağı Zao Yagamata tüm ağaçlar, insanlar hayretle dondurarak farklı bir dönüşüm geçirmek. Bu olağanüstü ağaçları, iğne yapraklı ağaçlar oldukça zarif görünümlü, dayanılmaz bir şekilde soğuk Sibirya rüzgarları ile, garip görünümlü bir şey canavarlar, dönüşürken bir dönüşürler.Bu ilginç ağaçların içine kar ve buz iri yarı canavar benzeri kitleler, elde edilen bir kar ve buz, bir kış kokteyl ile karıştırma.

Juhyo (canavar ağaçlar)

 

Kar ve buz, birçok durumda, bu muhteşem görünümlü ağaçlar, garip şekiller bürünmüş ve dönüşüm, bu canavarlar gibi yapısal bozuklukları belirmeye başlar, bütün bu genellikle kapsar bir şekilde bu zarif kozalaklı ağaçlar Bu kokteyli. Bu dönüşüm yakın göre, gelmektedir.Japonlara neredeyse imkansız hale tanımak için bu ağacın harcandı sonra, Japonya’da ağaç sık bir ruhsal yapıya sahiptir. Bu şekilde birçok Şinto tapınağı, kami veya ruh sahip olduğu söyleniyor. Ruhun bu çeşitlerden biri, ruhuna ve bu ruhun kesinlikle kötü şans getirdiğine inanılır bir Kodama kesme ağaçlar vardır. Bu nedenle, bu mübarek ağaç, bir halat ile işaretlenmiştir.

Eğer ağaçları kavuşabilirlerse 1000 yıllık yaşam beklentisi ve geceleri çok tehlikeli, bu ağaçların olabileceklerine canlanacağına inandırıcı, Japonya’da bulmak, hem de ruh, bu iyi niyetli ruhlar, tehlikeli veya nötr olabilirler.Kırsal alanlarda bir sürü. Geceleri ağaç, bu tehlikeli ve korkunç yaratıklar, çok dikkatli Dağı Zao tepelerinde bulunan Yagamata kuzey kısımlarında, kendi öğütlenir.Juhyo ve ağaçlar onları rahatsız etmemek kesmek için Ormancılar. Aslında Zao dağ yanı sıra diğer birçok dağ, volkanik bir dağ gibiler.

Bois Dentelle ağacı

Bu güzel ve şirin ağaç çok az sayıda vardır. Dünyada bu ağaçtan sadece iki tane kalmıştır.

Bois Dentelle ağacı

Yüksek zirvelerde yetişen bir ağaç türüdür. Ağaç olarak görünse de bahar zamanı yaprakları arasından muhteşem çiçekler açmaktadır. Dantele benzeyen çiçekler arasından püsküllü tomurcuklar çıkarmaktadır. Meyveleri turşu yapımında kullanılmaktadır. Bu türün hiçbir ticari geliri olmadığı için kimseler yetiştirme ihtiyacı duymayıp neslinin tükenmesine sebep olmuşlardır. Hindistan hükümeti sivil toplum kuruluşları bütün çabaları ile koruma altına almış ve neslinin tükenmemesi için uğraşlar vermektedirler. Umarız bu bitki türüde yok olmaz. Dünya üzerinde sadece bir kaç tane kaldıkları söylenmektedir.

Likya orkidesi (Ophrys Iycia)

Likya orkidesi (Ophrys Iycia)

Akdeniz Bölgesi’nin Amanos Dağları, Mersin ve Gülnar bölgelerinde yetişen orkidelerin nesli tehlike altında. Dünya genelinde sadece bu çevrede yetişen bitki, salep yapımında kullanmak için doğadan toplanıyor. Bugün sadece 200 tane kalan orkideler, Doğa Derneği’nin başlattığı proje sayesinde koruma altına alınmış durumda.

Sponsorlu Bağlantılar

“Nesli Tükenmekte Olan Bitkiler ve Doğal Ortamları Nasıldır?” için 4 yanıt

xarıbülbülün adini likya orkidesi adiynan deyisifler bunnar firildaxdi e

çok güzel olmuş bu site sayesinde sosyal projesini yapabilicem

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT