Kategoriler
Soru / Cevap

Öğretmenler Günü Nasıl ve Ne Zaman Ortaya Çıkmıştır?

Öğretmenler Gününün Ortaya Çıkışı

Her yıl 24 kasım’ı öğretmenler günü olarak kutlarız. Peki neden öğretmenler günü derseniz;

Sponsorlu Bağlantılar

öğretme işi toplumuzda sıradan işlemlerden ayrılarak kutsal bir iş olarak görülür. Okuma yazma gibi basit işlemlerde bu alana girer. Bir insan okuma ve yazma gibi işlemler sayesinde dünyada meydana gelen gelişmeleri daha kolay takip edebilir. Bu nedenle öğretme işi öğrenmeyide sağlar. Bütün mesleklerin yetiştiricisi olan öğretmenlik mesleğinin kutsallığını her zaman saygı ile hatırlıyoruz. Öğretmenlerimizi sadece 24 Kasım günlerinde değil her zaman hatırlamalıyız.  

Öğretmenler Günü’nün neden 24 Kasım’da kutlandığını biliyor musunuz? 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesi kabul edildi. Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur yazar sayısının artırılması konusunda çalışmalar başlatıldı. 24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri’nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın… herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir. Millet Mektepleri’nin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 12 Eylül Darbesi’ni yapanlarca kararlaştırılması üzerine 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor. Oysa dünyada Öğretmenler Günü 5 Ekim tarihinde kutlanıyor.

Tabi burada gözlerden kaçan bir diğer konu da, Arap alfabesinin yerine Latin harflerinin kabul edilmesiyle birlikte bir anda binlerce kişinin okur yazar olarak kabul edilmemesi olmuştu. O dönem binlerce kişi Arap alfabesini okuyor ve yazıyordu. Latin harflerine geçilmesiyle bu kişiler bir anda cahil konumuna düşmüşlerdi. Bu konuda özellikle önemli tarihçilerin bu duruma getirdiği bir diğer eleştiri de yüzlerce yıllık birikimi yansıtan Osmanlı yazılı kaynaklarını bugün okuyacak insan bulmakta zorlanılmasıdır. Bugün üniversiteler bile Osmanlı arşivlerini ve yazılı kaynaklarını okuyacak araştırmacı bulmakta zorlanıyor.

Öğretmenlik Mesleği Nedir?

Genel anlamda öğretmenlik öğretmenin görevi, meslek ise bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş, sürekli uğraş demektir. Buna göre öğretmenlik mesleği denilince öğretmenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli öğretme işi veya sürekli öğretme görevi anlaşılır.

Dar anlamıyla öğretmenlik öncelikle öğretimcilik demektir. Ancak öğretmenlikte “öğretme’ “göreviyle sınırlı kalınmaz, yetinilmez. Çünkü “öğretme” “eğitme” ile iç içe işler gerçekleşir. Böylece öğretmenlik daha geniş bir anlam kazanır. Bu anlamda öğretmenlik eğitmenliği de kapsar, içerir. Öyleyse, geniş anlamıyla öğretmenlik öğretme odaklı eğitimciliktir. Buna göre öğretmenlik mesleği öğretme odaklı bir eğitimcilik mesleğidir.

Öğretmenlik Nasıl Bir Meslek Haline Geldi

Türkiye’de öğretmenliğin ayrı ve kendine özgü bir meslek olarak düşünülmesi ve bu meslekten olanların ayrı bir programla yetiştirilmesinin gerekli görülmesine ilişkin ilk somut gösterge 15. yüzyılın ikinci yarısında Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu-kurdurduğu Eyüp ve Ayasofya medreselerinde o dönemin ilkokulları olan sıbyan mekteplerine öğretmen yetiştirilmek için ayrı bir program öngörülmesi ve uygulanmasıdır.Fatih’in ortaya koyduğu ilkokul öğretmenliği modeli ile ondan yaklaşık 300 yıl sonra Abdülmecit döneminin ortaya koyduğu ortaokul öğretmenliği modeli birlikte ele alınırsa günümüzdeki sekiz yıllık ilköğretim okulu için kimilerince düşünülmeye başlanan İlköğretim öğretmenliği modelinin ilk öncü çekirdeğini oluşturur.

Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin saygınlığı ve bu mesleği öğrenip yürütenlerin atanma görevlendirilme ve yükselme biçimleri 01 Eylül 1869’da yürürlüğe giren Maarif-i Umumiye Nizamnamesinde (Genel Eğitim Tüzüğünde) başlıca konulardan biri olarak yer almıştır. Öğretmen alımında ve atamalarında öğretmen okulu çıkışlılara “hakk-ı rüçhan” (“öncelik hakkı”) tanınmıştır. Bu bakımdan Tüzük ülkemizde öğretmenlik mesleğinin evriminde yeni bir dönüm noktası oluşturur.

Cumhuriyet devrimiyle birlikte Türkiye’de öğretmenlik mesleği yeniden yapılanmış ve çağdaş, ulusal ve evrensel boyutlu bir gelişim sürecine girmiştir. Cumhuriyet döneminde (1923’ten günümüze) öğretmenliğin meslekleşme sürecinin hız ve yoğunluk yaygınlık ve etkinlik kazanmasında 1924’te çıkarılan 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretimi Birleştirme Yasası) ile 439 sayılı Orta Tedrisat Muallimleri Kanunu belirleyici olmuştur. Bu iki yasadan ilki öğretmenlik mesleğine yeni ve çağdaş bir temel, ikincisi ise yasal bir tanım ve dayanak getirmiştir.

Öğretmenlik Mesleği İlk Nasıl Ortaya Çıktı?

Ülkemiz yaklaşık bin yıldır Türkiye’dir. Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin kökleri bin yıl öncesine giden uzun bir geçmişe dayanır. Bu nedenle Türkiye’de öğretmenlik mesleğine genel olarak bakarken konuyu Selçuklu Türkiyesi, Osmanlı Türkiyesi ve Cumhuriyet Türkiyesi olmak üzere üç ana döneme ayrılır.

Selçuklu Türkiyesinde öğretmenlik genel olarak “din adamlığı”, “hocalık”, “imamlık” ve “müezzinlik” ile iç içe bir meslekti. Bu dönemde öğretmenlik mesleği dinsel ağırlıklı çok işlevli bir meslek niteliği taşımaktaydı.

Osmanlı Türkiyesinde öğretmenlik mesleğine ilişkin durum 15.Yüzyıl ortalarına kadar Selçuklu dönemindekinin hemen hemen aynıydı. Osmanlı döneminde ilk kez Fatih Sultan Mehmet öğretmenlik mesleğini dinsel ağırlıklı olmaktan kurtarma, dünyasal boyutlu oluşturma ve dolayısıyla laikleştirme doğrultusunda çok önemli bir adım atmıştır. Bu adım Türkiye’de öğretmenlik mesleğine ilişkin ilk gerçek bir atılımdır. Ancak eldeki bilgilere göre ne yazıktır ki bu atılımcı girişim Fatih’ten sonra sürdürülmemiş, süreklilik kazanmamış ve böylece Fatih’le başlayan ve Fatih’le biten bir atılım olmaktan öteye geçmemiştir. 18.Yüzyılın ikinci yarısında başlayan yenileşme hareketi 19.Yüzyılın ilk yarısında batılılaşma hareketine dönüşürken, 15.Yüzyıldaki ilk yönetimince yeni bir anlayışla gerçekleştirilen yeni bir atılımla öğretmenlik mesleği kendi meslek okuluna, yani öğretmen okuluna kavuşmuştur.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT