Kategoriler
Soru / Cevap

Sanat terimleri nelerdir, anlamları nedir?

Sizden gelen soru:

Sanat terimleri neler?

Cevap:

Sanat Hakkında Bilgi

Sanat çok geniş kapsamlı bir terimdir ve Arapça kökenli bir kelimedir. Duyguları, düşünceleri, güzellikleri ve bir tasarıyı anlatırken kullanılan yöntemlerin tümüne ve ortaya çıkarılan yaratıcılığa sanat denir.

Sponsorlu Bağlantılar

Sanat çok geniş kapsamlı bir terim olduğu için içerisinde onlarca farklı alanı barındırmaktadır. Durum böyle olunca sanatın içerisine bir çok farklı terim girmektedir. Şimdi sanat içerisinde yer alan terimleri ve bu terimlerin anlamlarını kısaca sıralamaya çalışacağız.

güzel sanatlar

Sanat Terimleri ve Anlamları

SANAT: İnsan zekasının doğayı işlemesi,kendi amaçlarına göre onu etkilemesidir.

GÖRSEL SANATLAR(PLASTİK SANATLAR) : Çizgi,boya ve hacim veren maddelerle göz duyumuzu algılayan sanatlara denir. Resim,heykel,mimari ve fotoğraf sanatı gibi…

GÜZEL SANATLAR:  Beş dalda gruplandırılır. Mimari, resim, heykel, müzik ve edebiyattır. Bunlardan  mimari, resim ve heykele plastik sanatlar denir. Plastik sanatlar deyimi bu sanatların üç boyutlu oluşu ve derinlik ifadesinin bu sanatların anlatım alanına girmesi.

ANATOMİ:Resim ve heykelde vücut yapısı.

RENK: Renk göz ile anlaşılan bir ışık tesiridir. Işığın eşya üzerine çarpması ile yansıyan ışınlardan gözümüzde meydana gelen duyumların her birine  renkdenir.

Sarı,kırmızı ve mavi renklerin ( esas renkler) belli miktarlarda birleştirilmesi ile fizik ( ışık bakımından) beyaz Resim ( boya bakımından) siyah  meydana gelir. Buna  da Akromatizm  (renksizlik) denir. Zıt renklerin birleşimi ile beyaz ışık meydana gelir. Komplemanter iki renk boya olarak karıştırılırsakahverengi-gri…Işık olarak karıştırılırsa sarı ışık  meydana gelir.

AKIM: Değişik sanat görüşleri

ANTİK:Eski Yunan ve Roma sanat eserlerine verilen ad.

BÜST: Başı ve göğsün üst kısmını içine alan insan heykeli.

BİÇİM: Form bir şeyin şekli.

BOYA: Bünyesinde renk bulunan maddelere boya denir.

DEFORMASYON: Konunun özelliğini bozmadan,konuyu daha etkili anlatabilmek için bazı yerlerini olduğundan fazla göstermek. Resimde biçim bozma.

DETAY: Bir bütünün en küçük parçaları,en ince noktaları,ayrıntı.

ESKİZ: Bir resme başlamadan önce yapılacakları tasarlamak,taslak,ön çalışma.

ESTETİK: Sanatta güzellik,duygulara hoş gelen anlamına gelir.

FANTASTİK: Gerçek olmayan,hayal edilen.

FİGÜR: İnsan ve hayvan resimleri.

FRESKO: Kireç ve mermer tozu karışımı yaş sıva üzerine yapılan resim…Duvar resmi.

FORM: Resim ve heykel sanatında yapıtın tümünü kapsayan ışık-gölge,açık-koyu, dış görünüş, bünye, anatomi gibi o yapıtı oluşturan elemanların tümü.

GRAFİK SANATLAR: Yapılan resimleri türlü baskı teknikleriyle çoğaltma sanatı. Dürer’ den  bu yana gittikçe gelişmiş olan grafik sanatlar özellikle çağımızda büyük bir gelişme kaydetmiştir.

KLASİK: Her zaman için beğenilen,modası geçmeyen,eskimeyen eserlere verilen ad.

KONTUR: Kenar çizgisi.

KROKİ: Görülen yada tasarlanan şeyi not alır gibi ayrıntısız olarak çizmek.

LEKE: Resim yüzeyi üzerine boya ile yapılmış iz.

MODELAJ: Kil gibi şekillendirmeye uygun malzemeleri şekillendirmeye denir.

MODLE ETME: Resim ve heykelde form verme işi. Üç boyutlu gösterme  çabasıdır.

MODÜL: Bütünü oluşturan parçalar. En küçük parça, birim anlamında.

AMBLEM: Bir şeyin yazı yada resimle sembolleştirilmesi.

NAİF: Çocuksu bir anlam ve yapım özelliği taşıyan,eğitim görmemiş amatör sanatçı ve bunların eserlerine denir.

NÜ: Çıplak insan konu alan resim.

NÜANS: Renk ayrıntısı,renk derecesi.

PASPARTU: Ortası boş olarak,çerçeve şeklinde kesilmiş mukavva yada kartonlara denir. Resme daha rahat bakma kolaylığı sağlar.

PLASTİK SANAT: Genel oralar boşlukta yer kaplayan sanatlara verilen ad.

PRİMİTİF SANAT: İlkel sanat .İlk kavimlerin sanatı.

PROFİL: Bir şeyin yalnız yan taraftan bakıldığında görünen ve resmedilen şekli.

PROPORSİYON: Oran, nisbet.  Bir alanın dengeli ve ahenkli bölünebilmesi için büyük parçalarla küçük parçaların arasındaki orana  denir.

RAKURSİ: Kısa görünüş,modelin karşıdan,yandan bakıldığında çizgilerinin olduğundan kısa görünmesi.

RÖPRODÜKSİYON: Bir eserin aslına uygun kopya edilmesi.

RÖTUŞ: Eser üzerinde sonradan yapılan düzeltmeler.

RİTM: Bir kompozisyonda farklı unsurların sıra ile belirli aralıklarla bir birini izlemeleri. Tekrarlar.

SANATÇI: Güzel sanatların her hangi bir dalında yaratıcılığı olan,eser üreten kişi.

SANATKAR: Bir işi ustalıkla yapan.

SANATSAL: Sanata ilişkin sanatla ilgili.

SİLUET: Bir cismin leke biçimindeki görünümü.

SİTİLİZASYON: Özelliğini bozmadan basitleştirilerek,esas görüntüsünü muhafaza eden çalışmalar.

TASLAK: Sonradan çalışarak bitirmek üzere,bir resim yada heykelin önceden hazırlanan şekli.

TEZYİNAT: Süsleme sanatı.

TUŞ: Fırçanın tuval üzerinde sağa sola,aşağı yukarı hareket ettirmeden bıraktığı iz.

ÜSLUP: Yol,tarz, sanat stili.

VALÖR: Bir rengin en açığından en koyusuna kadar olan dereceleri.

HACİM: Bir nesnenin atmosfer içinde kapladığı yere denir. Genişlik,yükseklik ve derinlik içerir.

ALAN: Bir nesnenin çevresini meydana getiren ve onu atmosferden ayıran çevresine denir. Yalnız yüksekliği ve genişliği vardır.

ÇİZGİ: İki alanın kesiştiği sınıra çizgi denir.  Yalnız uzunluğu vardır.

NOKTA: İki çizginin kesiştiği yere denir.  Hiçbir biçim özelliği göstermez.

KOMPOZİSYON: Ritm,denge,hareket,oran,kontrastlık,armoni gibi elemanların tablo alanına matematik ve geometrik ölçü ve düzenlerde yerleştirilmesidir. Parçaların bir bütün içinde, bir düzen gösterecek biçimde bir araya getirilmesidir.

KANON: İnsan figürünün çiziminde kullanılan orantılar ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini içeren bir kural yada sistemdir. Kanon “modül “ adı verilen bir ölçü birimini temel alır.

TARNSFORMASYON: Bir konudan diğerine değişiklik getirmektir.

DOKU: Plastik sanatlarda ,model olarak kullanılan varlıkların yüzeyini kaplayan örtünün görünümü ve niteliğine denir.

PERSPEKTİF: Doğadaki varlıklar,bize yakınsa gerçek ölçüleri ve renkleri ile görünür. Bizden uzaklaştıkça küçülüyor ve renkleri de soluyor hissini verir. İşte gözümüzün bu  görüş hissini resimde çizgi ve renk olarak gösterme işinePerspektif  denir.

DENGE: Resimde denge, çizgiler,renkler, biçimler ve lekelerle kurulur. Simetrik çizgiler,biçimler ve renklerle denge kurmak kolaydır. Ancak simetri resme monoton bir hava verdiği için değişik ölçüler arasında denge aranmalıdır. Resimde dengeyi daha çok dik ve yatay çizgiler kurar. Tek yönlü eğik çizgiler dengeyi bozarlar. Eğik çizgileri bir birinin zıt yönlerde yerleştirmek suretiyle denge sağlanabilir.

DESEN: Konunun çizici resim araçlarıyla bir yüzey üzerine işlenmesine denir. İki tarzda  çalışılır. 1- Doğrudan doğruya çizgi ile yapılan desen 2- Çizgi ve açık – koyu değerlerle yapılan desen. Ortaçağ deseni sanat eseri olarak tanımamıştır. Sanat eseri olarak desen ilk kez 15 yy.’ da görülür.

HAREKET: Çizgi ve yüzeylerde yapılan yön değişiklikleri resme hareket kazandırır. Genel olarak yatay ve dik çizgiler durgunluk; eğik ve kavisli çizgiler de hareket yaratır. .Resimde simetri nasıl monoton bir etki bırakırsa ,hareketsizlikte durgunluk verir.

IŞIK-GÖLGE: Model çizgi ile tesbit edildikten sonra işlenişi ışık-gölge ile sağlanır.  Böylece modelin hacim ve derinliği daha belirgin hale gelir. Işığın aydınlatma derecesine genel olarak ton denir.

REFLE: Eşya üzerindeki ışığın yansıması ile başka yüzeyler üzerinde meydana gelen aydınlatmaya denir.

İMGESEL RESİM: Gerçekleşmesi olanaksız veya çok güç olan konuların resmini yapmaktır.

BELLEKTEN RESİM:  Daha önce görülmüş,öğrenilmiş yada başımızdan geçmiş bir olayı canlandıran resimlere denir.

PORTRE: Belli bir kimsenin yüz ve baş karakterini gösteren resimlere denir. Baş,göğüs ve hatta dize kadar yapılabilir. En iyi portreler,başı biraz sağa veya sola döndürerek hareket sağlananlardır.

ENTERİYÖR:Bina içini gösteren resimlere denir. Konular oda içi,koridor yada tarihi eserlerin iç kısımlarından olabilir.

NATÜRMORT: Hareketsiz durgun doğa anlamına gelmektedir. Ölü doğa.

PEYZAJ: Konusunu doğanını bir parçasından alan resimlere denir. Bu anlamda doğa çalışmaları ilk olarak İspanya’ da El Greco ile başlamıştır. İkinci derecede figürlerin arkasında fon olarak kullanılan manzara resmi Rönesans ve Rönesans öncesinde de görülmektedir. Barok sanatta, Rembrandt ve Rubensi’in  yanında Velazquez’ in de manzara resimleri vardır.

LAVİ: Çini mürekkebini sulandırarak fırça yardımı ile yapılan resimlere denir. Bu resimlerde çini mürekkebi yerine tek renk suluboya da kullanılabilir.

RENK PERSPEKTİFİ: Varlıkların gözden uzaklaştıkça küçülüyormuş gibi görünmelerinin yanı sıra  renkler de uzaklaştıkça soluyormuş gibi görünürler. Bu yüzden aynı şiddetteki renkten bize yakın olanı daha parlak, uzakta olan da daha donuk görünür. Buna renk perspektifi denir.

PLAN: Cisimlerin atmosfer içinde uzaklaştıkça renklerini değiştirmeleri,hacimlerinin ve boyutlarının farklılık göstermesi resimde plan farklılıklarını meydana getirir. Birinci Plan: Bize en yakın olan kısımdır. Burada bulunan tüm biçim ve renkler en ince ayrıntılarına kadar görünürler.İkinci Plan: Cisimlerin biçim ve renkleri ,birinci plandaki kadar tüm ayrıntıları ile görünmezler. Biraz renk kaybı görülür. Üçüncü Plan: Cisimler burada sanki bir  sis perdesi ile kaplanmış gibidir. Dördüncü Bölüm: Resimde en geride bulunan dağ ve bulutların kapladığı sahadır. Artık biçimler ve renkler,havanın maviliği içinde erimiş ve yayılmış görünürler.

FİKZATİF: Pastel resimlerde boyalar,sarsıntı ile kağıdın üzerinden dökülebilir yada rutubet etkisi ile bozulur. Boyaların dökülmemesi için fikzatif denen sabitleyici sprey hazırlanmalı ve çalışma fikse edilmelidir.

SPATÜL: Ağaçtan saplı olan çelikten yapılmış ince bir levhadır. Mala biçiminde olan bu araç,boya karıştırmaya,resim üzerindeki fazla boyaları kazımaya ve farklı leke etkileri oluşturmaya yarar.

MONOTİP BASKI: Tek bir baskı olanağı veren grafik tekniğidir. Gravür gibi basılan yönteminin yanı sıra cam üzerine de basılan  şekli vardır. Cam üzerine rulo merdane ile matbaa mürekkebi sürülür, üzerine kağıt konarak kağıdın üstüne sert bir uçla  çizim yapılır ve basılır. Degas çeşitli monotipler yapmıştır.

LİNOLYUM  BASKI: Özgün bir baskı türü  Linol Baskı ,linolyum denen bir çeşit yer muşambası üzerine kazıma yöntemiyle kalıp hazırlama ve boya verme yöntemiyle basılır. Bu baskıya yüksek baskı da denir. Ağaç baskısı gibidir.

GRAVÜR:  Çok eski bir baskı tekniğidir. Bu baskıya çukur baskıda denir. Kalıp olarak çinko,bakır gibi metal levhalar kullanılır. Keskin uçlarla oyma ve  aside yatırma şeklinde  basılacak kısımlar oyulmuş olarak kalıp hazırlanır. Daha sonra mürekkep verilerek preste basılır. Gravür bir eserin  kazıma suretiyle yapılıp kağıda aktarılmış şekline reprodüksiyon denir.Bu baskı türüne Çinko baskı da denir.

LİTOGRAFİ: Bu baskıya düz baskı da denir. Suyun ve yağın bir birini itmesinden ve baskı taşının basacak ve basmayacak kısımlarının hazırlanmasından ibarettir. Bu baskıda sert kireç taşları(lito taşı) kullanılır. Bu teknik, Bavyeralı Senefelder tarafından 1796-98 yılları arasında bulunmuş ve geliştirilmiştir. İngres,Delacroix, Daumier, Gavarni, Goya, Lautrec bu tekniği uygulayan sanatçılardır.

SERİGRAFİ: Şablon baskı yöntemine benzer. Şablon olarak ince dokulu ipek bir bez kullanılır. Bu yüzden bu baskı yöntemine İpek Baskı da denir. Kapatıcı madde olarak emilsiyon kullanılır. Boya alması gereken yerler açık bırakılıp diğer kısımlar bu kapatıcı madde ile kapatılır ve istenilen renklerde baskı yapılabilir.Rakle yardımı ile boya kalıba yedirilir.

TİPOGRAFİ:  Farklı yazı karakterlerinden oluşturulmuş düzenlemelere ve bu tarz çalışmalara denir. Harf ve rakamlardan yola çıkılarak yapılan kompozisyon  düzenlemelere denir.

KSİLOGRAFİ:   En eski baskı türlerinden biridir. Yapılış şekli bakımından linolyum baskıya benzer. Kalıp olarak tahta kullanılır. Bu yüzden de bu baskı türüne Ağaç baskı  da denir.

KOLAJ: Kağıt, kumaş, plastik, boya vb. malzemeler ile bir yüzey üzerine yapılan resim tekniğidir.
VİTRAY:  Dekoratif amaçlı cam kesme, boyama ve süsleme tekniğidir. Temel malzeme cam olacak şekilde bir çok farklı uygulanış yöntemleri  vardır.

PİGTOGRAM: işaret,gösterge,simge.  Kolay kavranan kavranılınca kolay unutulmayan(iz bırakan),işaret ve sembollere indirgenmiş bilgi ve mesaj taşıyıcılarıdır.

SİMETRİ: Bir eksene göre iki yanda, aynı mesafede karşılıklı olarak yer alma. Bir eksene göre aynı mesafede olma.

ASİMETRİ: Bir eksene göre iki yanda, farklı mesafelerde yer alma.

KOMPLEMANTER (Tamamlayıcı) ZITLIK:  Renk çemberinde karşı karşıya bulunan renkler, karıştıkları zaman, ışık olarak “ beyaz”, boya olarak “ gri” yani renksizlik yaratırlar. Kırmızı-Yeşil, Sarı- Mor, Mavi- Turuncu renk ikilileri, ana renklerin renk dairesindeki zıtlıklarıdır. Bu renkler aynı zamanda aralarında bütünleyici-tamamlayıcı  özelliğe sahiptirler.

KONTRASLIK (Renk zıtlıkları) : Zıt renklerdir. Bunlarda renk çemberinde bir birinin tam karşısına denk gelen renklerdir. Mavi- Turuncu , Kırmızı- Yeşil , Sarı- Mor  gibi. Zıt renkler bir birinin kuvvetlerini artırır, şiddetlendirir.

SÜMÜLTANE KONTRAST : Kendiliğinden yada “ anında zıtlık “ da denir. Açık yada koyu zemindeki renkler, olduklarından daha koyu  ya da açık görünmesidir.

TON: Rengin ışığa göre aldığı derecelerine ton denir.

İLLÜSTRASYON: Her hangi bir konunun resimle anlatımı. Kitap resmi.

KROS: Matbaacılıkta kullanılan bir terimdir. Montajı yapılan filmlerin kaymaması için köşelere atılan  +  şeklindeki işarete denir.

LOGO: Her hangi bir marka,şirket ve firma isminin özgün bir yazı karakteri ile tasarlanması ve sürekli bu karakterin kullanılmasına denir. Örnek; coca -cola markasının hep aynı tasarımda kullanımı gibi.

ESPAS: Kompozisyon elemanları içinde bırakılması  gereken anlamlı boşluklara denir.

VİZÖR: Resmi yapılacak kompozisyonu çerçeveleme olayına ve hazırlanan dik açılı  içi boş çerçeveye verilen isimdir.

TEKSTÜR: Objelerin dış yapı özelliklerini gösteren dokularına denir.

STRÜKTÜR: Eş yada bir birleriyle sık bağlantılı, benzer formların iki yada üç boyut üzerinde tekrarlanmasından Strüktür doğar. Her hangi bir objenin iç yapısal dokusu anlamındadır.

ENFORMAL SANAT: Geometrik biçimlere dayanmayan sanat.1930’lardansonra ortaya atılan bir sanat türü. Bu sanat taraftarları giderek nesnesizlikten biçim yokluğuna değin bir çalışma içine girdiler. Enformal sanat anlayışında  olanlar, strüktürler, tekstürler ve malzeme kırıklıklarının etkilerine değin yeni bir çok şeyi resme soktular. Bu sanat türünde her türlü  boya ve malzeme  denemeleri de yapılır. Lirik soyutlama anlayışı da enformal sanat içinde yer almaktadır.(Lekecilik)

TRAM: Matbaa dilinde kullanılan bir tür dokusal çalışmadır.  Baskısı yapılacak bir resim,zemin veya fonun farklı dokusallıklarda hazırlanmasına denir. Film olarak hazırlanıp istenilen renkler verilerek basılır.

AİR-BRUSH: Grafik sanatlarında kullanılan ve kompresörden faydalanılarak püskürtme tarzı renkli çalışmaya denir. Genellikle illüstrasyon çalışmalarında kullanılır. Bilgisayarla grafik tasarımında da programlar içinde kullanılır.

STORY-BOARD:  Reklamcılıkta öykü tablosu anlamında kullanılır. TV için reklam amacıyla hazırlanmış bir filmin ana hatlarıyla grafik tasarımını anlıyoruz. Reklam filminin çekilecek her karesinin  çizilip boyanması ile tasarlanır.

İTALİK:  Sağa eğik yazı anlamında kullanılır. Tipografik bir deyimdir.

EKSLİPRİZ:  Bir kimsenin isminin baş harflerini ilgili bir resimle birlikte düzenleyip sembolize etmektir. Bu semboller etiket olarak hazırlanır ve kişinin sahip olduğu kitap kapaklarının iç yüzüne konulur. Özgün baskı teknikleriyle basılır.

ANİMASYON: Resimlere hareket kazandırma sanatı. Çizgi filmler ve bazı reklam filmlerindeki hareketli yazı ve resimler.

AFİŞ: Bir ürün ,olay veya düşünce amacıyla yapılan,görsel öğelerle( yazı,resim) oluşan vitrin veya duvar resmi. En eski afiş tasarlayan sanatçı  lautrec ‘tir.

ARMA: Amblem anlamında da kullanılabilir. Bir kuruluş,isim veya firmanın şekilden oluşan simgesidir.

FLOMASTER: Keçe veya cam elyaf uçlu kalem.

FÜZEN: Söğüt ağacı dallarından yapılan ve desen çiziminde de kullanılan bir tür kömür.

KAVRAMSAL: Düşünerek anlaşılan,düşünerek algılanan.

MONOTOMİ: Tek düzelik.

OPTİK: Görsel etki.

ÖZGÜN: Orijinal,benzersiz,otantik.

PSİŞİK: İç tepkisel.

RAPİDO: Çini mürekkeple çizim yapılan sivri uçlu dolmakalem. Mimari çizimlerinde ve Grafik sanatlarında kullanılır.

SİNEMATOGRAFİ: Hareketli resimlerle görüntü sanatı.

SOMUT: Nesnel olarak varlığı algılanabilen.

SOYUT: Gözle görülüp algılanamayan ,hissedilen.

TİFDURUK: Çukur baskı yöntemidir. Gravürde olduğu gibi madeni plakaların kazınan ya da asitle yedirilen yerlerine doldurulan mürekkebi baskı yoluyla kağıt üzerine geçirme tekniğidir. Matbaacılıkta kullanılan ve çok iyi baskı sonucu alınan bir tekniktir.

AKRİLİK: Akrilik reçinesinden elde edilen sentetik bir boyadır. Yağlıboya yoğunluğunda , sulu boya  parlaklığında, çabuk kuruyabilen bir boyadır. Dış etkenlere yağlıboyadan daha dayanıklıdır.

ALTINKESİT: Plastik sanatlarda geçerliliği görülen bir ölçü oranıdır. Bir doğru parçası eşit olmayan öyle iki parçaya bölünmelidir ki, küçük parçanın büyük parçaya oranı, büyük parçanın tüm doğru parçasına eşit olsun. Yani: A:B= B : ( A+B )

ARABESK: Bir biri içine girip çıkan hat ve eğrilerin meydana getirdiği bir bezeme biçimi.

BAROK:  1600 ile 1750 yılları arasında Avrupada uygulanan bir sanat üslubudur. Barokta bütün formlar şişirilmiş ve çıkıntılar haline gelmekte ve yüzeyler girintili çıkıntılı biçimde düzenlenmektedir. Bu tarz önce mimaride, sonra heykelde görülmesine rağmen, barok eğilimi önce Michelangelo’ nun şişkin formlu heykellerinde gözlenmiştir. Heykelle mimari yapı, bir birine tamamen kaynaşmış durumdadır.

BORDÜR: Kapı ve pencere gibi mimari kısımların, panoların, halıların etrafını kuşatan çerçeve biçiminde, süslü ya da süssüz, düz ya da çıkıntılı, dar ve uzun parçalara denir.

DETAY: Bir bütünün en küçük parçaları, en ince noktaları, ayrıntı.

DİZAYN: Bu terim güzel sanatların bütün çeşitleriyle ilgilidir. Renkli ve çizgi resimde, renklerin, biçimlerin, düzenini ve dengesini anlatır.

EGZOTİZM: Yabancı ülkelere ve oralardaki yaşama olan hayranlıktır. Fransız klasizmi zamanında Fransa’da Doğu yaşamına olan ilgide görülür.

ESİN: Bir sanatçının aldığı izlenimlerle kafasında birden doğan son derece ilginç kişisel görüşlere denir.

ESTETİK: Güzelliğin insan aklı ve duyuları üzerindeki etkilerini konu alarak ele alınan felsefe dalı.

FANTEZI: Tasarım ve hayal demektir. Sanatçının fantazisi denince sanatçının tasarım ve hayal gücü anlaşılır.

FİGÜRATİF: Resim ve heykelde doğayı ve nesneyi biçim olarak gösteren eser. Son zamanlarda soyut sanatın ortaya çıkmasından sonra, eserde doğadan istifade edildiğini belli etmek için figüratif terimi kullanılarak sanatçının doğacı anlayışı açıklanmaktadır.

GELENEKSEL SANAT: Akademik sanat. Belli kurallara göre yapılmış eser.

GOTİK:  Ortaçağ sanatında bir üslup devresidir. Bu ismin ortaya çıkmasında italyan ressam Ghiberti  nin rolü olmuştur. Barbar sanatı olarak bilinen gotik daha çok mimaride uygulanmıştır. Fransız mimarisinde gotik üslubu rönesansa kadar sürmüştür.

HAT SANATI: Arap harflerini kullanarak yapılan ve resimsel bir estetik değer taşıyan yazı sanatıdır.

İDEALİZM: Hayali düşüncelere yani idelere göre eser yaratma görüşüdür. Eski yunan klasik dönem anlayışı. Descartes, Goethe ve Hegel idealist felsefesinin öncüleridir.

İLKEL SANAT ( Primitif  sanat): lkel kavimlerin  sanatı. Mimarilerinde ağaç, saz, balçık kullanılır. Resim yalnız eşya süslemelerinde kullanılır.

KAİDE:  Bir sütunun oturduğu alt kısım. Mermer kaide de denir.

KALİGRAFİ:  Güzel el yazısı demektir. Hattatların yazdıkları sanat yazılarına denir.

KAPALI  (klasik) KOMPOZİSYON: Resme alınan öğlerin tümünün, tablo sınırı içinde bırakıldığı kompozisyon türü.

KARTUŞ:  Etrafı  kabartmalı bitki motifleri ya da silmelerle çevrili kitabeliklere denir. Kartuşlar bilhassa barok mimarisinde sık sık kullanılmıştır. Bu kartuşların içine yazılar, sancaklar ya da amblemler resmedilir.

KIRIK RENK: Esas rengi biraz öldürülmüş renk.

KONSTRÜKTİVİZM: 1913 ‘ten sonra görülen ve saf geometrik biçimleri benimseyen resim anlayışıdır. Bu tarz özellikle çağımızın mimarlık ve grafik sanatlar alanında önemli çalışmalarada olanak sağlamıştır.

LAK: Bir tür vernik. İlk zamanlar lakın sadece siyah ve beyaz renkleri vardı. Sonraları altın ve gümüş rengine benzeyen tozların ilavesi ile yeni bir rengi elde edildi. Eğer 30-40 tabaka sürülürse kesilebilir tabakalar elde edilir. Lakı çinliler bulmuştur.

MİNİMAL SANAT: Bu kavram, 1965 ‘te Filozof  Richard  Wolheim tarafından ortaya atıldı ve Amerikan sanatı çevresi içinde soyut ekspresyonizme  ve Pop-Art’a bir tepki sonucu gelişti. Bu akımın öncülerine göre sorun plastik objeler yaratmaktır.

MİTOLOJİ: Bir milletin yarattığı ve inandığı efsanelerin tümüne verilen addır.

MODÜLASYON: Farklı renk değerleriyle bir birine bağlı geçişler. Cezanne ‘ nin resimlerinde mödülasyonu görmek mümkün.

MONOGRAFİ: Yalnız bir sanatçının hayat ve eserleri hakkında yazılmış kitaba denir.

MONOGRAM: Sanatçı isimlerinin başlangıç harflerine denir.

PANORAMA: Bir noktadan bütün çevrenin görünüşünü gösteren manzara resimlerine denir.

PİTORESK RESİM: Boyanın kendi güzelliğinin görünüşüne önem vererek yapılmış doğa resmi.

PİYASA GRAFİĞİ: Ticare piyasa grafiği. Kimlik simgesi( ekslibris), afiş, endüstrinin gerek duyduğu kutu resimlemeleri yani ambalaj tasarımları, kitap ve dergi resimlemeleri ve kapak resimlemeleri gibi. İlk kez 19 yy.’ da piyasa (endüstri ) grafiğine ihtiyaç duyulmuştur. 1975’ lerden sonra ise bilgisayar grafiği önemli bir yer tutmuştur.

POLİKRAMİ: Çok renklilik.

RUTİN: Yaratmaya dayanmayan ve meleke haline gelmiş bir yetenekle yapılan çalışma.

SANGİN: Demir oksitli, kiremit renginde bir boyadır. Sangin kalem olarak ve sulu tarzda Rönesans ve Barokta kullanılmıştır.

STATİK: Sanat eserinde kuvvetlerin dengesi ile yapılmış eserlere statik eser denir.

TEZYİNAT: Süsleme, bezeme sanatı.

TURKUAZ: Türk mavisi anlamına gelen turkuaz rengi yeşile çalan açık bir mavidir. Türk çinilerinde kullanılmıştır.

MODERNİZM: Çadaş anlayışa uyarak bilinen teknikler içinde sanat yapma görüşü ve mesleği, çağcılık. Modernizm, bu nedenle bir diğer anlamda yaratıcılıktan uzaklaşmayı, akademileşmiş modern anlayışı da ifade eder.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT