Saat ve Takvim Kanunu
Cumhuriyetin kabul edilmesinden önce kullanılmaya başlanan saat ve takvim kavramları özellikle ticari olarak başka devletlerle yapılan antlaşmalarda büyük sorunlar yaratıyordu. Yaşanan olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve toplumu gelişmiş seviyedeki ülke toplumlarına bir adım daha yaklaştırabilmek adına saat ve takvimde değişiklik yoluna gidilmiştir. Böylece yavaş yavaşda olsa toplumun sadece cumhuriyetin kurulması ile değil toplumun günlük hayatındaki bazı değerlerde bu konuda hazırlanmaya çalışılmıştır.
Türk toplumunu, çağdaş toplumlar seviyesine çıkarmak ve devletlerarası ilişkileri kolaylaştırmak için takvim, saat ve sayıların değiştirilmesi gerekiyordu.
Osmanlı İmparatorluğunda Hicri takvimle beraber bir de güneşin devrine göre hazırlanan Rumi takvim kullanılmaktaydı.Sosyal hayatta kullanılan hicrî takvim ile resmî işlerde kullanılan rumî takvimdi. Bu farklılık devlet işlerinin yürütülmesinde ve başka üllkelerle olan ilişkilerde bir takım zorluklar meydana getiriyordu. 26 Aralık 1925 tarihinde kabul edilen kanunlarla Hicri ve Rumi takvim bırakılarak Miladi takvim kabul olundu.
Eskiden, takvim konusunda olduğu gibi saat sisteminde de farklılık vardı. Kullanılan saat sistemlerinden birinde saatler güneşin batışı esas alınarak ayarlanırdı. Bundan dolayı saat birliği yoktu. Bu durum çalışma hayatında ve günlük yaşayışta karmaşaya sebep oluyordu. Bunu önlemek için bütün ülkede, milletlerarası saat sistemi kabul edildi.
Cumhuriyet döneminde yapılan yeniliklerden biri de, dünyada yaygın olarak kullanılan ölçü birimlerine geçilmesidir. 1931’de çıkarılan bir kanunla metre, kilo ve litre gibi ölçü birimleri kabul edildi. Bu yenilik iç piyasadaki alışverişi canlandırmakla kalmadı, milletlerarası ticarî ilişkilerde de büyük kolaylıklar sağladı.