Kategoriler
Soru / Cevap

Tıp Nedir? Tıp Ne Demektir?

Tıp Nedir?

Tıp sağlıklı olan bir insanın sağlıklı durumunu sürdürmesi yada hasta birinin hastalığını gidermek yada en azından çok hafif bir duruma gelmesi için uğraşan bilim dalıdır. Aslında tıp bilimi birçok alt bölüme ayrılır burada teker teker hepsini saymak yerine genel bir tanım yaptık ama daha detaylı bilgi edinmek için lütfen yazının devamına bakın.

Sponsorlu Bağlantılar

Tıp, sağlık bilimleri dalı. İnsan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi için uğraşan, hastalıklara tanı koyma, hastalıkları sağaltma (tedavi etme), ve hastalık ve yaralanmalardan korumaya yönelik çalışmalarda bulunan birçok alt bilim dalından oluşan bilimsel disiplinlerin şemsiye adıdır.

Hem bir bilgi alanı – vücut sistemlerinin ve bunların hastalıklarının ve tedavilerinin bilimi – hem de bu bilginin uygulandığı meslektir.

Tıp için kullanılan bir başka kelime de, bugün eskimiş olan, tababettir. Merriam-Webster tıbbı şöyle tanımlamıştır: “sağlığın korunması ve hastalığın giderilmesi, yatıştırılması veya önlenmesi ile ilgilenen bilim ve sanat (dalı)”(Merriam-Webster).

Genel olarak “tıp”:

Çağdaş (biyo)tıpta, tıbbi bakım, tıbbi profesyoneller (hekimler) ve diğer profesyoneller, örneğin hekim asistanları, hemşireler ve eczacılar, sayesinde gerçekleşir. Tarihi olarak, sadece tıp doktorasına sahip olan kişilerin tıbbı uyguladığı düşünülmüştür.

Tıp birçok alt dala sahip olduğu gibi, örneğin kardiyoloji veya nöroloji, farklı alanları da beraberinde bulundurur, örneğin kamu sağlığı.

Tıp sözcüğü aynı zamanda veterinerlik için de kullanılır, zaman zaman bu dala veteriner tıp dendiği de olur. Veterinerlik insanlar dışındaki hayvan türlerinin sağlığıyla ilgilenen bilim dalıdır.

Tıbbi Sistemler Nelerdir?

Tarih boyunca dünyanın farklı yerlerinde farklı tıbbi sistemler ortaya atılmıştır. Bugün çağdaş biyotıp büyük oranda dünyanın her yerinde etkin olan sistem olarak gözükse de, sosyal bilimciler tıbbi bir çoğulluk ve çoğulculuktan (tıbbî pluralizm – medical pluralism) söz etmektedir. Çok eski kökene sahip Ayurvedik tıp, Geleneksel Çin tıbbı ve benzeri kompleks tıbbi sistemlerin yanı sıra, kabilelerde rastlanan daha basit tıbbi sistemler de bugün varlığını, biyotıpla birlikte, sürdürmektedir. Tıp sistemleri açısından çağdaş biyotıp gerek karakteristikleri gerek gösterdiği yayılım sebebiyle önemlidir. Zaman zaman Batı kaynaklı olduğu için bu tıbbi sistem ve geleneğe “Batı tıbbı” (Western medicine) dendiği de olmuşsa, özellikle sosyal bilimciler tarafından, bu terimin yerine “biyotıp” teriminin kullanılması tercih edilir. Bazen bu tıbbi gelenek için “bilimsel tıp” ve “Hippokratik tıp” deyimlerinin de kullanıldığı olur. Batı ülkelerinde de, çağdaş zamanda varlığını sürdüren, farklı kaynaklara sahip, çeşitli tıbbi gelenekler de vardır, örneğin naturapatik tıp gibi. Bununla birlikte Batı’da modern çağda tekrar varlığını hissettiren bu gibi geleneklerin birçoğunun bilimsel bir arka planı yoktur ve resmi anlamda durumları biyotıp kadar kesinleşmiş değildir.

Tıp sistemlerine ve bu sistemlerin karakteristiklerine dair özellikle tıp bilimine dair sosyal çalışmalarda ve sosyal-tıp disiplinlerinde (örneğin, tıbbî antropoloji veya tıbbî sosyoloji gibi) yer verilir. Bu çalışmalar tıp sistemlerinin karakteristiklerinin yanı sıra tıp sistemlerine genel bir bakış ve sınıflandırma amacı da güder. Örneğin, ünlü tıbbi antropolog Allan Young tıp sistemlerini “içleyici tıp sistemleri” (yani içeriye dönük) ve “dışlayıcı tıp sistemleri” (yani dışa dönük) olarak ikiye ayırmış, içleyici tıp sistemleri hastalık karşısında vücudun içine dönen ve ilgisini buraya yönlendiren, dışlayıcı tıp sistemlerini ise hastalık karşısından vücudun dışına dönen ve vücut-dışındaki çevreye ilgisini yönlendiren tıp sistemleri olarak tanımlamıştır(Young). İçleyici tıp sistemlerinin genellikle daha kompleks sosyal ve politik arka plana sahip topluluklarda zamanla ortaya çıktığını, ana ilgisinin fizyolojik olduğunu belirtir. Buna göre ayurvedik tıp veya çağdaş biyotıp içleyici tıp sistemlerine örnek olarak verilebilir. Young’ın çalışmasına göre dışlayıcı tıp sistemlerine, nispeten daha basit bir sosyal ve politik arka plana sahip topluluklarda rastlanır, ana ilgisi fizyolojik değil, etyolojiktir. Bu sistemlere Gnau topluluğunun geleneksel tıp sistemi örnek olarak verilebilir.

Tıp Tarihi ve Gelişimi

Birçok kültürde tıbbın ilk hali bitkilerin (Herbalizm) ve hayvani bazı unsurların şifa amaçlı kullanılmasına dayanmıştır. Bu işlemler ve kavramlar genellikle, çeşitlilik gösteren farklı temellerde, ‘büyü’ ile ilişkilendirilmişti. Cansız nesnelerin de ruhları olduğuna inanılan animizm, ruh kavramına odaklanan ve tanrı veya ata ruhları gibi kavramlara dayanan spiritüliast (ruhçu) yaklaşımlar, belirli bireylerin değişik mistik güçlerle donanarak şifacı rolünü üstlendiği şamanizm gibi gelenekler bu tip ilişkilerin en sık rastlanan örneklerindendir. Bununla birlikte bu tip gelenekler ayrı ayrı değil, bir bütün halinde, ve sırf tıbbî bir anlamda değil, tıbbı da içine alan çok geniş bir inanç-kültür-gelenek bağlamında topluluklarda yer alabilmekteydi.

Her ne kadar ter toplumda tıp veya tıbbî gelenekler ortaya çıkmış olsa da, sistematik bir biçimde gelişim gösteren ve bir ‘meslek’ olmaya doğru gelişen tıp Mısır, Hindistan, Çin, Yunanistan ve İran başta olmak üzere farklı bölgelerde ortaya çıkmıştır. Tıbba bakış, tıbbın uygulanışı ve tıbbın üzerine oturtulduğu kavramsal yapı her bölgede yoğun farklılıklar göstermektedir. Bazı bölgelerde binlerce yıldır uygulanan tıp sistemleri bugün hâlâ biyotıbbın yanında kendine yer edinmektedir. Bugünün en yaygın tıbbî sistemi olan modern (biyo)tıp büyük oranda 18. yüzyılın sonlarında Avrupa bazlı olarak gelişmiştir. 1900’lerin başında kliniksel tıbbın gelişiminin odağını oluşturan ülkeler İngiltere ve ABD olmuştur.

Yakın zamanda ikinci bir değişim ve gelişim evresinden geçen modern tıp, bugün sıklıkla kanıt-bazlı tıp (evidence-based medicine) olarak anılan akımla birlikte bilimsel metodu ve küresel bilgi bilimini kullanarak belirli bir konu hakkındaki tüm kanıtı toparlayıp bundan standart protokollerin geliştirilmesi önem kazanmıştır. Bu bağlamda özelikle meta-analiz (meta-analysis) ve rasgele kontrollü deneyler (random controlled trial) önemlidir. Bununla birlikte, kanıt-bazlı tıbba da eleştiriler gelmiş özellikle kullandığı metotların çeşitli sınırlamaları ve olası kavramsal hataları öne sürülmüştür; örneğin bir meta-analizde sadece yayımlanmış makalelerin ‘kanıt’ olarak masaya yatırılacağı böylece negatif sonuçlar elde edilmiş, yani başarısızlığa uğramış, fakat doğru bir sonuca ulaşabilmek için önem taşıyabilecek yayımlanmamış makalelerin ‘kanıt’ içerisinde yer almamasının yaratacağı sistematik hatalar gibi.

Genetik ve moleküler biyolojideki gelişmeler sosyal açıdan tıpta farklı bir bakış açısının ve farklı akımların oluşmasını sağlarken, meslekî olarak da tıpta farklı etkileşimlere yol açmıştır.

 

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT