Kurtuluş savaşı nasıl kazanılmıştır?

Soru CevapKategori: TarihKurtuluş savaşı nasıl kazanılmıştır?
Büşra sordu 6 yıl önce

kurtuluş savaşı nasıl kazanılmıştır

1 Cevap
313 Staff cevapladı 6 yıl önce

Kısaca Cevap
 
İtilaf devletleri karşısında Birinci Dünya Savaşını mağlup olarak bitiren Osmanlı devleti İtilaf devletleri ile anlaşmak için görüşmelere başlamıştı. Mustafa Kemal bu anlaşmaların Türk bağımsızlığına ters olduğunu söyleyerek 1919 senesinin 19 Mayıs gününde silah arkadaşlarıyla birlikte milli mücadeleyi başlattı.
Türk halkı ve mehmetçiklerimiz daha yeni bir savaştan çıkmıştı. Bu bakımdan çok zorlanılmaktaydı. Fakat tam bağımsız Türk devletini kurma düşüncesi insanları dik tutuyordu. Kurtuluş Savaşı tam bir seferberlik örneğidir. Herkes evindeki tüm kullanılacak durumda olan eşyaları askere verdi, kadınlar asker için çorap ördü. Eli silah tutan tüm erkekler canı pahasına siperdeydi. Bu yüzden cepheye gelen yardımlar kadın, yaşlı, çocuk demeden tüm cephe gerisindekilerin yardımıyla kanılarla taşınıyordu. Türk milleti bu cefakarlıkla Kurtuluş Savaşını kazanmıştır.
 
Detaylı Cevap
 
Birinci Dünya Savaşı’ndan işgalci devletler tarafından bölünmüş olarak çıkan Osmanlı İmparatorluğu, başkent İstanbul dâhil bütün stratejik illerini kaybetmişti.
Herkesin umutlarının tükenmek üzere olduğu bir anda Anadolu’da işgalcilere karşı başlayan isyan, kısa bir sürede tüm yurda yayılarak bir Kurtuluş Mücadelesi’ne dönüştü. İşte tarihin en göz kamaştırıcı Kurtuluş Mücadelesi’nin serüveni.
Bir millet yeniden doğdu
Kurtuluş Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın yenik çıkmasından sonra Anadolu’da 1919 yılında başlayıp 1923 yılında bağımsız bir Türkiye’nin kurulmasıyla sonuçlanan mücadeleye verilen isimdir. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923’te Lozan antlaşması’nın imzalanmasıyla resmen sona erdi.
İttihat ve Terakki Hükümeti istifa ediyor
Birinci Dünya Savaşı’na Almanya ile birlikte giren Osmanlı devleti, Çanakkale’deki başarılı savunmaya rağmen diğer cephelerde özellikle İngiliz ordusuna karşı ağır yenilgiler aldı. Hemen hemen bütün cephelerde yenilen Osmanlı, işgalci devletler tarafından bölüştürüldü. Osmanlı’yı savaş süresince yöneten İttihat ve Terakki Hükümeti ise istifa etti.
Muhalifler yurtdışına kaçıyor
İttihat ve Terakki Hükümeti’nin önde gelen üç ismi Talat, Enver ve Cemal Paşalar, istifadan sonra yargılanmamak için yurtdışına kaçtılar. Ancak sonra genel af ilan edildi ve muhaliflerin İstanbul’a gelişine izin verildi. 30 Ekim’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Hükümeti ağır bir yenilgiyi kabul etti.
En ağır ateşkes koşulları
Mondros Mütarekesi ile Osmanlı ordusu adeta fesh ediliyordu. Ateşkese göre sınırları korumak ve asayişi sağlamak dışında Osmanlı ordusu hiçbir şeye müdahale edemeyecekti. Boğazlar, demiryolları ve diğer stratejik yerler işgalci devletlere verilirken, bir karışıklık olması durumunda Batılı devletler istedikleri yeri işgal etme hakkına sahip oluyorlardı.
Basın sınıfta kaldı
Bu kadar ağır koşullar içeren bir ateşkes, İstanbul basını tarafından alkışlandı. Ancak bu esnada, Anadolu ve Rumeli’de direniş hareketleri örgütlenmeye başladılar. Bu direniş hareketleri Doğu illerinin Ermenilere verilmesini önlemeyi, Ege bölgesini Yunanlılara, Adana yöresinin ise Fransızlara teslim edilmesinin önüne geçmeyi hedefliyordu.
Kuva-yı Milliye silahlanıyor
1919 yılından itibaren ise Milli Kuvvetler anlamına gelen Kuva-yı Milliye adıyla silahlanan bazı gruplar Ege, Karadeniz ve Doğu illerinde mücadeleye başladılar. Bu grupların çoğu 50 ile 200 kişilik düzensiz birliklerden oluşuyordu. Kuva-yı Milliye, düzenli ordu kuruluncaya kadar işgalci güçleri hatırı sayılır bir şekilde yıprattı.
Mustafa Kemal Anadolu’da
1919 yılında, İşgalci Kuvvetler yüksek komutanlığı Anadolu’da asayişin sağlanması için üst düzey bir Türk komutanının özel yetkilerle donatılarak Anadolu’ya gönderilmesini önerdi. Padişah Vahdettin tarafından, Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Atatürk, 9. Ordu Komutanı ve Anadolu Genel Müfettişi sıfatıyla Anadolu’ya gönderildi.
İzmir işgal ediliyor
Paris’te toplanan Barış Konferansı, belirsiz bir tarihe ertelenince Yunanlar 16 Mayıs’ta İzmir’i işgal ettiler. Bu, milli bir felaket olarak kabul edildi ve Anadolu’da ciddiye bir tepkiye neden oldu. İzmir’in işgalini protesto etmek için Sultanahmet Meydanı’nda tarihin en büyük mitinglerinden biri yapıldı.
Mustafa Kemal komutanlarla görüşüyor
Anadolu’ya geçmiş olan Mustafa Kemal, Anadolu’daki en önemli askeri birliklerin başında olan Kazım Karabekir, Refet ve Ali Fuat Paşalar ve Rauf Bey ile buluşarak Amasya Tamimi’ni yayımladı. Bu bildiri ile ulusal bağımsızlığın ancak ulusun azim ve iradesi ile sağlanacağı vurgulanarak ülke çapında bir direniş hareketinin başlatılacağı vurgulandı.
Erzurum Kongresi
Mustafa Kemal’i başkan seçiyor 23 Temmuz’da ise Kazım Karabekir’in öncülüğünde Erzurum’da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti Kongresi, askeri görevlerinden istifa eden Mustafa Kemal’i başkan seçti. Bu kongrede alınan kararla doğu illerinin Ermenistan’a verilmesi ihtimaline karşı direnme kararı alınırken, Türkiye’nin kalkınması için Amerikan mandası fikrine sıcak bakıldı.
Sivas Kongresi toplanıyor
4 Eylül 1919’da Türkiye’nin her tarafından gelen delegelerin katılımıyla Sivas’ta toplanan kongrede genel seçimlerin yapılıp yeni meclis kuruluncaya kadar İstanbul hükümetiyle tüm ilişkilerin kesilmesi kararlaştırıldı. Bu kongrede, ülke çapında yeni bir idari örgütlenme kurmak için Heyet-i Temsiliye de kuruldu
Direniş ilk başarısını elde ediyor
Kasım ayında ise Adana, Maraş, Antep ve Urfa Fransızlar tarafından işgal edildi. Bunun üzerine Heyet-i Milliye tarafından yönlendirilen direniş hareketleri Fransızlara karşı büyük başarılar elde etti. Fransızlar 1920 Mayıs’ında ateşkese zorlandı. Bu, İstanbul hükümetinden bağımsız olarak kazanılan ilk büyük somut başarıydı.
Tam bağımsızlığa kadar mücadele kararı
Aralık ayında genel seçimler yapıldı ve son Osmanlı Mebusan Meclisi kuruldu. Meclise Anadolu’dan sadece Milli Mücadele’den yana olan milletvekilleri seçildi. Meclis başkanlığına ise Sivas Milletvekili Rauf Bey seçildi. 28 Ocak 1920’de Mebusan Meclisi Misak-ı Milli’yi kabul ederek Mondros Mütarekesi sınırları içinde tam bağımsızlık sağlanıncaya kadar mücadeleye devam etmeyi kararlaştırdı.
İşgal kuvvetleri meclisi basıyor
Bu kararın alınmasından sonra 16 Mart 1920’de işgal kuvvetleri İstanbul’daki Mebusan Meclisi’ni basarak milli mücadele yanlısı milletvekillerini tutukladılar. Bunun üzerine meclis kendisini fesh etti. Baskından kurtulan milletvekilleri ise gizlice Ankara’ya geçtiler
TBMM ilk kez toplanıyor
23 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplandı. Bu tarihten sonra İstanbul hükümetinin etkisi sadece İstanbul ve çevresiyle sınırlı kalırken, Ankara’da kurulan meclis fiilen ülkenin yönetimini eline aldı. Meclis, artık uluslararası arenada da destek buluyordu. İlk destek Bolşevik devrim yapan Rusya’dan geldi.
Düzenli ordu kuruluyor
Ankara’daki meclis, Anadolu’da dağınık halde bulunan düzensiz direniş gruplarını tasfiye ederek düzenli bir ordunun kurulması çalışmalarına başladı. Tekalif-i Milliye Kanunu ile ordunun finansmanı için vergiler konuldu. Vergi vermeye ve askere alınmaya karşı çıkanlar için İstiklal Mahkemeleri kuruldu. Bu mahkemeler, 9 bin civarında idam kararı aldı.
Türk-Ermeni sınırı kesinleşiyor
1920 Eylül’ünde, Türk-Rus Mutabakatı sağlandıktan sonra Kazım Karabekir komutasında harekete geçen Türk ordusu Ermenistan’ı yenilgiye uğrattı ve Gümrü Antlaşması imzalandı. Böylece Ermeni sınırı 1878 öncesindeki Osmanlı-Rus sınırına çekildi ve bu sınır bugün de Türkiye-Ermenistan sınırıdır.
Sevr Antlaşması Türkiye’yi bölüyor
Bu arada, İzmir, Bursa, Balıkesir, Kütahya ve Eskişehir hattında da savaşlar devam ediyordu. İşgalci devletler ise 18 Nisan 1920’de Paris’in Sevres banliyösünde ilan edilen Sevr Antlaşması ile Türkiye’den hem toprak istiyor hem de Türkiye’nin işgalci devletlerin yönetimindeki bir yarı bağımsız devlet olmasını istiyorlardı.
Yunan ordusu Anadolu’yu işgal ediyor
Türk tarafı bu antlaşmayı kesin bir dille reddedince de işgalci devletler Yunan ordusunu Anadolu’nun içlerine sevk ettiler. Temmuz ayında Bursa, Ağustos’ta ise Uşak Yunanlılar tarafından işgal edildi. İlerleyen Yunan ordusu Eskişehir ve Kütahya’yı tehdit etmeye başladı. Bu sırada, Çerkez Ethem İsyanı’nın çıkması da Yunanlıların ilerlemesini hızlandırdı.
Türk ordusu yunanlıları durduruyor
Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey, 1921 Ocak ayında Birinci İnönü Muharebesi ve Mart 1921’de ise İkinci İNÖNÜ Muharebesi’ni kazanarak Yunan ordusunun ilerleyişini durdurdu. Bu zaferler TBMM’nin otoritesini pekiştirdi. Bu zaferlerle beraber ülke çapında milli mücadelenin başarıya ulaşacağına olan inanç da güçlendi.
Yunan ordusu Sakarya’da ağır bir yenilgiye uğruyor
Türk ordusunun başarıları karşısında işgalci devletler, 1921 yazında Sevr Antlaşması’nın bazı hükümlerini yumuşatarak yeni bir barış önerisi sundular. Ancak Türk tarafı bunu da kabul edilemez bulup tam bağımsızlık koşulundan vazgeçmedi. Bunun üzerine işgalci devletler yunan ordusunu Ankara’yı ele geçirmek üzere desteklediler. Türk ordusu, 23 Ağustos–13 Eylül tarihleri arasında süren Sakarya Meydan Muharebesi ile Yunan ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı.
Mustafa Kemal Başkumandan oluyor
Bu zaferden sonra Mustafa Kemal Paşa’ya Mareşallik Rütbesi ve Başkumandan Payesi verildi. Ankara’daki Meclisin bu başarıları işgalci devletleri barışa zorladı. 1922 yılının ilk yarısında bazı başarısız barış girişimleri oldu. Ancak işgalci devletler hala savaşı kazanabileceklerine inanıyor ve Yunan ordusuna her türlü desteği vermeye devam ediyorlardı.
Yunanlılar Anadolu’dan atılıyor
Türk ordusu, 26 ağustos 1922’de Afyon’un doğusundaki mevzilerden taarruza geçerek 30 Ağustos’ta Domlupınar’da Yunan ordusunu adeta dağıtarak kesin bir yenilgiye uğrattı. Yunan ordusu bu tarihten sonra bir daha toparlanamadı. Kaçan Yunan ordusunu takip eden Türk ordusu, 9 Eylül günü itibariyle Yunanları Ege’den temizleyerek İzmir’i ele geçirdi.
Büyük Taaruz’a kaç asker katıldı?
Genelkurmay kaynaklarına göre Türk ordusu’nun Büyük Taaruz’daki mevcudu 18 piyade ve 3 süvari tümeninden toplam 198 bin kişidir. Yunan ordusu ise 195 bin kişiden oluşuyordu. Ancak işgalci devletlerden destek alan Yunan ordusu teknik silahlar açısından daha güçlü olmasına rağmen Türk ordusu tarafından ağır yenilgilere uğratıldı.
Türk ordusu İngilizlere ültimatom veriyor
İzmir’in kurtuluşundan birkaç gün sonra Türk ordusu İngiliz işgali altındaki Çanakkale Boğazı karşısında mevzilenen İngilizlerin çekilmesi için bir ültimatom verdi. 15 Eylül’de başbakan Lloy George başkanlığında toplanan İngiliz Kabinesi ültimatomu reddederek İngiltere ile Türkiye arasında çıkacak bir savaşı tetikleyen bir politika benimsedi.
İngiltere antlaşamaya razı oluyor
Ancak İngiliz kamuoyu buna tepki gösterince hükümet ortağı olan Muhafazakar Parti koalisyondan çekildi ve İngiliz hükümeti dağıldı. 11 Ekim’de İngiltere ile Türkiye arasında Mudanya’da Ateşkes imzalandı. Ateşkes anlaşmasında en kısa sürede İsviçre’nin Lozan kentinde bir barış konferansı toplanmasını öngörüyordu.
TBMM tek hâkim
1 Kasım’da TBMM, İstanbul hükümetinin hukuki varlığına son vererek Türkiye’nin tek hâkimi oldu. 17 Kasım’da son padişah Sultan Vahdettin İngiltere’ye iltica etti. 20 Kasım 1922’de toplanan Lozan Barış Konferansı herhangi bir antlaşma sağlanamadan dağıldı. Daha sonra 23 Nisan’da toplanan konferans, 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nı kabul etti.
Lozan Barış antlaşması
Bu antlaşma ile Türkiye, hicaz, mısır, Suriye, Filistin, ırak, Kıbrıs ve on iki ada üzerindeki haklarından vazgeçti. Batı trakya’da bazı koşullarla yunan hâkimiyetini kabul etti, boğazların silahsızlandırılarak uluslararası bir komisyonun yönetimine bırakılmasını kabul etti. Bu antlaşma ile Türkiye, uluslar arası arenada tam bağımsız bir devlet olarak onaylandı.

Sponsorlu Bağlantılar
Cevabınız

6 + 14 =

RenkliNOT