Alçak yerde, tepecik kendini dağ zanneder
Gerçek değerin bulunmadığı bir yerde biraz sivrilmesini başaranlar kendini bir şey zannederler. Bir şeyin normal seviyesinde olan biri kendini diğerlerinden üstün bulur.
Ahlatın (armudun) iyisini ayılar yer.
Değerli, güzel ve iyi şeyler çoklukla onlara lâyık olmayan kimselerin eline geçer ve onlarca kullanılırlar. Bu da gösteriyor ki, insanlar gelişen olaylara çok kez engel olamazlar.
Adamın iyisi iş başında belli olur.
İnsanı gösteren sözü değil, işidir. Bir insanın gerçek değeri; becerikli mi beceriksiz mi, çalışkan mı tembel mi, başarılı mı başarısız mı, iyi mi kötü mü olduğu yaptığı işlerle, çevresindekilere karşı takındığı tutumla ölçülür.
Adam adamdır, olmasa da pulu; eşek eşektir, olmasa da çulu.
Bir kimsenin toplumdaki seçkin yeri ve önemi zengin ya da yoksul hâliyle ölçülemez. Kimi insanlar son derece yoksuldurlar ama kendilerinde bir adamlık vardır. Kimileri de zengindir ama insanlıktan nasiplerini almamışlardır. Dolayısıyla yoksul olmak insanın değerini düşürmez, zengin olmak da değerini artırmaz.
Adam adam denmekle adam olmaz
Değerleri olmadığı hâlde değer verip saygı duyarak, bazı unvanlar vererek, överek, pohpohlayarak bir kimseyi iyi yetişmiş, değerli bir kimse yapamayız. Gerçek şahsiyet, olgunluk, insana yakışacak durum, tutum ve davranış insanın kendinde bulunmalıdır.
Abanın kadri yağmurda bilinir
Her şeyin bir değeri vardır. Bir şeyin gerçek değeri (kadri) ise, ona gerçekten ihtiyaç duyulduğu zaman ortaya çıkar.
Giysinin değeri görüntüsünde değil, amacına uygun olarak kullanılmasındadır. Yağmurlu havada aba insanı ıslatmaz ve değeri anlaşılır.Bir gerecin, bir aracın, bir dostun ya da bir ortamın değerini anlamamız için ille de o gerece, araca, dosta ya da ortama gereksinmemiz olması gerekmez. Bazı şeylerin değeri, gereksinim olmadan da anlaşılmalıdır.