Aynalara Yüklenen Anlamlar
Günlük yaşantımızda bazı aslı olmayan inanışlar vardır. Bunlara batıl inanışlar denir. Gerçeklerin saptırılması ile bazı inançlarda var olduğu düşüncesi hakim olmuştur örneğin merdiven altından geçmenin uğursuzluk getireceğine inanılması yada 13 rakamının uğursuzluk getirilmesine olan inanç gibi. Burada bahsi geçen aslı olmayan bir batıl inanç olan ayna kırılmasının uğursuzluğuna olan inancı anlatmaya çalışacağız.
Ayna günlük hayatımızda sürekli olarak kullandığımız ve bizi büyük dertlerden kurtaran önemli bir araçtır. Fakat tarihten günümüze kadar sürekli olarka kullanılan bu araca yüklenen bazı anlamlarda vardır. Özellikle insanların yapımında ve kullanımdan seçtiği malzemelerden dolayı bu tür anlamlar yüklenilmesinin aksine daha çok ruhsal anlamlar aynalar üzerine yüklenmiştir.
İlk insanlar suyun yüzeyinde kendi yansımalarını görünce içindeki ruhun o bölgede bir kopyasınıın olduğuna inanmışlardır. Bu kopya suyun bulanması ile geçmiş ve ruhlarının bir parçasının kendilerini terk ettiği inancı git gide toplum içindeki yerini almıştır. Daha sonraları ise aynanın bulunması bazı olayların seyrini değiştirmiştir. Pirinç demir ve diğer elementlerin bir araya gelmesi ile oluşan ilk aynalar kırılması mümkün olmayan şekillerde sunulmuştur. Bu sayede aynalar uzun ömürlü ve daha sağlam bir şekilde kullanılmaktadır.
Tekniğin gelişmesi ve yeni ürünlerin üretilmesiyle birlikte aynalar daha kolay kırılı bir hal almıştır. Eski geleneklere inanmaya devam eden insanlar ise aynanın kırıldıktan sonra ruhundan bir parçasını götürdüğü inancını devam ettirmiştir. Bu durum sürekli olarak kalıcı bir hal almış ve günümüzüe kadar ayna kırılması büyük bir uğursuzluk anlamında yorumlanmıştır. Bilimsel olarakda ele alınan bu olay hakkında bilim adamları gerçek verilere ulaşamamıştır. Ulaşılan şeyler yazımızın başında belirttiğimiz gibi eski inanış ve adetlerdir.
Ayna Kırılması Uğursuzluk Getirir Mi?
Ayna kırılmasının uğursuzluk getireceğine olan inanış
İlk aynaların kullanılışı eski Mısır devirlerine rastlar. Bunlar pirinç
Cam kapların yapılmaya başlanılmasından sonra da
Birinci yüzyılda Romalılar bu uğursuzluğun süresini 7 yıla çıkardılar. Romalılar hayatın her yedi senede bir kendini yenilediğine inanıyorlardı. Camın kırılması sonucu ruh ve dolayısıyla insanın sağlığı tahrip olduğundan
Bu batıl inanç
Bu inançla beraber geliştirilen bazı önlemler de oldu tabii. Örneğin: aynanın kınlan parçaları toplanır ve güneye doğru akan bir ırmakta yıkanırsa veya toprağa gömülürse kötü şans yok edilmiş olur. Ancak kırılan parçaları alıp evden çıkarken içlerine bakmamak gerekir. Yatak odalarındaki aynaların üzerleri kullanılmadığı zamanlarda örtülmelidir ki ruh içinde kalmasın. Ölen bir insanın evindeki aynaların da üzerleri örtülmelidir ki ruh gökyüzüne doğru olan yolculuğunda bir engelle karşılaşmasın.
17. yüzyılın ortalarında İngiltere ve Fransa’da ucuz maliyetli aynalar üretilmeye başlanıldı ama batıl inanç o kadar yerleşmişti ki
Kısacası ayna kırılması bir tür batıl inançtır ve kültürel anlamda da dini anlamda hiçbir uğursuzluğu bulunmamaktadır.