Kategoriler
Soru / Cevap

Erozyonun Canlılar İçin Zararları Nelerdir?

Erozyon 

Erozyon kısaca toprak kayması yada heyelan olarak bilinen bir doğa olayıdır. Doğa olayıdır ama gerçekleşmesinde insanın payı oldukça büyüktür. Erozyonun etkileri gerçekleştiği ortamın şartlarına göre değişmektedir. Bu nedenle erozyonun nasıl oluştuğu ve ne gibi etkilerinin olabileceği konusunda çeşitli bilgilerin olduğu bir yazı ele aldım 😀

Sponsorlu Bağlantılar

Erozyon, toprak, tarım, yaşam

Erozyon, “canlı toprağın aşınmasını ve taşınmasını önleyen bitki örtüsünün, insanların veya tabiat koşullarının etkisi ile bozulması ve yok olması sonucu, koruyucu örtüden yoksun kalan toprak materyalinin, insan faaliyetlerinin veya tabiat koşullarının etkisi ile parçalanması ve bulunduğu yerden başka bir yere taşınması ve yığılması olgusudur. Bu olgu, toprağın canlı bölümünün denizlere ve barajlara sürüklenerek, insanların istifadesinden çıkması suretiyle, kara parçalarının önce çoraklaşması ve sonuçta çölleşmesi kaçınılmaz sonucunu yaratmaktadır. Doğal bitki örtüsünden arındırılmış ormanlık yerlerde ise, yaprak ve dal faydalanması nedeniyle humus tabakası olmayan topraklar üzerinde erozyon son derece şiddetli seyretmektedir.

Erozyon doğanın yanlış kullanılması sonucu ortaya çıkan bir olgudur. Yanlış kullanım sonucu doğal denge bozulmakta, böyle olunca da doğal dengenin vazgeçilmez öğelerinden olan su ve rüzgar, arazi eğimini ve dereleri kullanarak yıkıcı bir güç konumuna gelmektedir. Bu kez savaş, varlığına her zaman gereksinme duyulan doğal olaylara karşı verilmektedir.

Erozyon, tabiatın normal süreci içinde meydana geliyorsa normal erozyon; insanın tabiattaki toprak, su ve bitki arasındaki dengeyi bozucu nitelikteki müdahaleleri sonucu meydana geliyorsa hızlandırılmış erozyon adını almaktadır. Normal erozyon, genellikle insan müdahalesi olmayan yerlerde görülür ve çok yavaş olarak gelişir. Meraların aşırı derecede otlatılması, ormanların tahrip edilmesi ile daha az korunan toprak, su ile kolayca taşınabilmektedir ve erozyon hızlanmaktadır.

Erozyonun Zararları

Bugün çöller ve çölleşme yarası almış bölgeler, tıpkı kanserli bir hücre gibi, sinsice yayılma eğilimdedir. Günümüzde de gelişmekte olan 100 Ülke, çölleşme tehdidi ile karşı karşıyadır. Sorun yer yüzünde 1 milyar insanın yaşamını ve geleceğini tehlikeye sokmaktadır. Dolayısıyla bu ülkeler ve insanlarla ilişkideki diğer ülkeleri ve insanları da tehlikeye sokmaktadır.

“Toprak aşınması” olarak da tanımlanan erozyon ise, bugün dünyada çölleşmenin en önemli nedenidir. Toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünün yok edilmesi sonucu koruyucu örtüden yoksun kalan toprak, su ve rüzgar etkisiyle aşınıp taşınıyor.

Erozyon olayının temelinde insan unsuru ve onun doğaya, ormanlara ve otlaklara karşı olan olumsuz davranışları yatmaktadır. Dünyamız her yıl 7 milyon hektardan daha fazla, yani yaklaşık İrlanda büyüklüğünde bir alanı erozyonla kaybediyor. Türkiye topraklarını %85’inde orta, şiddetli ve çok şiddetli erozyon hüküm sürmektedir. Bu da 63 milyon hektar genişliğinde bir alan anlamına gelmekte. Son yıllarda hemen hemen her yağıştan sonra görülen sel, taşkın,toprak kayması ve çığ olayları, bu boyutta yaşanan erozyonun bir sonucudur. Bugün erozyon ile kaybettiğimiz topraklar Türkiye‘yi yakın bir gelecekte baştan başa çöle dönüştürecek boyutta. 1992 Rio Dünya Çevre Zirvesi’nde açıklanan veriler göre 2010 yılında,Türkiye’yi topraklarının %85’i çöl olacak. Türkiye’nin toprak kaybının yılda 1 milyar 400 milyon ton olduğu tahmin ediliyor. Oysa bilimsel verilere göre 1 cm toprağın oluşması için 300 ile 1000 yılın geçmesi gerekiyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), çölleşmenin dünyadaki yıllık maliyetini 42 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bu maddi kaybın ötesinde, suluk, göç ve hastalıklar da kaçınılmaz sonuç olarak çıkıyor.

Çölleşme, küresel ısınma ve biyolojik zenginliğin kaybı gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Toprağın uygun olmayan yöntemler ile kullanılması, sanayi faaliyetleri, ormansızlaşma, bitki örtüsünün yok edilmesi, bütün kıtalarda çölleşmeye yol açıyor ve bu süreci hızlandırıyor.

Vaktiyle bütün dünyada 8.8 milyar hektar olduğu tahmin edilen ormanların bugün üçte birden fazlası insani nedenlerle yok edildi. Bugün karaların ancak üçte birinin ormanlarla kaplı olduğu belirtiliyor. Dünyamız saatte 3 bin dönüm, dakikada 50 dönüm orman alanını her geçen gün biraz daha artan bir hızla kaybediyor. Bu tahminlere göre dünyamızdan her yıl 22 – 23 milyon hektar orman alanı eksilmekte. Gelecek yüzyılda, gelişmekte olan ülkeler yaşayan insanların yarısından fazlası yakacak odun bulamayacak. UNEP yetkilerince hazırlanmış raporlara göre tropikal ormanların % 80 ‘inin 2000’li yıllarda ortadan kalkacağı tahmin ediliyor.

Bir bölgenin ormanları kesilip, bitki örtüsü tahrip oldukça normal olarak bitki örtüsünün tutacağı , ekosistemin içinde kalıp çevreyi yeşillendirecek, pınarların akmasını sağlayacak olan su, sistemin dışına, denizlere doğru akar. Artan yüzey suyu, beraberin de toprakları da taşır, erozyona neden olur. Bu bir varsayım değildir, bilimsel olarak yıllardır çeşitli, ülkelerde ve bu arada ülkemizde yapılan ölçümlere dayanan bir gerçektir.

Maddeler Halinde Erozyonun Zararları

Erozyonun zararlarını kısaca ve maddeler halinde belirtecek olursak:

  1. Erozyonun verdiği en büyük zarar yeniden oluşması için binlerce yıl gecen örtü toprağımızın elden çıkmasıdır.
  2. Her yıl 4-5 trilyon destek vererek toprağa attığımız suni gübreden daha fazla doğal besin maddesi erozyonla kaybolan topraklar içinde elimizden çıkmaktadır.
  3. Toprakları erozyonla verimsizleştiren, giderek yok olan tarım arazileri, hızla artan nüfusu besleyemez olmuş ve kırdan kente göç hızlanmıştır. Göçler şüphesiz ekonomide çok ağır yükler ve sıkıntılar yaratmaktadır.
  4. Kaybettiğimiz topraklarımızın barajlarımızı doldurması ve ömürlerini kısaltmasının milli ekonomimizde yarattığı zararların boyutları çok büyüktür.
  5. 2000′li yıllarda suyun petrol kadar, belki daha önemli bir meta olacağı kesinleşmiştir. Bitki örtüsü ve toprak olmadan kar ve yağmur sularımızın boşa akıp gitmesi önlenerek rezervlere indirilmesi, depolanması ve su kaynaklarının düzenli ve sürekli beslenmesi mümkün değildir.
  6. Bitki örtüsünün kalkması erozyona başlıca sebep teşkil ederken toprak kaymaları, taşkınlar, sel ve çığ felaketlerine ve korkunç zararlara yol açmaktadır.
  7. Toprağın kaybı ile daha yerine koyamadığımız Orman varlığımızın milli ekonomideki yerini değerlendirmek için bir  ağacın ömrü boyunca ürettiği fonksiyonel değerleri toplamının odun değerinin 2000 katı olduğunu dikkate almak yeter.
  8. Bitki örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini artırır.
  9. Verimsizleşen ve yok olan tarım arazileri üzerinde yaşayanları besleyemez duruma gelip, kırsal kesimden kentlere doğru göçü arttırarak, büyük ekonomik ve toplumsal sorunlara yol açar.
  10. Meraların yok olması hayvancılığın gerilemesine neden olurken, gelirin azalması ve iş olanağının daralması sonucunu doğurur. Bitki örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini artırır.
  11. Erozyon sonucu taşınan verimli topraklar, baraj göllerini doldurarak, ekonomik ömürlerini kısaltır.
  12. Yeşil örtü ve toprağın elden gitmesi ile ortaya çıkan iklim değişikliği ve bozulan ekolojik denge sonucunda, vahim boyutlarda doğal varlık kaybedilerek ekonomik zarara uğratır.
  13. Bitki örtüsü ve toprağın olmadığı bir yüzey, kar ve yağmur sularını emmemediğinden, doğal su kaynakları düzenli ve sürekli olarak beslenemez.
  14. Kaybedilen toprak örtüsünün yeniden oluşması için binlerce yıl gerekir.

Erezyonun Canlılara Zararı

1- Bitki örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini artırır.
2- Verimsizleşen ve yok olan tarım arazileri üzerinde yaşayanları besleyemez duruma gelip, kırsal kesimden kentlere doğru göçü arttırarak, büyük ekonomik ve toplumsal sorunlara yol açar.
3- Meraların yok olması hayvancılığın gerilemesine neden olurken, gelirin azalması ve iş olanağının daralması sonucunu doğurur.
4- Yeşil örtü ve toprağın elden gitmesi ile ortaya çıkan iklim değişikliği ve bozulan ekolojik dengesonucunda, vahim boyutlarda doğal varlık kaybedilerek ekonomik zarara uğratır.
6- Bitki örtüsü ve toprağın olmadığı bir yüzey, kar ve yağmur sularını emmemediğinden, doğal su kaynakları düzenli ve sürekli olarak beslenemez.
Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT