Kategoriler
Soru / Cevap

Konukseverlik ile ilgili deneme örnekleri?

Konukseverlik ile ilgili denemeleri bu yazımızda bulabilirsiniz. Konukseverlik yani misafirperverlik hakkında deneme örnekleri için yazımıza göz atın.

Sizden gelen soru: 

Konukseverlikle ilgili denemeler?

Cevap: 

Konukseverlik hakkında denemeleri aşağıda sizlerle paylaşacağız. Ancak konukseverlik hakkında denemeleri paylaşmadan önce konukseverlik hakkında kısaca bilgiler verelim.

Sponsorlu Bağlantılar

Konuksever demek misafirleri iyi bir şekilde ağırlama, misafirlerine iyi davranma ve konuk gelmesinden hoşlanma durumudur. Konukseverin diğer anlamı ise misafirperverdir.

misafir

Konukseverlik Ölüyor Mu?

Benim bildiğim, konukseverliğimiz ile tanınan ve bu yönümüzle övünen bir toplumduk.

Dikkat ederseniz “toplumduk” diyorum, di’li geçmiş zaman kullanıyorum. Başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerimizde bu hasletimizin erozyona uğradığını, yok olmaya yüz tuttuğunu düşünüyorum.

Oysa bu özelliğimiz yakın bir zamana kadar o kadar belirgindi ki…

Klasik bir Anadolu geleneği olarak, kapımızı çalan tanımadığımız kişileri dahi “tanrı misafiri” görür, onları içeri buyur eder, bir tas yemeğimizi paylaşmaktan büyük bir onur duyardık.

Konukseverliğimizi yalnızca kırsal alanlarda değil, şehirlerde de yaşatırdık. Çoğumuzun evinde misafir odaları olurdu. Bu odalar yalnızca misafirlerimiz geldiğinde açılırdı. Evimize gelen konuklara gösterilen ilgi yalnızca özel bir oda ile sınırlı değildi. Yemeğin en iyisi onlara yedirilir, meyvenin tatlının en seçkini yine onlara sunulurdu. Ev halkı, konukları için büyük şevkle kendini paralar, misafirler gittiğinde ise bir anda herkes kendini boşlukta hisseder ve olduğu yere yığılır kalırdı.

Açıkçası bu anlattığım olaylar çok da mazide kalmadı. Muhtemelen günümüzde bazı Anadolu şehirlerinde hala yaşıyor. Gelgelelim, büyük şehirlerde artık pek rastlayamıyoruz. Büyük şehir hayatı birçok konuda olduğu gibi toplumumuzun en iyi meziyetlerinden biri olan konukseverliğimizi de alıp götürdü. Üstelik konuklarımızı ağırlamadaki özensizliğimiz sosyal hayatın paralelinde iş yaşamını da hızla sardı.

İşyeri deyip geçmeyin. Buralara her gün onlarca misafir gelip gidiyor. Müşteriler, bayiler, servisler, tedarikçiler, çalışanların tanıdıkları akla gelen ilk isimler.

Hemen akla şu soru geliyor? Şirketler ziyaretçilerini neden bir misafir gibi görmüyor? Onları neden bir konuk olarak ağırlamıyor?

Ziyaretçileri misafir olarak görsek, onları şirketimizin dışında çamur kaplı otoparklarla mı karşılardık? Yağmur altında ıslanarak binalarımıza girmelerini reva mı görürdük? Sıkı ve sıkıcı güvenlik kontrollerine mi maruz bırakırdık? Yüzü gülmeyen, “hoş geldiniz”i bile zor diyen görevlilerle mi karşılardık? Yoksa onlara makine kokan otomattan çıkmış, karton bardaklarla çay mı ikram ederdik?

Bence şirketimizi ziyarete gelenleri konuk gibi görsek bunların hiçbirini yapmaz aksine bugün hayal bile edemediğimiz şeyleri onlara sunarak şirketimizin itibarını, saygınlık düzeyini çok daha iyi noktalara çıkarırdık.

Bu konu bazılarına bu kadar işin gücün içinde teferruat gelebilir. Ancak bu tür farklar, adı üstünde, fark yaratıyor ve tüm paydaşların bağlılığı artırıyor.

Bunları yapmadığınızda soğuk, özensiz, hesapçı bir şirket olarak algılanıyorsunuz. Bilmem hangi şirket böyle bilinmek ve anılmak ister, birkaç küçük ayrıntıyı yaşama geçirmek varken…

Konukseverlik

Yazan: Latif Erdoğan

Cömertlik, tevazu ve de asalet sentezi “kerem ahlakı”nın, yakın-uzak çevreden başlayarak bütün insanlara uzanan çizgide, pozitif kazanımlar açılımı keyfiyetiyle ve gönüllülük prensibine bağlı kalınarak sürdürülebilmesi vakası. Karşılıklı güven ön şart. Beklentisizlik vazgeçilemez ilke. Güler yüzlülük önemli edep.

Gelenek, görenek ve dini uyarılarla tespit edilmiş kurallara uyum kaçınılmaz. Bereketi giderici savurgan davranışların tümünden kaçınmak vecibe. Göreceli de olsa süreyi minimize makul yaklaşım. Ve bu arada imkan ölçüsünde hediyeleşmek muhabbete vesile…

Konukseverlik, hümaniter seviyeyi çok yönlü işaretleyen en gerçekçi gösterge. O, sosyal yaşamın parçası, fıtri ve tabii refleksi olduğu müddetçe insani erdemlerin bütününü hayata yansıtmak daha bir mümkün. Onun pratikte bireye kazandırdığı sinerjiyi karşılıklı saygı, sevgi ve toplumsal dayanışmaya dönüştürmek adına ayrı bir programa, başkaca müdahalelere ihtiyaç yok. Konukseverlik, paylaşım bağlamında pek çok mükemmelliği aşılama potansiyeline sahip öğretici, eğitici eylem. Hak katında da halk nezdinde muteber sosyo-etik değer… “Tanrı misafiri” anlayış ve yaklaşımının konuya kazandırdığı derinlik her türlü izahtan vareste. “Misafir rızkıyla gelir,birini yer dokuzunu bırakır” söyleminin bereket yüklü hakikati sayısız tecrübeyle sabit. “Sılayı rahim” yükümlülüğünü tam realize edebilmek konukseverlik psikolojisinin gelişmiş bulunmasıyla doğrudan alakalı. Tebliğ-temsil denklemini en rasyonel düzeyde ifade ve muhatabı denilenler hususunda en doyurucu muhteva zenginliği sunumuyla iknada konukseverliğin katkısı oldukça fazla. Konukseverlik halde billurlaşan; iyi niyeti,olumlu düşünceleri çözümleyen, görünür kılan ışık… Özellikle zor ve zorlu günlerde, harplerle, tabii afetlerle sarsılmış moral dinamikleri koruma ve kollama adına yapılan çalışma ve gayretlerin istenen ölçüde verimli olabilmesi; toplumun böylesine şiddeti hengamelerden en az hasarla kurtularak selamete çıkabilmesi hiç kuşkusuz konukseverlik hissiyatının güçlü ve yaygınlığı ile orantılı gerçekleşmek durumunda. O bazen sıcak bir barınak, bir kase sıcak çorba, bir parça ekmek, bir bardak su, bazen sevgi dolu bir tebessüm, içten gelen iki damla gözyaşı, teselli verici birkaç kelime,bazen de bir örnek hal, uyarıcı bir öğüt,umuda fer veren ruha sinmiş öğreti ikramı. Ne ki cümlesinde kökleşmiş bir paylaşım ahlakı…

Konukseverlik, bizi biz yapan kültür yapımızın en temel unsuru.Yazık ki, günümüzde bu temel unsur ciddi bir inkiraz ve yıkımla karşı karşıya. Onun yıkılışı, pek çok değerin kaybı anlamına geleceği aşikar. Fakat yine de kötü sonucu durduracak tedbirleri almakta tembellik, rehavet ve duyarsızlık içindeyiz. Öne sürülen mazeretlerin başkaca anlamı yok. Örf, adet ve geleneklerimize geri dönüş dışında da bir kurtuluş yolu görünmüyor..

Konukseverlik kavramının bize çağrıştırdığı en görkemli simge,en muhteşem sembol hiç şüphesiz, hicretin ilk aylarında Kainatın Efendisini evinde konuk etme şerefine nail olmuş büyük sahabe “Mihmandarı Nebi”, Halit b. Zeyd Ebu Eyyüb el-Ensari hazretleri. Başta bütün İstanbul’un, bütün Türkiye’nin ve bütün İslam aleminin maşeri vicdanı onun ebedi konuk evi, gönüller onun ebedi mahbesi..

Hac ibadeti, ritüelimize yansıyan cephesiyle konukseverliği öne çıkaran ilahi öğreti. Beytullah ziyaretçileri, aynı zamanda Rabbimizin seçkin konukları. Onlara hizmet Hakk’a hizmet. Sözlü, fiili onları üzecek,onları rencide edecek her davranıştan kaçınmak ilahi buyruk. Onlara değer vermek, “şeair” i yüceltmek. Yani takvayı, yani ilahi himayeyi elde etmek..

Tasavvufi yaklaşımda konukseverlik, kalbin, ruhun,duyguların ve nihayet bütün bir mahiyetin, masivadan arındırılarak Rabbimizin -her türlü teşbih ve benzetmeden münezzeh şekildenüzulüne hazır hale getirilmesi. Ne zaman geleceği belli olmayan Sevgiliyi aşk, iştiyak ve sevda dolu heyecanla bekleyiş. O’nu hoşnut edememe endişesiyle yaşanan sürekli mahcubiyet, dillendirilen daim af,daim özür dileyiş..

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT