Kategoriler
Soru / Cevap

Mimarlık Mı Diyetisyenlik Mi? Hangi Mesleğin Önü Daha Açık?

Sizden gelen soru:

Mimarlık ve diyetisyenlik arasında kaldım hangi mesleğin önü daha açık bana yardımcı olabilir misiniz teşekkürler? *

Sponsorlu Bağlantılar

Cevap:

Mimarlık Mı Diyetisyenlik Mi Seçmeliyim?

Mimarlık mı Diyetisyenlik mi diye düşünürken ilk tercihinizi hangisinin önü daha açık olmasından çok hangisi daha çok sevdiğinizden yana kullanın. Aksi takdirde pişman olabilir ve yeniden sınava hazırlanma gereği duyabilirsiniz. İleride mutlu olmak istiyorsanız sevdiğiniz işi ve mesleği yapmalısınız. Bu yüzden ilk tercihinizi hangisini daha çok sevdiğinizden yana kullanmalısınız.

Hangi mesleğin önü daha açık sorunuza cevap olması açısında da aşağıda her iki meslek için de bilgiler paylaşacağız. Kararı kendiniz vermelisiniz.

mimar, yapı, proje

Mimarlık İş Alanları ve Çalışma Olanakları

1)Bakanlıklar
a)Bayındırlık ve İskân Bakanlığı; Bu kurumda ya Ankara’da ki bakanlıkta veya illerde ki Bayındırlık Müdürlüklerinde çalışılabilinir. Ankara’dakilerin hangi konularla ilgilendikleri benim için meçhuldür. Bilmiyorum. Duyduğuma göre her mimara bir çalışma odası, bir sunum odası felan oluyormuş…gördüğüm diğer kurumların fiziki ortamlarından iyi bir durum bu. Çoğu kurum balık istifi çalışma durumunda. İllerde Bayındırlık Müdürlüklerinde görev yapan mimarlar ise …belediye sınırları dışında ki parsellere yapılacak yapılara aynen belediye gibi mimari denetim yapar, ruhsat verir, inşaatı denetleyerek kullanma izni verirler…burada çalışacak arkadaşların seyahat engeli olmaması gerekmektedir, çünkü epey uzak olabilen ilçelere günübirlik gidip dönerler. Keyfli yanı milletimiz konukseverdir ve yiyecek içecek ikrâmlar, yöresel hediyeler boldur.

Sponsorlu Bağlantılar

b)Kültür ve Turizm Bakanlığı; Bu bakanlığında Ankara kısmı benim için karanlıkta…fakat Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu aracılığı ile tüm ülkemizde varlığını hissettirmektedir. Bu kurullarda görev yapan mimarlar…durum tespiti yaptıkları konuda/alanda rapor yazmada yetenekli olmalıdırlar, bunun içinde tarihi eserler konusunda bir tarihçi, doğal alanlar konusunda bir ziraatçi, kentsel alanlar konusunda bir kent plancısı hassasiyetinde bilgi sahibi olmalıdırlar ki…raporlarında tarihi alanların yanına “göğüdelicem!” diyerek izin isteyen yapılara, ormanlara “villalar, villalar,” yapacağım diyenlere ve de kentsel sit alanlarında ki tuhaf yapı isteklerine makul ve mantıklı olarak red raporu yazabilsinler, böylece kamu yararına karar verici olan saygıdeğer kurul üyeleri de bu raporlara dayanarak sağlıklı karar versinler. Yoksa bu raporlara dayanıp, uygunsuz kararlara imza atıyorlar. Bu kurul üyeleri de son zamanlarda meslek dışı kişilerden seçiliyor laf anlatmak zor oluyor. Burada çalışacak arkadaşların seyahati çok sevmeleri, şehirlerarası en az 1-2 günlük yolculuklar için hazırlıklı olmaları gerekir…çoğu kurullar en az 5-6 kent ile ilgilenirler.

2) Devlet Su İşleri; bu kurumda çalışan mimarlar, daima, mühendislerin gölgesinde kalırlar,

çünkü ülkemizde köprüler, barajlar, yollar (Karayollarında da mimar var mı bilmiyorum valla ) , seddeler tasarlamak/inşaa etmek nedense inşaat mühendislerinin görevi gibi algılanır, mimarlara el sürdürülmez… Köprü tasarımında yeteneksizliğin zirvelerini zorlayan, Mimar Sinan’ın köprülerine görmeyen kör gözlerle bakan mühendis arkadaşlarımız da ortalıkta yıkılıp duran köprüleri mimarsız yapar ve rezil olurlar. Onay mercii Ankara/bakanlık olduğundan projelerin safhaları aylarla ölçülür ve bir baraj projesi/köprü projesi yıllar sürebilir bu nedenle bol zaman çoktur.

“İllaki proje çizcem, mesleki yeterlilik kazanacam” diyenlere önerilmez. Fekat; “çalıştığım yerde, çay , kave, muhabbet olsun,” diyenler ile, “amirim çok iy bi insan olsun, bana her gün izin versin, bende gezeyim/tozayım…” diyen arkadaşlar için ideal bi çalışma yeri olabilir.

Sponsorlu Bağlantılar

3) Belediyeler

Belediyeler; büyükşehir ve ilçe belediyeleri olarak ülkemizdeki mimarların asıl yaşam alanlarıdır… mimarların işsiz kalmamasını sağlarlar. Mimar olarak çalışılabilinecek birimleri çoktur.

Büyükşehir belediyelerinde…

a) Kentsel tasarım (planlama)’da çalışmak kent plancılarıyla işbirliği gerektirir. Amir de mutlaka kent plancısı olacağından hep 2. planda kalacaksınız demektir. Kent plancıları 1000 kişiye yemek yapan aşçı gibidirler, 4 kişilik yemek yapamazlar. Bir kent planındaki imar adasında oluşabilecek yapılaşmayı/mimari görüşlerinizi anaokul çocuklarına anlatır gibi anlatmalısınız, bir türlü anlamazlar. (ben zaman zaman anladıklarını fekat anlamazlıktan geldiklerini düşünüyorum, hoşgörülmelidirler 😛 1/1000 ölçekten 1/50 ölçeğe geçiş yapabilmek/algılayabilmek/zoom yapabilmek mimarlara özgüdür.) tasarlanan yapıların kent içindeki konumlarına/ yapıların kullanım alanlarına ilgi duyan mimarlar buraya…

b) Fen İşleri; çalışma alanınız büyük ihtimalle yapı işleri olur, burada da inşaat mühendisleri/elektrik mühendisler/makine mühendisleri ile işbirliği gerekir, amirde muhtemelen inşaat mühendisidir, gene 2. plandasınızdır. Bu birimde biraz mühendislik bilgisi şarttır, eğer denetleyici olacam derseniz mutlaka kesin hesap/hakediş/ yüklenici/ iş makinaları ve de ihale kanunu, bayındırlık fiyatları vs vs konusunda bilgi sahibi olunuz! Burası mimarlığın uygulama alanında çalışmak isteyenler için idealdir…tasarladıklarınızın gözünüzün önünde yükseldiğini/oluştuğunu görürsünüz.

c) İmar daireleri/Proje birimleri…işte mimarlığı tasarım olarak görenlerin yeri. Hem tasarım yaparlar, hem belediyenin satın alacağı projeleri denetlerler. Bunların sorunu da yönetmelikler, kanunlar konusunda zırcahil olmalarıdır. Hiç anlamazlar. Üstelik okul projeleri gibi tasarlarlar, detaylar felan yapılabilemezdir, bu projelere ruhsat verecek olan mimarlara, imalat yapacak mühendislere saç baş yoldururlar. Biraz yönetmelik ve kanunları okuyun; gabari nedir? Subasman nedir? T.A.K.S ve K.A.K.S nedir? Öğrenin! Bol detay çizin, ne tasarladığınız anlaşılır olsun. Sinir etmeyin tetkik yapan mimarları, uygulama yapan mühendisleri!

Sponsorlu Bağlantılar

d) İlçe belediyeler; burada mimarları en çok proje-tetkik ederken görürüz. Ayrık nizam yapılaşmada taks ve kaks’a, bitişik nizam yapılaşmada ise subasmana takıktırlar. Yönetmelik ve kanunlar başucu kitaplarıdır bunların. Her projede mutlaka kanunsuz bi durum buluverirler…Bu kadar yönetmelik ve kanunlara uygun yapılaşmanın olduğu bir ülkede, kentlerde ki çirkin yapılaşmayı kimler yapıyor şaşarsınız! Burada çalışacaklar bilmelidirler ki; rakiplerinin sayısı milyonlarcadır. Ülkemizde ruhsatlı bina sayısı, ruhsatsız bina sayısının kat kat altındadır. Herkes evinin mimarı ve mühendisi olarak kendi başına evcağızını yapıvermektedir. Ruhsat almaya çalışan vatandaşlarımız, ülkesini seven ve kanundışı iş yapmak istemeyen saygıdeğer insanlardır. Onları takdir ediniz!

e) Bir de belediyelerde bazı birimler numune olarak 1 (yazı ile bir) mimar beslerler, bunlar park ve bahçeler olabilir, ulaşım birimleri olabilir, itfaiye olabilir. Sağlık işleri müdürü olan mimar meslekdaşımız bile vardı bi aralar. Valla! Böyle bir yerde çalışmak da keyfli olabilir…ne söyleseniz inanılır. Tersini söyleyip sizi sinir edecek bir başka mimar yoktur. Bireysel takılmaktan hoşlananlar için ideal olabilir.

4) Üniversitelerin/ Bankaların (İller Bankası, İş bankası v.b)/ inşaat daireleri; buralarda da resmi kurum gibi çalışılabilinir…fakat mimar aradıkları dönemleri takip etmek gerekir çünkü çook uzun arayla mimar alırlar…

5) Organize Sanayi Bölgelerindeki Fabrikalar (misal Sabancı/Koç ve diğerleri ); bu işyerlerinde genellikle büyük inşaat şirketleri ile anlaşarak iş yaptırılır, fakat kendi işlerini takip etmeleri için az sayıda mimar bünyelerinde vardır. Sanırım, işe girmek için tanıdık felan gerekmekte. Belediyelerde ruhsat işlerini takip ederler, inşaatlarda ufak tefek tadilat projeleri çizerler, genellikle projeyi çizen mimarın yardımcısı konumundadırlar….

Sponsorlu Bağlantılar

6) Büyük İnşaat Şirketler (ENKA, STFA vs); buralarda çalışan mimar arkadaşlar hep yurtdışındadırlar, genellikle Rusya’da iyi iş yaparlar. İyi mimar meslekdaşlarımızdırlar. Saygılar:P

7) Mimarlık okullarında hoca olup piyasaya iş yapan büro sahipleri ile çalışmak; buralarda çalışmanın iyi veya kötü olması büro sahibi mimarın kişisel özellikleri ile ilintilidir. Şansınıza…beğenmezseniz bırakırsınız. Sosyal güvence konusunda, maaşlar konusunda sorunlu yerlerdir…

8) Büro sahibi olmak; işte her mimarın hayali..: ) ) bu arkadaşların birlikte çalışacakları muhasebecisi, taşeronlar, ustalar, kalfalar nitelikli olmalıdır ki, tasarladıkları uygulanabilsin! İş bulmak, bulunan işi müşteriye beğendirebilmek günümüzde biraz imaj sorunudur…çok fazla nitelikli görünmeden (çünkü mimara verilen para fuzuli göründüğünden, pahalı iş yapar imajı göçertir valla!) fakat nitelikten ödün vermeden iş yapmak, yükleniciler, inşaat/elektrik/makine mühendisleri arasında maymun olmadan armoniyi sağlamak şarttır. Unutmadan…bir de ekonomiden anlamak, kâr-zarar, enflasyon nedir anlamak lâzımdır ki ekonomik iflas olmasın!

9) Akademik çalışma alanları; Bir akademik ünvana sahip olmak için hep araştırma yaparlar, en özgün fikirleri bulma çalışmaları süreklidir, fakat özgün fikirler ortalıkta fazla olmadığından bazıları tezlerine yoğunlaşma yerine sosyal aktivitelerde yoğunlaşıp hocalarla samimi olurlar, bazıları da yapılan çalışmaları derinleştirerek, kendilerine mal edip anlaşılmaz bir dille yarı Türkçe yarı İngilizce kimsenin okumadı tezlerle yükselme çabasına girerler…bazıları profesör bile olurlar… (hiç önerdiğimiz bi şi değil açıkçası!) Profesör olduktan sonra da derslere girmeseler de olur, prof olmak niyetinde olan köleleri öğrencilerle ilgilenirler, tüm zamanı iş kovalamakla geçirebilirler…Takdir ettiğimiz gerçek araştırmacılar ise yardımcı doçentlikten öteye gidemezler nedense…Tezlerin de İngilizce yazılma koşulu sanırım bu mimarları Türk gerçeklerinden uzaklaştırmakta ve ülkemiz için bir teori geliştirememektedirler…

Sponsorlu Bağlantılar

10) Mimarlar odası; Burası mimarlar için iyi bir istihdam alanıdır…Odalarda bi şi olmak, başkan olmak, yönetim kurulu üyesi olmak, proje tetkik ederek vize vermek vs vs size iyi bir popülarite sağlar, sonra politikaya bile atılabilirsiniz….odaları kurumların personel dairelerine benzetirim, personel lehine çalışma yaptıklarını sanırsınız, halbuki anti-personel çalışırlar. Odalarda mimarların kişisel olarak lehine pek bi şi yapılmaz…( şu ana kadar odanın bana faydası sadece mimar olduğumun tescil edilmesi oldu, fakat yine de var olmalarını destekliyorum aidatlarımı öderim…2006 yı daha ödemedim gerçi.) Sanırım avukatlara verilen paracıklar yüzünden vizeler bu kadar pahalı, hantallaşan kurumsal yapıyı yürütmekte zor olmalı…çok iyi bilemem!

11) Mimarlık dışı alanlar; bu alanda da gazetecilik yapan, oto yedek parçası satan, bağ-bahçecilik yapan, evkadınlığı yapan veya hiçbir şey yapmayan mimarlar da vardır…

12) Yayıncılık alanı; yazmayı seven, yazabilen mimarlar dergi, gazeteler, internet yayıncılığı gibi çeşitli yayın yoluyla fikirlerini/düşüncelerini bizlere anlatırlar, biz de okuruz! Bazılarının yazılarını keyfle okuyup beğenir, bazılarını da, anlaşılmaz dilinden dolayı, anlattığı konuların saçmalığı, seçtiği sözcüklerin anlaşılmazlığı, yazım kurallarını bilmemeleri, nedeniyle “ne zırvalamış bu böyle?” der beğenmeyiz…

Diyetisyenlik İş Olanakları ve Çalışma Alanları

Mezunlar, klinik diyetisyeni, halk sağlığı diyetisyeni, yönetici diyetisyen, eğitim ve araştırma diyetisyeni olarak çeşitli kurumlarda görev alabilirler.

Klinik Diyetisyeni:

Sağlık kuruluşlarında yataklı tedavi ve poliklinik hizmetleri kapsamında tedavici ve eğitici olarak görev alır.
Tedavi diyetisyeni, hastaların durumuna göre verilecek özel diyetleri düzenler, yemeğin hastaya verilmesini ve hasta tarafından tüketilmesini sağlar.
Taburcu olan ve polikliniğe gelen hastaları, evde uygulamaları gereken diyet konusunda eğitir.
Enteral-parenteral beslenme ekibinin aktif üyesidir.

Yönetici Diyetisyen:

Yiyecek içecek hizmeti veren tüm kuruluşlarda, menü planlama, satın alma, üretim, servis, insan kaynakları yönetimi ve maliyet kontrolü gibi alanlardan sorumlu olarak çalışmaktadır.

İnsanların en iyi ve en ekonomik yönden beslenebilmesi için gerekli beslenme planlamasını yapar, uygulanmasını denetler.

Halk Sağlığı Diyetisyeni:

Toplumun değişik gruplarının beslenme ve sağlık düzeyini geliştirmek için, gebe, emzikli, doğurgan çağ kadın, bebek, çocuk, yaşlı ve diğer özel grupların beslenme eğitimlerini yaparak izlemektedir.

Eğitim ve Araştırma Diyetisyeni:

Besin, beslenme ve diyet ile ilgili eğitim ve araştırmalar yapmaktadır

Diyetisyenlerin Çalışma Alanları:

  1. Sağlık Kuruluşları (özel ve kamuya bağlı hastaneler, poliklinikler, sağlık merkezleri,  diyaliz üniteleri, vb.)
  2. Toplu beslenme yapan kuruluşlar (yemek fabrikaları, otel yiyecek ve içecek bölümleri, toplu beslenme yapılan tüm özel ve kamu kuruluşları, vb.)
  3. Halk sağlığı hizmeti verilen kurumlar (Ana-çocuk sağlığı merkezleri, sağlık ocakları, çocuk ve yaşlı bakımevleri, spor okulları,zayıflama merkezleri, vb.)
  4. Besin sanayi 
  5. Beslenme eğitimcisi olarak araştırma-eğitim kurumları (Üniversiteler, okullar, araştırma kuruluşları)
  • Okulumuzdan mezun olan diyetisyenler 1969 yılında kurulmuş olan ‘Türkiye Diyetisyenler Derneği’ ne üye olabilirler.
  • Her yıl 6 Haziran ‘Diyetisyenler Günü’ olarak kutlanmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar
Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RenkliNOT
Exit mobile version